Odamdan hızlı adımlarla aşağı inerek, unuttuğum telefonumu almak üzere salona girdim.

Telefonumu elime aldığımda,

"Bir okunmamış mesaj."

yazısını görünce heyecanlanarak hızlıca mesajı açtım.

Mesajda ise şunlar yazılıydı,

"Bugün Brunch Mix Mezarlığında saat : 10:00 da.

Not: Aldığını yanında getir ve yalnız gel."

Gönderen kısmında Belirsiz yazısını görünce elim ayağıma dolaşıp telefonu yere düşürmüştüm.

Belirsizden bayağıdır mesaj bekliyordum ve sonunda onunla buluşabilecektim.

Saatime hızla baktığımda yarım saatten bile az vaktimin kaldığını görünce iyice paniklemiştim.

Telefonumu yerden alıp hızla odama çıktım. Belirsizin kapüşonunu da alıp aşağı tekrar indim.

Kasabanın taslaklarını ona geri vermek gibi bir niyetim yoktu.

Kapüşonu görürse benimle buluşur, bir şekilde onun kimliğini belkide açık edebilirdim.

Kapüşondan çok taslakların peşindeydi, taslaklar bende kaldığı sürece kim olduğunu bilmediğim bu gizemli kişiye karşı avantaj hep benden yana kalacaktı.

Evden hızla ayrılıp, kasabanın merkezine doğru koşar adımlarla yürümeye başladım.

Merkeze varmam çok sürmemişti fakat vaktim çok kısıtlıydı, buluşma saatine yaklaşık beş dakika kalmıştı.

Belirsiz beni tam vaktinde orada görmeliydi aksi halde kaçıp gidebilirdi ki bu olursa onun kim olduğunu hiç bir zaman öğrenemeyebilirdim.

Brunch Mix mezarlığına doğru koşmaya başladım.

Saatler tam 10:00' u gösterdiğindeyse mezarlığa varmayı başarmıştım.

Koşmanın etkisiyle oldukça terlemiş ve nefes nefese kalmıştım. Etrafa bakındığımdaysa Belirsiz'i görememiştim. Yoksa gelmeyeceğimi düşünüp gitmiş miydi ? Böyle bir fırsatı kaçırmış olamazdım, yani olmamalıydım.

Sakin olmalı gereksiz soruları şu an zihnimden uzaklaştırmalıydım. Karşıda gördüğüm bir ağacın altındaki banka doğru yürüyüp oturdum.

Belirsiz'den hala ses yoktu. Belkide tek gelip gelmediğimi anlamak için beni uzaklardan gizlice izliyordu. Bunu düşününce içim iyice titremişti.

Mezarlığın ilerisinden gelen birini görünce tüm sorularım aniden kaybolmuştu.

Kapüşonu kafasında yüzü bez ile kapalı biri geliyordu. Boyu ve her şeyi uzaktan görüldüğü kadarıyla Belirsiz'i andırıyordu. Evet bu kesinlikle o olmalıydı.

Yanıma doğru yaklaştıkça, kalp atışlarım iyice yükselmeye başlamıştı. Ellerim titriyordu, tanımadığım bir kaçıkla tanışmak üzereydim.

Çok sürmeden her tarafı gizem dolu bu kişi karşımda durmuş ve yüzünde sadece açık olan gözleriyle bana bakıyordu.

Gözlerindeki fırtınaya çalan maviliği görünce içim buz kesmişti. O kadar sert ve keskin bakıyordu ki sanki,

"Benim eşyamı almanın bedelini ödeyeceksin !"

dermiş gibi alev soluyordu.

Yanıma gelince ayağa kalkarak, elimi uzattım.

Elimi gören Belirsiz'se gözleriyle elime doğru bakarak,

"Ciddi misin ?"

dermiş gibi gözlerini devirmişti.

Tanrım tam bir salaktım ! Hiç tanımadığım kapüşonlu bir kaçığa çaya çıkalım mı der gibi elimi uzatmıştım.

"Salak Arya !"

diyerek kendi kendime söylendim.

Belirsiz ile aramızda süren bu anlamsız sesizlikten sonra söze girdim,

"Anlaştığımız gibi, bilgi karşılığı bendeki eşyan. Ne getirdiysen çıkar göster."

diyerek sert bir tonla konuşmuştum.

Belirsiz'dense yanıt çok gecikmedi, cebine koyduğu bir kağıdı çıkarıp büyük harflerle yazdığı bir yazıyı bana doğru çevirdi. Kağıtta ise şunlar yazılıydı,

"Kasaba taslaklarını göster!"

Ne yani konuşmaya tenezzül bile etmeyecek miydi ? Sesini bile gizleyecek kadar sakladığı neyi vardı ?

Taslaklar konusunda diretecekti sanırım, bilgi getirip getirmediğini öğrenmeliydim.

"Önce sen getirdiğini göster!"

diye cevap verdim.

Belirsiz ise cebinden çıkardığı başka bir kağıdı açmaya başlamıştı bile. Kağıdı açıp bana doğru tuttu. Kağıtta şunlar yazıyordu,

"Salağa mı benziyorum ?!"

Ne yani Belirsiz, bu buluşmadaki olası tüm ihtimalleri değerlendirip, konuşma metinleriyle ceplerini mi doldurmuştu ? Nasıl bir kaçıkla muhattap oluyordum ben ?

Çok gecikmeden cevap verdim,

"Sen bilirsin ! Sesini gizlediğine göre ve bu taslaklar için benimle buluşmayı dahi göze aldığına göre ya başın büyük belada ya da elimdeki için bana oldukça muhtaçsın! "

oldukça alaylı bir tavırla cevap vermiştim. Belirsiz'in gözlerindeki şaşkın ifadeyi oldukça net görebiliyordum. Böyle bir şey diyeceğimi kesinlikle tahmin etmemişti.

Onu köşeye sıkıştırmıştım, ya benimle uzlaşmaya çalışacaktı ya da bu saçma buluşma nihayete erecekti.

Çok sürmeden bir karar vermişti. Elini yine cebine götürmüştü.

Tanrım yine o kağıtlarla konuşmaya devam ederse o kağıdı ona yedirebilirdim. Buluşmamız oldukça sinir bozucu bir hal almaya başlamıştı.

Eline aldığı kağıdı tam bana uzatacakken arkadan gelen seslerle birlikte büyük bir patırtı kopmuştu.

Arkamı döndüğümdeyse, Yu Jin koşarak Belirsiz ile yanıma doğru gelmeye başlamıştı. Ara ara,

"Arya."

diye bağırıyordu.

Zack ise Yu Jin'in tam arkasından koşarak geliyordu.

Telaşla Belirsiz'e doğru döndüğümdeyse, kaçmak için hazırlanmaya başladığını görebiliyordum.

Belirsiz aniden beni yere doğru devirmek için hamle yapmıştı.

Anlamsızca bir elimi yakalamaya çalışıyor, bir yandan da benim çırpınışlarıma kollarıyla cevap veriyordu.

Elimin birini yakalayıp küçücük bir kağıdı iliştirdi ve kendi elini çene hizasına götürüp sus işareti yaptı.

Ne yapmaya çalıştığını anlamadan öylece donup kalmıştım. O ise aniden beni yere doğru sertçe ittirip koşmaya başlamıştı.

Yere doğru sert bir şekilde düşünce, belime doğru gelen bir taşla acıyla karışık inledim.

Yu Jin yere düştüğümü görür görmez Zack'e Belirsiz'i işaret ederek,

"Koş, takip et !"

demişti.

ve ardından da yere eğilerek beni kaldırmaya çalıştı.

Yine neler oluyordu ? Belirsiz elime neden bir kağıt tutuşturup beni yere ittirerek kaçmıştı ? Ve neden Yu Jin ve diğerleri bilmesin der gibi sus işareti yapmıştı ?

Bu sefer yanıt ellerimin içine aldığım o küçücük kağıttaydı. Kağıtta acaba ne yazıyordu ? Tanıdığım insanlardan bile gizli verilen bu bilgi ne olabilirdi ?

.............

TELİF BELGELERİ - SAHİPLEN.COM üzerinden alınmıştır. (Bknz 1.Bölüm Sonu)

MAHFİ BAŞLANGIÇWhere stories live. Discover now