1| NOVA

112K 4.1K 1.7K
                                    


1 NOVA

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

1 NOVA



Yaratıcı bize eşsiz bir doğa verdi. Yaşayabilmemiz için...

Bizimle birlikte içerisinde bir sürü canlı var etti. Kim olduğumuzu görebilmemiz için...

Sen kimsin? Bu çoğunlukta mutlaka seni tasvir eden bir şeyler olmalı.

"Sen kimsin Gezgin?" diye sordu Zafer Künyeli. "Ve onlar neden seni araştırıyorlar?" Tamirhanemizin sokağına yakın bir zamanda eklenmiş ve taşları, erişkinliğiyle hatları keskinleşen genç bir kız gibi yeni oturmuş olan dar sokağın başında, fazlasıyla güvenli görünen kapalı renkte bir arabanın içerisinden burayı izleyen yeni çehreyi tanımaya çalışıyordum. Buralı değildi. Yaşantımı bir sokak aralığı mesafeden izlemeye başlamaları, çemberin biraz daha daraldığı anlamına geliyordu sanırım. Zafer'in yanımdaki bedeni hareketlendiği gibi dar aralıklarından yabancı misafirlerimizi gözlediğim panjuru kapadı. Bitkin kızıl gözleri, üzerine tebelleş olan göz kapaklarının ağırlığı ile yarıya örtülmüştü. Uzun parmakları arkasında, kalçasının henüz dayandığı masanın üzerinde sere serpe yatıyordu. "Senden ne isteyebilirler? Durmadan düşünüyorum fakat varabildiğim destekli bir sonuç bulamıyorum."

Ben kimim? Orada, yıllardır kilitli duran bir kapının ardında, parmaklıkları altından bir kafesin içerisinde yaşayan vahşi bir silüet başını iki demir sütunun arasına sıkıştırıyor ve çığırıyor. Durmadan çığırıyor. Adıma konuşmayı çok seviyor. 'Biz aykırıyız.' Başından beri hakkımda bildiğim en doğru aidiyet cümlesi bu olabilir. Bir vahşet... Ve zafiyet...

Soruları yanıtsız kalan Zafer, yüzünü işlemeli çakısıyla soyduğu elma ile ilgilenen Baba'nın yaşlı çehresine kaydırdı. Baba derince soluklanarak ağırlığını koltuğun sırtlığına bırakmıştı bile. Muazzam çabayla soyduğu elmasından tek bir fire vermeden sıyırdığı kabuğu uzadıkça uzamaya devam ediyordu. Gözlerini elmasından ayırmadan konuşmaya başladı. "Bu bir kovalamaca değil. Başını belaya soktuğunda kovalanırsın. Birileri seni aramıyor." Sözleri doğrudan gardıma çarpıyor ardından mantığımda sekiyordu. "Senin nerede yaşadığını ve kimlerle irtibat içerisinde olduğunu gayet iyi biliyorlar. Bu yüzden yaşadığın yerde ve yakınlarındaki tüm hastane ve karakol arşivlerinde olması muhtemel bilgilerinin peşindeler. O adamlar seni araştırıyor. Bu geçmişinle alakalı bir durum değil, varlığınla alakalı gelinim."

Tamirhanenin girişinde bilindik bir motorun sesi yankılandı. Zafer aceleyle kutunun kapısına ilerlerken bu esnada kendi kendine Mehmet'in gelmiş olabileceğini dile getiriyordu. Kapıyı araladığı gibi içeri bir baş düştü önce. Kısık kahve gözlerinde ve ablak suratında muzip bir ifade her zaman bulunurdu. Mehmet, Şair polis... Bana karşılık verir gibi kahve gözleri üstümde durduğunda biraz daha kısıldı. "Sıçan..." Sıçanlarından biri de bendim. Kutunun içerisinde gözlerini gezdirdi ve mahrem konumuzun üyelerinin arasında bir yabancıya rastlamadığından keyiflenerek tüm bedeniyle içeri girdi. Hala bana bakıyordu. "Zafer'in müdürüne seni soruşturması için görev vermişler. Dün bir kez daha akşam üzeri geldiler. Aralarından biri diğerine beni gösterdi müdürün odasına girerlerken... Sonra Zafer'in boş odasını... Konu muhtemelen sendin ve orada senin bağlantılı olduğun kişiler de bizdik. Müdür o gün Sezer'den başka hiç kimseyi odasına almadı ve ilgimi çektikleri için takip ettim." Bu esnada odağı babaya çevrildi Mehmet'in ve sözleriyle yüz hatlarına nadirce iliştirdiği ciddiyeti kullandı. "Bir saat bile içerde beklemediler. Toplantıları erken bitti ve sonrasında hep birlikte gittiler."

NOVAWhere stories live. Discover now