YALNIZLIK GÜNLERİ - 4

4 0 0
                                    

                 İstanbul en güzel günlerinden birini yaşıyor, bindiği minibüsün camından mavi şehrin güzelliğine tanık oluyordu , martıların durmadan gökyüzünü papatya bahçesine çevirir gibi mutlu uçuşları heyecan ve sevinç duygularının artmasına neden oluyordu ,genellikle etkilendiği bu anlarda içinden konuşurdu "..kim bilir kaç göz bu sabahın ışıklarıyla umutlarıyla aydınlandı kim bilir ...hayatın doğruları bu dünyanın ölçüleriyle açıklanamaz ..baz alamazsın hiçbir nesneyi ..bu nedenledir ki sorar dururuz kendimize .. yanlış insanlar ve yanlış düşünceler olmak üzere ikiye ayrılıyor olsa gerek hayat ..insanların yaşamı ya da yaşadıklarım beni bu düşünceye itti..bir yerde bir şeyler yanlış.istenilen şeylerse hep erteleyişlerimizde saklı..ne trajedi bir durum aslında..bir şeyleri sonraya ertelemek ...mutluluklarımızı sonraya ertelemek ..ya da sonralara ertelenmek .." dur kalk devam eden minibüsün sarstığı kadar gidip geliyordu düşünceleri "..Hiçbir zaman tam istediğim zaman da istediğimi yapmaya izin vermiyor zaman ..zamanın yetersizliği ya da bizim yetersizliğimiz ... istediklerimizi koparamıyoruz hayattan haksız mıyım? Daha asi daha hırçın daha istekli olabilmek varken , daha uysal hayatın getirilerine boyun eğen insanlardan olanlar hayatın bir diğer ayrılanını oluşturan yanlış düşünen insanlar ..ne yazık ki buna bende dahilim ..ve hayatın bir diğerini oluşturan yanlış insanları seçiyoruz bu yanlış düşüncelerle ..hayatta doğru olan bir biz kalıyoruz diye düşünüyoruz sonra ...bizim yanlış düşüncelerimiz seçtiğimiz yanlış insan ve yaşanılanlar ..hayat bir sınavdı bana göre hep ..elimde kalan koca üç yanlış ve elde kalan hiç.. ölçülebilen ömür de zavallı ömürdür.." bunları mırıldanırken düştüğü sıkıntılı hallerine inat görünüp kaybolan boğazın lacivert renginin ruhunda tatlı bir huzur bıraktığını görüyordu . Görüşmeye gideceği iş yerinin merdivenlerini çıkıyordu nasıl insanlarla karşılaşacağını bilemiyordu , bir yandan da basamakları sayıyordu 16. basamağı bitirmişti ki aklına yine yarım bırakılmış aşklar sevdalar la ilgili düşünceler geldi "..belki unuturuz onu tüm kasımdan kalma çiçekler gibi ..arasına koyarız şarkı yazdığımız kırık hayaller saklı defterin ..belki de saklarız onu kalbimizde bir delik açar gibi belki ..belki denize ulaşır içimizdeki nehirler bir gün ..yine yazı bekleriz .. hangi kelam niyeti bozdurur merak etmiyor değilim ..ağız sussa da bakışlarda düşen kelimelere ne demeli .." diyordu basamak 27 olmuştu asansöre binmeyi sevmiyordu boğulacak hissini veriyor gibi o daracık yerde kalmak tam bir kabustu."..Ve insanlar bir yere gelmezler sadece...getirilirler de aynı zamanda...kendi istekleri ve arzularıdır belki tüm yolları açan..ama ne mutludur; yolculuk sırasında yanında olabileceklere rastlayana...ve ne mutludur; sabır ve saygı ile yoluna devam edebilen yolculara...gitmekte olduğunuz yolda; yoldaki taşları temizleyenler,temizlenmesine yardımcı olanlar ve hatta yorulduğunuzda size omuz verenler olabileceği gibi, önünüze engeller sıralayanlar da olabilecektir...Ve hatta önünüze geçerek ''dur'' diyenler...saygı ve sukunetle izleyeceksiniz olan biteni zor olsa da...kendinize olan saygınızı yitirme korkusu saracak belki benliğinizi,sustuğunuz ve sabrettiğiniz zamanlarda...ve hatta sukunetinizi bozabilecek ve hırçınlaşabileceksiniz belki bu duyguyla...saygıyı,saygısızlıkla kazanmaya çalışmak gibi yanlış bir tutumla...ve sonra...şahit olacaksınız, büyük bir coşkuyla;siz kendinize ''dur '' demedikten sonra hiç bir şeyin sizi durduramayacağına...sabır ve saygı...ihtiyacımız olan aslında..." , yine içinden yüzleştiği cümlelerle nefes nefese kalmıştı , cümleleri bu yüzden kesik kesikti basamak sayısı 54 olmuştu görüşmek istediği kapıya uzandı eli , ikinci zil denemesi ile kapı açılmıştı ..



04.08.2011
mustafa kaya  

Kendime MektuplarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin