37. Bölüm

7.5K 666 365
                                    


İçimdeki sesleri susturamıyordum, çığlık atmak istiyordum ama boğazım düğümlenmiş gibiydi. Bir tepki vermek istiyordum. Bağırsam, ağlasam, bir şeyleri kırsam rahatlayacak gibiydim ama bunu bile yapamıyordum. Bütün her şeyimi yitirmiş gibiydim.

Ölmüş gibiydim.

Bütün duygularımı, hislerimi kaybetmiştim adeta. Canım bu kadar çok acımasa evet derdim, bütün duyularımı yitirdim derdim. Ancak canım o kadar çok yanıyordu ki gözlerimi kırparken bile acı çekiyordum.

Bedenimi zorlayıp arkama baktığımda Luhan'ın ağlarken Baekhyun'un omzunda uyuya kaldığını görmüştüm. Telefonla konuşması bittiğinden beri durmadan ağlıyordu ve onun bu yıpranmış halini gördükçe içimdeki çığlık büyüyordu.

Luhan'a baktığımda kendimi görüyordum. Ağlayamıyordum evet ama o sanki bunu bildiği için benim yerime de ağlıyordu.

Konuşmamıştı bile hiç, ben ise Chanyeol'e zorlukla durumu açıklamam ve bizi yetimhanenin olduğu kasabaya götürmesi için yolu tarif etmem dışında hiçbir şey diyememiştim.

Chanyeol'ün yanındaki koltukta boş gözlerle yolu izlerken bu yolun bana hiç bu kadar zor geldiğini hatırlamıyordum. O kadar uzundu ki Luhan sanki arka koltukta saatlerdir uyuyordu.

Bütün kavramları yitirmiştim neredeyse, ilgimi çeken tek şey hızla altımızdan kayan asfaltın aslında ne kadar da hayatımızı temsil ettiği olmuştu. Her şey aslında o kadar hızlı gelip geçiyordu ki ve bu yolun sonunun nereye varacağını bilmiyordunuz.

Tanrım korkunçtu, yaşamak korkunçtu. Sanki bir el boğazımı sarmış ve beni ölüme zorluyordu.

Bu düşünce içine girip de korkumu bastıramadığım anda kendimi kapı koluna yapışmış bir şekilde bulmuştum. Panik atak ya da adı neyse ona benzer bir durum içindeydim. Nefesim daralıyordu, aldığım sesli nefesler arabanın camına çarpıp geri kulaklarımı dolduruyordu. Bedenim patlamak üzereydi.

Algılayamadığım şokla kapının kolunu aşağı indirmiştim. Çaresizce gitmek istiyordum. İnmek ve gerekirse ölmek istiyordum. Ama açılmıyordu! Lanet kapı açılmıyordu!

Sinirle Chanyeol'e dönmüştüm. Kapıyı kilitlemişti. Gitmemem için kapıyı kilitlemişti.

"Saçmalamayı bırak ve bırak o kolu."

"İ-nmem lazım. D-ayanamıyorum Chanyeol." Titreyen ellerimle uzun bir zaman alsa da kemerimi çözmüştüm. O sırada Chanyeol'ün hızla arabayı durdurmasıyla öne fırlamam bile umrumda değildi. Apar topar kapıyı açıp kendimi dışarı attığımda yere düşmemi önemsemeden kalkmıştım.

Bir şeyler yapmam lazımdı. Ormanlık yola boş gözlerle bakarken bir anda bedenimin savrulduğunu hissetmiştim. Chanyeol'ün attığı hafif yumrukla almakta zorlandığım nefesi derin bir şekilde içime çekebilmiştim.

Tekrardan düştüğüm yerden Chanyeol'ün yakamı tutup çekmesiyle kurtulurken sırtımı sertçe arabaya vurmuştu.

"Kendine gel Sehun!"

"Y-yapamıyorum." Sesim beni bile şaşırtmıştı. Bu kadar acınası bir halde miydim gerçekten?

"Yapmak zorundasın!" Sertçe yakamdan sarsmasının hiçbir faydası olmuyordu. Açıkçası gözlerini bile göremediğimden emindim Chanyeol'ün. Belli belirsiz bir silüetti şu an.

Bedenimi tekrardan hırpalayıp kaldırdığında yüzümü arabaya çevirmişti.

"Luhan'a bak ve kendine gel! Güçlü olmak zorundasın!" Kulağıma fısıldarken Luhan'ın ağlamaktan kızarmış gözleriyle bana baktığını gördüm.

Elephant ManHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin