MERHABA

2.9K 406 136
                                    


     Hikayemi okuyan tüm arkadaşlara MERHABA... Öncelikle değerli vaktinizi ayırdığınız için hepinize teşekkür ederim.

  Bir şeye çok kızan Sait Faik, şöyle der "Son Kuşlar" hikayesinin sonunda:
"...söz vermiştim kendime; yazı bile yazmayacaktım. yazı yazmak da bir hırstan başka ne idi?
burada namuslu insanlar arasında sakin, ölümü bekleyecektim; hırs, hiddet neme gerekti? yapamadım.
koştum tütüncüye, kalem kağıt aldım. oturdum. adanın tenha yollarında gezerken canım sıkılırsa küçük değnekler yontmak için cebimde taşıdığım çakımı çıkardım. kalemi yonttum. yonttuktan sonra tuttum öptüm. yazmasam deli olacaktım."  

    Üstadın yonttuğu kalemin rüzgarda dağılan, yaprak gibi incecik ve kırılgan artığı olamasam bile inanın ben de yazmasam deli olacaktım. Ya da sakin insanlar arasında yazarak delireceğim.

      Zihnimde; bendini aşmış barajdan taşanlar, kalemime doluyor mürekkep misali ve damla damla kağıda düşüyor. Yazmadan kontrol edebileceğimi sanmıyorum ve biriktirdiğim kelimelerle her gün, delilik uçurumunun kıldan ince kılıçtan keskin kıyısında dolanıp duruyorum. Her an tökezleyecek olsam da uçurumun yüksekliğine ve rüzgarın şiddetine aldırmadan direniyorum. Ayağım kayabilir ve dengemi kaybedebilirim fakat mutlu olduğum yerdeydim.

     Yani yazıyorum....

    Arkadaşlar takdir edersiniz ki bu iş te usta değilim, edebiyatçı hiç değilim. Elimde sadece hayal gücüm ve yarım yamalak kelimelerim var. Umarım emekle yoğurdukları mı beğenirsiniz, bende tam kıvamında pişirinceye kadar yoğurmaya devam ederim.

   Binlerce medeniyetin beşiği olmuş coğrafyamızda unutulmaya yüz tutmuş efsanelerimizi naftalinli sandıklardan çıkarıp güneşlendirmeye niyet ettim. Hadi!Sandık odasının kapısını birlikte aralayalım...

                  Saygı ve sevgilerle...




"AL" KİTAP OLDUWhere stories live. Discover now