O/2

7.8K 486 56
                                    

'Kaybetmek kolaydır , kazanmak ise daha zor.'

Genç kadın saatin geç olmasına karşın hala hastanedeydi. Sabahın erken saatlerinde gelip burada tıkılı kalmak onun için zordu fakat yapmak zorundaydı. Eve gidip yeniden çürümek istemiyordu. Sabahki işlerini çoktan halletmiş hatta Melan ile konuşmuştu. Ona burada çok zaman harcadığını söyleyen kadına sadece gülümseyerek cevap vermişti.

İçinde ki yaraların açığa çıkmasını istemiyordu. Kimsenin görmesini ona acıyarak bakmasını istemiyordu. Bunun için herkes onu geçmişsiz olarak biliyordu. Hiç evlenmemiş olarak biliyordu , ailesini kaybetmiş olarak biliyordu. Fakat bu onun sadece ikinci yüzüydü...

Oturduğu yerden kalktı. Başının dönmesini aldırmayarak asılı olan kabanını alıp çıktı odasından. Gözlerini kaşıyarak yürümeye başladı. Yarın nöbeti yoktu , hastanede işi de yoktu. Yarın anaokuluna gidip çocuklarını görebilirdi.

Yaklaşık yirmiye yakın çocuğu vardı. Boş olduğu her günü onlar ile geçirirdi. Onlara öğrettiği her kelimeyle hayata yeniden bağlanıyor gibiydi.

Otoparka inip arabasını buldu. Etrafa bakınırken gözlerinden uyku akıyordu adeta. Arabasının kapılarını açtığı zaman içine girip direksiyona kafasını dayadı. Etrafta ki tek tük kişiler ona bakmaya arabasına kıvrılıp uyuyabilirdi bile.

Zor zahmet çalıştırdı arabayı. Gözlerini iyice açıp gaza bastı. Ellerini radyoya götürüp ses çıkması için açtı radyoyu. Gecenin bir vaktinde çalan hareketli şarkıyla gözleri istemsiz açılırken boş sokakta sadece onun arabasının farları vardı.

You can't touch me now (Bana dokunamazsın şimdi)

There's no feeling left (Hiçbir duygu yok solumda)

Şarkıyla bütün kafası dağılırken yolun karşısında gördüğü karartıyla kalıverdi öyle. Gözlerini kırpıştırıp arabayı sağ tarafa , adamların olduğu yere kırdı. Araba farları bütün sokağa ışık verirken ayakta ki adamın arabayı görüp kaçmasıyla genç kadın arabayı yolun ortasında bırakıp çıktı arabadan.

"Kaçma dur!" derken yolun ortasında adamın peşinden koşturdu ilk önce. Aklına yeni gelen yerde ki adamın yanına gitti.

"İyi misin?" derken yerde yatan adamın yanına çöktü.

Yanına çöktüğü adamın yüzüne baktı. Uzun sakallarının ardından sızan kan damlaları adeta ıslaklığını belli ediyordu. Yarı açık yarı kapalı gözlerle bakıyordu adam. Üzerinde ki kıyafetlerle normal dayak yiyen bir insana benzemiyordu. Üzerinin yırtılıp , eski püskü olması bir anda yapılacak bir şey değildi.

Genç kadın kendinden geçen adamın boynuna koydu ince parmaklarını. Nabız atışlarına bakarken bir yandan da etrafına bakıyordu. Hiç açılmayacak olan uykusu bu dakikalardan sonra aniden açılmıştı.

Etrafına bakınarak ayağa kalkmaya çalıştı. Kısa ve düzensiz gelen kalp atışlarına karşılık yerde yatan adama baktı. Tekrardan nefes nefese eğilerek kollarından tuttu adamı. Yavaşça tüm ağırlığı üzerine alırken konuşmaya başladı.

"Biraz bana yardımcı olur musun?" derken dişlerini sıkı ayağa kaldırdığı adamı yavaşça yürütmeye başladı.

Aksayan adımlarla beraber arabanın arka kapısını açtı yavaşça. Kolunda ki adamı yavaşça oturtup derince soluklandı. Hiç vakit kaybetmeden sürücü koltuğuna attı kendini. Bir an için üzerine baktı. Beyaz gömleğinin neredeyse her yeri kıpkırmızı kan olmuştu.

Endişeyle arkasına dönüp arka koltukta ki gözleri kapalı adama baktı. Oturduğu yerden kalkarak arkaya uzandı. Adamın kalın ceketini açarak derin bıçak yarasına baktı.

Olanaksız |Lanet Serisi 1|  #Wattys2020Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin