FİNAL

2.8K 224 19
                                    

Açıkçası,bu finalin çok etkileyici olduğunu düşünmüyorum.Ancak böyle olması gerekiyordu ve böyle oldu...Umarım seversiniz.Bu zamana kadar yanımda olan herkese çok teşekkür ederim.Finali,bu hikayede ki en büyük destekçim,hikayeleri harika olan,yazar arkadaşım Büşra'ya ihtaf ediyorum.

Multimedia için çok uğraştım ve sizin için uzun bir final yazmaya çalıştım.Yorum yaparsanız beni çok mutlu edersiniz.Bölüm parçasını dinlemeden geçmeyin.Bu hikayeye en çok yakıştırdığım şarkıyı koydum.Multimedia'ya mutlaka bakın.Hepinizi çok seviyorum.Vote ve yorumlarınızı bekliyorum.İyi okumalar. :)

20.

Kral’ın uyandığını görenler Kral’a müjdeyi –savaşı kazandıklarını- verirken Kral ayaklanmıştı bile. Büyü böyleydi işte, bir an ölüyordunuz ve sonra birden eski halinize döndünüz. Duvarın dibinde yığılmış Bellum’u görmesiyle kalbinin yerinden çıkacak gibi atması bir oldu.

Ölmüş olamazdı. Hayır.

Ölmemişti. Ölse Kral da ölürdü. Ama o yaşıyordu. Kral herkesi kapı dışarı edip Magnabellum’un yanına çöktü. O bir cadıydı, tıbbi müdahalelere ihtiyacı yoktu. Nabzını kontrol etti. Nabzı…

***

Gwael odasında ağlama nöbetlerinden birini geçiriyordu. Fallon’sız ne yapacağını bilmiyordu. Üstelik Bellum’un bayıldığını –tekrar- duymuştu. Neden kardeşi sürekli bayılıyordu? Lanet olasıca kralı her korumaya çalıştığında zarar görüyordu. Kendi hatası olmamasına rağmen Fallon’ı kaybetmişti. O çıkarcı pislik onunla başlarda gerçekten ilgileniyordu. Magnabellum geldikten sonra merakına yenik düşmüştü. Ve korkağın tekiydi. Bellum’un ona zarar vermesinden korktuğu için kaçıyordu. Fallon’ı hiç böyle biri olarak hayal etmemişti Gwael.

Fallon ise kendi yalnızlığında boğuluyordu. Gwael onun için bir çıkış kapısıydı. Gwael onun merhametini gösterebileceği nadir insanlardandı. Kralın sağ kolu olmak zor bir şeydi. Hele ki Pauperem gibi acımasız bir adamın yanında… Fallon’ın merhameti onu dengeliyordu. Ama bir anda kral değişti. Magnabellum’un hayatına girmesiyle daha yumuşak, duygularıyla hareket eden bir adama dönüştü. Bu ani dönüş Fallon’ın da ne hissedeceğini bilmemesine sebep olmuştu. Çünkü işine ve arkadaşlığına öyle bağlıydı ki, kendini kraldan bir parça gibi hissediyordu.

Gwael’in kapısı tıklatıldı.

“Gwael…” Fallon’ın suçluluk dolu sesi Gwael’in kulaklarını doldurduğunda ağlama nöbeti bitmişti.

Gwael ne hissedeceğini bilemeden Fallon’ın içeri girmesini bekledi. Elbette şifreyi biliyordu.

“Ben, üzgünüm.” Gözlerini yere indirip kapının kapanmasını beklerken Fallon bunları söylüyordu.

“Ben de.”

“Seni hiçbir zaman kırmak istemedim. Ancak ne hissedeceğimi bilemedim… Kardeşinin gelişi, kralın ona aşık olup değişmesi…”

“Bir dakika. Ne dedin sen? Kralın aşık olması mı?” Bellum ona nasıl bundan bahsetmezdi?

“Bunu bilmiyor musun? Kral kardeşin için deli oluyor.” Bu gerçekten ilginçti. Aileleri ve kendisi onun yüzünden yıllarca acı çekmişti. Beş yıldır onun kölesiydi. Ama şimdi Bellum için delirdiğini öğreniyordu.

“İlahi adalet…” diye mırıldandı ama Fallon bunu önemsemedi.

“Beni affetmeni istiyorum.”

“Bu çok zor Fallon. Beni kullandın.”

“Bu sadece çok kısa bir süre için geçerliydi. Biliyorsun, senle yakınlaştığımızda kardeşin ortada yoktu.”

Bir Cadı; MagnabellumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin