Cassandra omuz silktikten sonra "Çevremdeki insanların mutlu olmasını istediğim için suçluluk duyacak değilim." dedikten sonra gözlerini ayırmadan Stephan'a baktı. "Konuyu değiştirme dayı."

Stephan kahkaha attı. "İnkar edecek değilim. Annenle çocukluğumuzda hep beraberdik. Ve benim ilk aşkımdı o."  Cassandra bir süre duyduğunu sindirmeyi bekledi. Annesi ve Stephan evlenmiş olsaydı belki de karşısındaki adam onun babası olacaktı. Ve en önemlisi hayatta olacaktı. Babasını ne kadar özlediğini şimdi daha iyi anlıyordu.

"Peki neden evlenmediniz?" diye sordu Cassandra biraz çekinerek. Bunları bilmek isteyip istemediğine emin değildi. Stephan duraklayınca geçmişte kalması gereken bir şeyi canlandırmak üzere olduğunu düşünmeden edemedi. "Anlatmak zorunda değilsin." dedi sonra.

Stephan iç geçirdikten sonra "Annene baksam iyi olacak." diye mırıldandı.

***

Stephan Serena'nın odasına usulca girdiğinde Serena pencere kenarında kollarını göğsünde kavuşturmuş dışarıyı seyrediyordu.

"Konuşmak istemiyorum Stephan." dedi kimin geldiğine bakmadan.

"Yapma, hala odaya giren ben olduğumda hissediyorsun." diyerek Serena'ya ilerledi Stephan. Stephan yaklaştığında Serena iç geçirerek ona döndü.

"Çocuklarımın yanında alay etmesen iyi olacak." diye mırıldandığında Stephan iç geçirdi. Elini Serena'nın yüzüne koyduktan sonra "Onlar ikimizin çocukları olabilirdi." diye mırıldandı. Sonra usulca elini aşağı indirdi.

"Bunları konuşmak için çok geç kalmadık mı?" dedi Serena. Sonra hüzünlü ifadesini yüzünden silerek "Birkaç yılın birkaç katı kadar falan." dediğinde Stephan gülümsedi.

"Bu konuyu açmıyorum merak etme. Yıllar önce senin tarafından kesin bir şekilde o konu kapatıldı." 

"O yüzden hala alay etme hakkını buluyorsun kendinde." diye söylendiğinde Stephan omuz silkti. Eğilip Serena'nın dudaklarıyla buluşturdu dudaklarını. Sonra geri çekilip gülümsedi. "Seni ilk öpen kişi ben olduğuma göre son öpen de ben olmalıyım." dediğinde Serena gülerek Stephan'ın koluna elini koydu. Muzip gözlerle Stephan'a baktıktan sonra "O zaman gerçek bir öpücük ver." diyerek Stephan'ın dudaklarına uzandı.

***

Seward ona bakan kıza bakıp gülümsedi. "Canın mı sıkılıyor?" diye sorduğunda Jane başını salladı. "Bütün gün oturuyorum böyle." 

Seward anlayışla başını salladı. Kuzeni birkaç gün önce bir süreliğine onların evine gelmişti. Evde başka kız olmadığı için canının sıkıldığını görebiliyordu.  Seward ayağa kalktıktan sonra "Seni biriyle tanıştırmak istiyorum." dedi. Jane gülümsedikten sonra "Kimmiş?" diye sordu.

Seward Cassandra aklına gelince gülümsedi. "Evlenmek istediğim kadınla." dediğinde Jane bir süre sessiz kaldıktan sonra ayağa kalktı. "Sanırım kitap okusam iyi olacak. Yararlı birkaç bilgi edinmiş olurum. " diyerek odadan ayrıldığında Seward kızın tavrına anlama veremedi. Omuz silktikten sonra "Sen bilirsin, ben yine de gideceğim." diye seslendi arkasından.

Kapıya doğru ilerleyip kapıyı açtığında "Bekle." sesiyle arkasına baktı. Jane ile göz göze geldiklerinde "Pelerinimi alıp geliyorum. Kimmiş bakalım bu kız?" dedi. Seward başını sallayarak kapıyı kapattı.

Bir süre sonra Jane geldiğinde Seward kapıyı açıp "Önden bayanlar." dediğinde Jane gülümsedi. Seward ahıra ilerlerken Jane "Nereye?" diye sordu.

"Atlarımızı getirmeye." 

Jane kaşlarını kaldırarak "Ama ben yürümek istiyorum." dedi hayal kırıklığıyla. Seward bir süre kuzenine baktıktan sonra başını salladı. "Tamam o zaman." 

Seward yanındaki kız ne isterse yapması için annesi ve babası tarafından sıkı sıkı tembihlenmişti. Jane ile ikinci dereceden kuzenlerdi. Ve Jane'in babası o çok küçükken ölmüştü. O yüzden annesi ve babası Jane'in isteklerine çok önem verirlerdi. Jane her yıl bir süreliğine onları ziyaret gelirdi. Bu dönemlerde annesi hep mutlu olurdu. Jane'i kızı gibi seviyordu çünkü.

Sessiz bir şekilde yürürlerken Seward "Yarın balo var, yeni insanlarla tanışırsın belki." dediğinde Jane omuz silkti.

"Tanışmam bir şey değiştirmeyecek, nasılsa bir süre sonra gideceğim."

"Neden insanlarla iletişim kurmaktan bu kadar kaçıyorsun anlamıyorum."  

Jane başını kaldırıp Seward'a baktı. "Çünkü birilerine bir şey olursa üzülüyorum."

"Üzülüyoruz diye sevmekten kaçamayız ki." dediğinde Jane ile göz göze geldiler. Jane başını salladıktan sonra yürümeye devam etti.

"Nasıl biri?" diye sordu sonra.

"Cassandra mı?"

"İsmi bu demek, evet o." dedi Jane gülümseyerek.

Seward Cassandra aklına gelince gülümsedi. "Saçları güneş renginde, gözleri ise deniz. O kadar güzel ki insan ona bakarken güzelliğine bir şey olacak diye korkuyor. Ama en önemlisi neşesiyle etrafına ışık saçıyor." dediğinde Jane gülümsedi.

"Acaba o senin hakkında ne düşünüyor?" dediğinde Seward kahkaha attı. "Evleneceği adamı beğenmek zorunda."

***

Breanna pencere kenarında yağan yağmuru izliyordu. Yağan her damla içine işliyormuş gibi hissediyordu. Sonra gülümsedi. "Gelsene Ariel."

Ariel yavaş adımlarla yanına geldiğinde soran bakışlarla ona baktı. Breanna gülümsedikten sonra "Bana öyle bakma." diye mırıldandı.

"Sadece merak ediyorum. Neden kararınızdan vazgeçtiniz?" diye sordu.

Breanna hüzünle ona baktıktan sonra "Merak duygusu çok güçlü bir duygu." dediğinde Ariel anlayışla başını salladı.

"Ama siz melezsiniz." dediğinde Breanna şaşkın şaşkın Ariel'e baktı. "Bunu düşünmek istemiyorum." diye mırıldandı.

"Ama söz vermiştiniz." 

Breanna Ariel ile göz göze geldi. "Ne zaman için söz verdiğimi sen de iyi biliyorsun Ariel. Önce şu işi halletmem gerek. Sonrasında görevlerim olduğunun farkındayım."

"Ben... bütün gece bunu düşündüm. Belki de en iyisi geri dönmemenizdir." 

Breanna Ariel ile göz göze geldi. "Sen gidip geri gelmeyeceğimden korkuyorsun." diye mırıldandı.

Ariel tereddütle ona bakınca Breanna sinirle "Bunu nasıl düşünebilirsin Ariel?" diye sordu.

"Herkes merak içinde. Taç giyme töreni yapılmadı henüz." 

Breanna inanamayarak Ariel'e baktı. "Beni en iyi anlayan kişinin sen olduğunu sanıyordum." dedi hayal kırıklığıyla.

"Sizi anlıyorum ama sizin ait olduğunuz tek bir hayat yok. Bu konuda inat etme nedenlerinizi de anlıyorum. Ama neden her şey mükemmel olsun diye bu kadar uğraşmak zorundasınız?"

Breanna Ariel'e baktıktan sonra "Bu kadar çok sorumluluğu benim istediğimi mi düşünüyorsun sen?" dedi hiddetle. Yanağına süzülen yaşlara engel olamadı. "Bölünmekten yoruldum Ariel. Bir oraya bir buraya koşturmakta yoruldum."

Ariel ne yapacağını bilemeyerek Breanna'ya baktı. "Anlatın o zaman." diye mırıldandı. "Neden onları seçtiniz? O kadar şansınız varken neden onlar?"

Breanna yanağına süzülen yaşları hızla silerek Ariel'e baktı. "Çünkü benim gerçek ailem onlar." diye mırıldandı.

***

17.09.2019

Başkasına Aitsin -Tamamlandı-Where stories live. Discover now