''Amma sabırsızsın. Gelirler birazdan.'' diyen Gray oflayarak daha düz bir pozisyon aldı kayada.

''Kayalarda otura otura popomuz düzleşti lan..'' diye mırıldandı sonra. 

Dudaklarını dişleyen Natsu birden Juvia'nın yüzeye çıkmasıyla şoktan dilini ısırdı. Acı geçince bir eksik gördü. Lucy. 

''Luce nerede ?''  

''Ah o..um..başka bir yere gideceğini söyledi.''  diyen Juvia , Natsu'nun ısrar etmesine izin vermeden Gray ile tartışmaya başlamıştı.

''Geçen seferki tehdidini gerçekleştirmek-'' 

''SAPIK !'' 

''Öyle bir tehdit söyleyen biri mi diyor bunu ?!'' 

''Tüm gördüğün denizkızlarına 'siz nasıl ürüyorsunuz ?' diye soran biri bana böyle şeyler demesin lütfen.'' 

''Merak etmek suç mu ?!'' 

Onlar kavgalarına devam ededursunlar , Natsu sıkıntıyla gerisin geri dönmüştü. İtiraf etmek gerekirse , Lucy'siz tadı çıkmıyordu.

Sahili yürümeye başladı. Adımlarını koyun yanındaki küçük mağaraya yönlendirdi. O mağara tamamıyla bir güzellikti sanki. Tepesinden akan şelale ve içinde büyüyen çiçekler ile tepeden yansıyan güneş ışığı , orayı bir cennet gibi gösteriyordu.

Girişten içeriye girerken orada birisinin olduğunu fark etti. Şelale suyunun altında duran bu birisi kızdı. Su yüzünden kim olduğu belli olmuyordu. 

Natsu birden yıkandığını sanıp , kırmızı yanaklarıyla gerisin geri dışarı çıktı. Kız çıplak olabilirdi belki de. 

Ama sonra düşündü. Yıkanmak istiyorsa evinde yıkanabilirdi. Bunu bahane sayarak bodoslama tekrar girdi. Ve baktı ki o kız Lucy'miş. Aaa. 

''L-luce ? Burada ne işin var ?''  saçlarını bir omzunda toplayan Lucy ona gülümsedi. Etrafı süsleyen çiçekler ve onlara vuran güneş ışığı burayı küçük bir cennet gibi gösteriyordu. 

Biraz yana kayan Lucy eliyle onu çağırdı. Buraya aslında küçük bir amaç için gelmişti. Her gün burada konuşma alıştırmaları yapmayı düşünüyordu kendi kendine. Böylece eskisi gibi konuşabilir , Natsu ile daha iyi bir ilişkileri olabilirdi.

Natsu tişörtünü çıkartıp suya atladı. Onun yanına geldikten sonra sorusunu tekrarladı. Yanaklarına çok hafif renk gelen Lucy , el işaretleri ile hedefini anlattı. 

''H-hah ? Benim için mi ?'' 

Lucy onu onaylarken daha da kızarmış ve geri geri gitmeye başlamıştı. Sırtı duvara çarpınca duran Lucy , hemen dibinde Natsu'yu bulmayı beklemiyordu. Yakınlıklarından dolayı yanakları daha da kızardı. Ve Natsu , ellerini -yine- iki yanına koyunca domates moduna geçti. 

Biraz daha temas olursa salça olabilirdi. Bak canım şimdi salçalı ekmek çekti. Olsa da yesek. (sabahtan beri aç olan Işıl'ın dramı...)

''Luce...sana söylemem gereken birşey var.''  Natsu alnını onun alnına dayayınca Lucy salça olma yolunda ilk adımını attı. 

Yanaklarına renk gelen Natsu gözlerini kapattı ve gülümsedi. ''Bir denizkızı göreceğim aklıma gelmezdi. Sizin varlığınıza inanmazdım.'' 

''Ve sonra ne oldu biliyor musun ? Gördüğüm denizkızından hoşlanmaya başladım.'' 

Lucy'nin gözleri bunun üzerine kocaman açılırken geri çekilmeye çalıştı. Ve sonra duvarla bir olma korkusundandır , vazgeçti. Gözlerini kaçırarak çiçekleri izlemeye başladı. Tıpkı anne babası kavga ederken halı desenini ezberleyen çocuklar gibi...

Tatlı MerakDove le storie prendono vita. Scoprilo ora