..Sabah , aldım hüznümü çıktım şehre . Şehir denince taş binalar veya kavşaklar , trafik cinneti caddeler ve insan kalabalıkları değil , ben sakin sahil kenarlarını seviyorum.Bir çay bahçesi olacak ve taze çay içmeye otururken veya okurken , yazmalıyım , düşünmeye ve ruhumu huzurla doldurmaya kendimi vermeliyim , bugün de öyle yaptım, kanlıca'ya gitim , sahile indim , ah çok seviyorum sade mütevazi küçük bir yer burası.Bir masa bir sandalye olsun kafi eğer kendimi vermişsem yazılarıma veya okuduğum kitaba top atsalar duymam ben , yok içimde bir huzursuzluk var ise şehrin en güzel yerinde de olsam kalbim kararır , neyse işte sakin bir ortam dedim bir yer bulup oturdum , Giderek masaları dolduran insanlar yan yana , sırt sırta masaların etrafında oldular , genellikle insan konuşmaları birbirine karışır hatta kulak misafiri bile istemeden oluverirsiniz , kimi masalarına davet ederler daha güzel bir sohbet olur , evet duyabiliyorum ben de şimdi bazı konuşmaları , milli takım kuruyor takım dağıtıyor , antrönör değiştiriyor yenilerini getiriyor , kimi siyasi iktidarın ne menem kötü olduğundan kimi bizi asker paklar diyor , kimi hayvan severlerin en iyi dernek olduğunu kimi tinerci-sokak çocuklarının dehşetini , kimi de AB ve ABD 'nin sömüren dayatmalarını , silah tüccarlarının boş durmadıklarını , ortadoğu haritalarının değişeceğini...vb . İşte seç aralarından hangisini istersen , ajdar'ı konuşanlar bile var.Bunca çeşit konuların üst üste , biri bitmeden diğerine geçişlerin yaşandığı bu sohbet zenginliğine nasıl dayanabilirim ki , kitap okumayı bir yana bıraktım bu seviyeli.!! konuşmaları tebessümle dinlemeye devam ettim . İleriki masada bir çift oturuyor genç kadın hiç konuşmuyor ve önündeki servis tabaklarından da yemiyor, durgun-dalgın-gergin ve mutsuz zoraki oturuyor gibi , karşısındaki ise tedirgin ve rahat değil arada bir ne yiyorsa çatal ya da kaşık tutuyor .Saat tuttum 35 dk sürdü tam bu kadar sürdü ve tek kelime konuşmadı genç kadın , ve beklenen sonuç , kalktılar yüzünü daha iyi görebiliyordum çok daha zeki-duyarlıydı kendine güveni olan biri olarak görünüyor genç kadın , erkek şımarık-hafif-kalpsiz biri gibi.Tahminlerimin tutması zor ama genç kadın aldatıldığını hissediyor ve bunu da ispatlamış haklılığında , kendini affettirmeye çalışan adam ise düştüğü açmazın derin şaşkınlığı içinde sanki . Neden bu ihtimal aklıma geldi ki..? fakat o kadar hızlı ve sevimsiz ve hayret verici olarak çoğaldı ki benzeri olaylar düşünmeden edemedim , özellikle rahat ve özgür dilediği gibi yaşamak isteyen çevrelerde daha sıkça görülmeye başladı , oysa hangi çevreden olursa olsun , bu kısa geçici hayat içinde daha akıllı ve duyarlı olmak gerekir , en doğru ve pişman olunmayacak davranışlarla bir ömrü geçirmek gerekmez mi , geç kalınmalar yaşanıyor , geriye gelmiyor kırılan kalpler , tamiri çok zor oluyor kırmadan önce son adımdan önce son kez düşünmek bir daha düşünmek ne iyi olurdu.Kitabıma dönüyorum necip fazıl kısakürek'in "..bir adam yaratmak.." üçüncü kez okuyuşum bu kitabı , konuya yakın bir kare ve hayatın en hareketli kesimlerini anlatıyor bana .İnsanı ve sırlarını , ruhunun mutsuzluğunu ve insanın arayışlarını , en önemlisi de kaderin değişmez yasasından insanın kurtulamadığını , ilişkilerde dünyalık ve şöhret olmanın acımasızlıkları ...vb, günümüzde de değişen bir şey yok .İskeleye yanaşan vapurun kalabalığı çöktü birden meydana , bir kısmı çay bahçesine yöneldi bir kısmı da otobüs duraklarına .Beşinci bardağı içiyordum , çay harika geldi , demleyen usta işin erbabı anlaşılan .Hava kararmadan kalkmalıydım , durağa geldiğimde rüzgarın esmesine dayanamadım , üşüyordum otobüse bindiğimde ısındığımı hissettim üsküdar'a gelmiştim , sahilde o iki genç insanın aralarındaki sıkıntı her ne ise yüzlerce insan kalabalığı içinde yüzlerce farklı sıkıntılar yaşanıyordu, ve hayat devam ediyordu, kendi üzüntülerini çözmekte başarılı olanlar şehrin güzelliklerine yürüyorlardı ..
2014 / üsküdar
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kendime Mektuplar
Short StoryGiderek metropolleşen güzel şehirlerimiz, insanı ve her birimizi yalnızlaştırmakta, bizleri bulunmaz canavarlara dönüştürdüğünü acıyla hissettirmekte. Oysa şehirlerimizin, insanı mutlu etmek, huzur ve güvende yaşatmak için inşa edilmiş olmaları gere...