"Biz tam bir aptalız."

deyip durdum.

Zar zorda olsa Yu Jin'i kütüphaneden içeriye sokabilmeyi başarmıştım.

İleride gördüğüm bir sandalyenin üstüne Yu Jin'i dikkatlice oturtmuştum.

Yu Jin'in surat ifadesinde acının ve güvensizliğin izleri serpelenmişti.

Bir şey diyecek gibiydi ama diyemiyordu bir yandan karnını tutuyor bir yandan düşünceli düşünceli etrafa bakıyordu.

Dayanamayarak tekrar söze girdim,

"Yu Jin tanrı aşkına neler oluyor ? Hasta mısın ? Neden bizi kütüphaneye sürükledin ?"

Sorumun üzerine Yu Jin'in suratında çaresizliği görmüştüm. Acıdan bir kez daha inildedikten sonra soruma yanıt verdi,

"Senden sadece istediklerimi yapmanı istiyorum, aksi halde dahada kötüleşeceğim. Birazdan göreceklerin garip gelecek hemde çok. Endişeye kapılmamalısın, sana ne dersem yapacağına söz ver."

Yu Jin'in sözleri üzerine iyice fenalaşmaya başlamıştı. Neler oluyordu ? Yu Jin ne garipliğinden bahsediyordu.

Bunu daha fazla sorgulayamazdım Yu Jin'e güvenmek zorundaydım yoksa daha da kötüleşecekti.

Kafamı endişeli bir şekilde sallayarak onu onayladım.

Yu Jin ise gülerek,

"Korkma bugün ölmeyeceğim."

demişti.

Onun bu tavrı oldukça sinirimi bozmuştu. Devamındaysa şunları ekledi,

"Kütüphanenin A ve B raflarını atlayıp diğer rafların herhangi birinden bir kitap getirmelisin bana."

söylediklerinde oldukça ciddi gözüken Yu Jin'i sorgulamadan raflara koştum.

Ben daha koşarken Yu Jin'in inildeme seslerini duyabiliyordum.

A ve B raflarını hızlıca geçip C rafından elime geçen ilk kitabı alıp Yu Jin'in yanına koştum.

Telaşlı bir halde,

"Şimdi ne yapacağım ?"

dedim.

Yu Jin ise sesini toparlayarak,

"Kitabı bana ver okuyacağım göreceklerinden korkma."

dedi.

Onun sözlerine bugün kesinlikle anlam veremiyordum.

Yutkunarak,

"Umarım finalde bir kitap kurduna dönüşmezsin."

dedim.

Yu Jin'ise hafif sırıtarak tekrar acıdan inildemişti.

Kitabın ilk sayfasını açarak Yu Jin'e doğru uzattım. Titreyen elleriyle kitabı zar zor tutmayı başarmıştı.

Eline aldığı kitabı okumaya başlayan Yu Jin inanılmaz bir hıza ulaşmıştı.

O kadar hızlı okuyordu ki sanki kelimeler birleşerek kaybolup gidiyordu.

Eliyle hızlı hızlı çevirdiği sayfaları görünce nutkum tutulmuştu. Bu bir yetenekse müthiş bir özellikti.

Ben daha fark edemeden Yu Jin hızlı okuduğu kitabı bitirmişti. Kitaptan hiç bir şey anlamamıştım.

Aniden Yu Jin'in gözlerı altın sarısı bir renkte parlamaya başladı. Ağzının içinden çıkan nokta gibi bir ışık yükselerek kütüphanenin tavanından yukarı yükselerek kayboldu.

MAHFİ BAŞLANGIÇHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin