- Fedakarlık olmazsa zaferde olmaz.

- Hadi ama bırak şu klişeleri fedakarlık geçen hiç bir şeyde bulunmam. Yok ben öleyim iyilik yapayım cennete gideyim yemezler.

- Biz olmasakta ölürsün sen.

- Beyler tartışacağınıza bu karanlıktan çıksak bir an önce değil mi ?

- Evet haklısın.

Veteriner bozuntusu da başını salladı.

Yukarı çıkarken yerdeki cesetlere basmamak icin resmen seke seke gidiyorduk. Daha 1 saat evvel kardeslerim dedigi adamlar yerde yatmasina ragmen gram üzüntü yok yüzünde.

Ben bile tanımadığım halde üzüldüm.

- Umarım daha iyi bir yerdedirler.

Dedi Ayda, kaşları üzüntüsünü yansıtırcasına.

- Umarım dedim çaresizce.

Yukarı çıktıkça gözümüz ışıklara alışıyordu. Ama onlarda yetersizdi loş ışıktı. Zaten artık kimisi yanıyor kimisi yanmıyordu. Sanki savaş kalıntısı gibi duruyordu. Pyromayı tekrar çantama koydum. Birilerinin fark etmesini istemem.

Yukarıda duvar namına hiç bir şey kalmamıştı. Ve göz gözü görmüyordu.

- Hey baytar. Saatin kaç olduğundan haberin var mı ?

- Kolumdaki saate göre şuanda saat öğleden sonra 3.

- Son zamanlardaki en uzun karanlığı yaşıyoruz. Hiç bu kadar uzun sürmemişti. Kıyamet süreci çok hızlı ilerliyor.

- Ne kıyameti ?

- İçinde bulunduğumuz kıyamet. Khaneyalar artık yeryüzündeler. Son insan ölene kadar bizimle beslenip daha sonra dünyanın çekirdeğini çıkaracaklar.

- Bunları nereden biliyorsun Einstein ?

- Bu elimdeki teknolojiden sonra bunu mu sorguluyorsun ?

- Bunu duydunuz mu ? Ayda dehşet içindeydi.

- Neyi ?

- Tıkırtıyı. Birisi var. Ve bu kesinlikle fare de....

- Şşşt sessiz ol.

Bir adım daha attığımda birden bir patlama oldu. Bir silahın patlamasıydı.

- Yere yatın.

Aydayı arkama alarak ona siper oldum.Silah patlaması daha seri bir sekilde duyulmaya başladı.

- Dur saldırma biz khaneya değiliz. Diye seslendi veteriner.

- Nereden bileyim sizin khaneya olmadığınızı. Bu piçler şekil değiştirebiliyor.

- Gökhan sen misin ?

- Evet benim.

Veteriner ayağa kalkıp ortaya çıkıp yürümeye başladı.

-Dur yaklaşma vururum.

- Dinle cebimde beyaz ışık feneri var. Sana doğru atacağım bana tut ve insan olup olmadığımı anla.

- Tamam sakına ani hareketler yapma.

Cebinden yavaşca çıkardığı feneri yerde sürükleyerek Gökhana doğru yolladı.

Gökhan silahın namlusunun pozisyonunu bozmadan eğilerek feneri aldı.

Ve feneri açıp veterinere doğru tuttu.

- Selim gercekten sen misin ?

- Yanmadığıma göre benim tabiki.

Gökhana doğru yaklaşıp kollarını açtı. Dikkatli bir şekilde sarıldılar. Fakat silahın namlusu hiç inmedi.

SIFIRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin