Bölüm 7: Elveda~~

Start from the beginning
                                        

"Şey.. efendim gönderen bilgisi girilmemiş. Kimliğinizi görebilir miyim?"

"Ne yani benden, kimden olduğunu bile bilmediğiniz bir kargo için kimliğimi mi istiyorsunuz?" dedi genç kız yaşadığı hayal kırıklığı ile. Sanki bu hayal kırıklığına sebep karşısındaki genç çocukmuş gibi "Ne saçmalıyorsun sen be! Al getirdiğin Allah'ın cezası kargonu da defol!" diye de terslendikten sonra koşar adım yukarı, odasına çıktı.

Allah'ın cezası herif! Hakkında her şeyi biliyordu. Adı gibi emindi Havin! Yaşadığı evi ve kafeyi de biliyordu ama bile bile gelmiyor, onunla iletişim kurmak için hiçbir şey yapmıyordu. İçinden bir ses gelen kargonun peşini bırakmazsa onu bulacağını söylüyordu ama neden, dedi kendi kendine, gönderdiği paketi bile adsız gönderen birini neden bulacaktı ki? Hem bulsa bile ne diyecekti?

Odanın ortasında dolanmaktan yorulup yatağına uzandı. Üşüyen bedenini sardı kendi kolları ile. O gece adam, uzanıp yumuşacık dokunuşlarla silerken gözlerinden akan yaşları, yaşadığı huzuru aradı. Kocaman elleriyle sarınca yüzünü, sıcacık olan bedenini, yüreğini düşündü, birer damla yaş süzülürken göz kenarlarından. Daha o gece, dilinden dökülen sözlerden sebep teninden kayıp giden ellerin ardından üşümeye başlamıştı ruhu ya daha çok üşüyordu sanki şimdi bedeni, kalbi, tüm benliği... Evet, doğru olanı yapmıştı ama yapmamalıydı belki de. Düşünmeden, önüne ardına bakmadan atmalıydı adımlarını... Aklındaki çıkmazda savrulurken, kalbi ve aklının içinde süren ve bitmek bilmeyen savaşına daha fazla dayanamayarak uyuyakaldı bir süre sonra.

**

Gazel Hanım, kızının ardından karşısındaki delikanlıdan özür dileyip kimlik bilgilerini verdikten sonra kargoyu teslim aldı. İçinden bir ses kargonun o adamdan olduğunu ve kızının daha sonra pişman olacağını söylüyordu. O yüzden kargoyu getiren çocuğu öylece gönderememişti.

Akşam olup kafe tamamıyla boşalınca ortalığı toparladı, tüm camları ve kapıları kapatarak yukarı, tek varlığının yanına çıktı. Nasıl da ufacık, büzülüp kalmıştı kuzusu yatağın köşesinde...

Kenarda duran, kızının çok sevdiği yumuşacık, kırmızı üzerine beyaz ve siyah motiflerin yer aldığı battaniyesini üzerine örterken gözlerinden birkaç damlanın akmasına engel olamamıştı. Bir hıçkırık gibi dökülürken kelimeler dilinden "Rabbim," dedi. "Ben yaşayamadım ya aşkın o en doludizgin hallerini, doyamadan oldum ya sevdiğimden müsaade et kuzumun gözlerinde yaşayayım. Yitip giden bütün mutluluklarım kat kat çoğalarak kuzumun gönlüne dolsun. Gözleri parlasın aşkın güzelliği ile..." Gözlerinin yaşlarını silip yanına uzandıktan sonra kollarına aldı yine biriciğini. Saçlarının arasına öpücükler bırakıp devam etti duasına...

Sabah olup içeri sızan güneşle birlikte açtı gözlerin, Havin. Annesi, sultanı yine başucundaydı ama yine ve yine o kuytu karanlıkları arıyordu lanet olasıca gözleri ya nefret ediyordu kendinden. Kaçıncı kere olduğunu bilmeden yılmışlıkla sordu "Neden Allah'ım, neden? N'olur söyle neden onu arıyor gözlerim?" Sonrası yine annesinin kollarında gözyaşlarıyla geçen birkaç saatti...

Evladının hıçkırıkları ana yüreğine saplanıyordu Gazel Hanım'ın. Dayanamadı daha fazla, kızının kollarından ayrılıp yerinden kalktı ve dün teslim aldığı kargoyu bıraktı yatağın üzerine.

"Son, Havin'im ahdım olsun bu, gözünden yaş akan son gün olacak, yoksa ben gider bulurum o herifi ve gör bakalım gözlerinden akan her bir damla yaş için neler yapıyorum ona! Şimdi aç şu paketi sonrasında duşunu al ve in aşağı," deyip kızının cevap vermesini bile beklemeden çıktı odadan.

Gözyaşları içinde belki dakikalarca belki de saatlerce öylece baktı ama bir türlü açamadı kutuyu. En son derin bir nefes alıp kendi kedine, annen haklı, kendine gel artık! Bu ne böyle, ne yaptığını zannediyorsun? Kim için, ne için acı çekiyor kendinle birlikte sultanını da mutsuz ediyorsun, diyerek açtı kutuyu. Ama yüreğinin o kutudan çıkacaklara hazır olmadığını bilmiyordu...

~~Havin~~ #TAMAMLANDI!Where stories live. Discover now