"Bak bana yalan söylemene gerek yok. Seni tanımıyorum ama bu kapıdan nasıl çıktığını gördüm."

Nasıl çıkmıştım? Doğru. Odadan yarı çıplak sütyenli  çıkmıştım ben. Sevgilim yerine koyduğum herifin aslında bana saldırdığını nereden bilebilirdi? "Sana yalan söylemiyorum." dedim. Daha fazlasını söylememem gerekiyordu. Karşımdaki adamı tanımıyordum.

"Anlıyorum." dedi alaycı bir ses tonuyla.
Pek fazla umursamadım çünkü içeriden ciddi anlamda yatak rayı sesi geliyordu ve ben kusmak üzereydim.

"Saçmalıklarını dinlemiyorum. Daha fazla burada kalamayacağım." derken aslında kendi kendimle konuşuyordum. Üzerinden kalkmaya yeltendim ve o sırada başını göğe kaldırıp hafif kısa bir kahkaha attı ve ben o saniyelik sürede yanaklarındaki gamzeleri gördüm. En sevdiğim nadide şeylerden biri gamzeydi. Zamanında annem batıl inançlara bayağı bir inanıp çok ayva yemişti ama gel gör ki yüzümde bir tane bile yoktu. Şimdi adamın suratında bir çift gamze görünce dizim havada kalakalmıştım tabi öyle. Bir nevi nutkum tutulmuştu.

Kafamı sağa sola sallayıp kendine gelmeye zorlanırken aynı zamanda üzerinde kalktım. Buradan bir an önce gitmeliydim. Hala sırıtarak bana bakıyordu ya. Çıldıracağım!

"Sen, komiksin." dedi.

Bozulduğumu belli etmemeye çalışarak arkamı dönüp geldiğim yöne doğru yürümeye başladım. Haklıydı, rezil olmuştum!

Arkamdan "Bu gece buralardayım!" diye yükselen sesi duyduğumda duraksamamaya çalıştım. Hayır, herhangi bir hareket çekmeyecektim. İçimden sabır dileyerek kibar kız imajımı bozmadan aşağıya inmeyi başardım.

Şu an ihtiyacım olan tek şey kafamı düşüncelerimden biraz olsun uzaklaştırmaktı.
Bunun için olabilecek en doğru yerde olduğumu düşünüyordum. İlerleyip barın önündeki boş koltuklardan birine yerleştim.

"Ağır bir içki istiyorum." dedim önümde dikilen barmene. Siparişimi beklerken bir yandan da  etrafıma göz gezdiriyordum.
Gamzeli adam tam karşımdaydı. Demek ki benden hemen sonra oda inmişti. Yanında iki kız ile birlikte kanepelerden birine yayılmış yeşil gözlerinde ciddi bir ifade ile bana bakıyordu. Bir kaç saniye sonra gözlerimi ilk kaçıran ben oldum. Hep böyle olurdu. Dikkatimi çekmişti bir kere. Kendimi kontrol edemeyip yeniden bakacaktım. Öyle de olacaktı önüme koyulan bardak dikkatimi dağıtmasaydı eğer.
Getirdiği sarı bardağa baktım endişeyle , kafa dağıtmak istiyorken sarhoş olup bir yerde sızmayı istemiyordum. Normalde içmezdim bile, ama şu an ciddi gergindim ve ihtiyacım olduğunu hissediyordum. İlk önce kızlara bakındım. Dans ettiklerini görünce onlara el salladım. Beni fark eden Sena , bana karşılık verdi. Ona elimdeki bardağı işaret ettim ve işaret diliyle bana hakim ol demeye çalıştım. Başardığımı umuyorum. Kafasını onaylar biçimde sallayınca daha fazla düşünmeden elimdeki sarı içeceği kafama dikledim. Anında ürpererek vücudumdaki tüm tüylerin diken diken olmasına sebep oldu. Tadı çok iğrençti.

"Bakar mısınız? dedim barmene. Bana döndüğünde "Biraz daha hafif bir şey alabilir miyim lütfen."

Bu ikinci sefer tattığım içki gerçekten güzeldi. Üçüncü bardağı bara indirdiğimde ise çökmüştüm. Daha fazla içemeyeceğimi bildiğimden kendimi piste attım. Biraz başım dönüyor , hafifçe midem bulanıyordu. Asıl hissettiğim ise enerji ve çoşkuydu. Yerimde duramayacağım kadar. Aradığım şeyde buydu zaten. Onat puştu ve bu rezalet gece beni gram endişelendirmiyordu. Tamamen rahattım.

KORWhere stories live. Discover now