~~Chapter Nineteen~~

Start from the beginning
                                    

Yanılıyordu. Hiçbir şey bilmiyordu. Beynim patlamaya hazır bomba gibiydi. O'nunla ilgili bütün tuhaf anılar birbiri ardına zihnimi işgal ediyordu. Bütün o garip davranışları, boş bakışları, ruh değişimleri. 

"Zoey?" dedi daha yüksek sesle Detektif. Anılardan sıyrılıp o ana döndüm. Adama boş boş baktım.

"Bree şu anda hastanede. Ona sapladığın cam parçası fazla zarar vermemiş. Ameliyata alındı ve ameliyat başarılı geçti. Öğleden sonra hapishaneye nakledilecek."

"Onunla ilgili hiçbir şeyi bilmek istemiyorum."

"Baban burada. İçeri almamı ister misin?"

Başımı salladım. Hastane önlüğünü düzelttim. Saçlarımı ellerimle şekillendirdim. Berbat görünüyor olmalıydım. Babam içeri girdiğinde yüzündeki rahatlama ifadesini görünce üzüldüm. Benim için çok endişelenmiş olmalıydı. 

"Zoey." dedi sesi titreyerek. Gelip bana sarıldı. "İyi misin? İyi misin Zoey?"

"İyiyim, baba."

Üvey anne dışarıda bekliyordu. Görebiliyordum. Ama içeri gelmesini istemedim. Bu yüzden onu görmezden geldim.

"Bütün bu olanlar..."

"Bu konuyu daha sonra konuşuruz, baba." dedim kısaca. Şimdilik sadece iyi olduğum için sevinmesi gerekiyordu. Doktor uzun süre kalmasına izin vermedi. Babam gidince hemşire ilaç verip uyuttu. Uyanınca ne kadar aç olduğumu fark ettim. Yataktan çıkıp giyindim ve kafeteryaya indim. Doktor beni orada yakaladı.

"Yataktan çıkabileceğini söylememiştim." dedi gülerek. Kızmış görünmüyordu. Ben de tıkınmakla meşguldüm. Beni şaşırtıp karşıma oturdu. Koyu kahve içiyordu.

"Christopher nasıl?" dedim. Onunla da benim doktorum ilgileniyordu. Yaka kartında Dr. Grey yazıyordu. Esmer, yakışıklı bir adamdı. Büyük elleri vardı. 

"Gece boyunca uyuttuk. Ama ameliyat başarılı geçti. Bugün uyanmasını bekliyorum. Uyanırsa ilk senin haberin olacak."

"Teşekkür ederim." dedim minnetle. Patates kızartmalarımdan birini kaptı. 

"Çok sağlam bir herif." dedi doktor gülerek. "İki kurşun çıkardık. Kesikleri vardı. Litrelerce kan kaybetmiş. Ama pes etmedi. Bana getirdiklerinde bilinci yarı açıktı. Senin ismini sayıklıyordu."

Sırıttım. Yemeğimi bitirir bitirmez doktor yatağa dönmemi söyledi. Ben de dediğini yaptım. Detektif ilerleyen saatlerde tekrar geldi. İfademi tamamladım. Doktor Grey gelip Christopher'ın uyandığını haber verdi. Tekerlekli sandalye ile gelmişti.

"Olmaz." dedim ama doktor itiraz kabul etmedi.

"Bu tek şartım." dedi. 

"Bu çok küçük düşürücü." dedim tekerlekli sandalyeye otururken. Detektif sırıtıyordu. 

"Sonra görüşürüz. Kendine iyi bak." dedi samimi bir şekilde. Detektif ile vedalaştım. Doktor Grey tekerlekli sandalyeyi sürerken bir şarkı mırıldanıyordu. Hangi şarkı olduğunu anlayamadım. Christopher yalnızdı. Gözlerini kırpıştırıp bana baktı.

"Zoey." dedi yerinde kıpırdanarak. Doktor onu durdurdu.

"Fazla heyecanlanma, şampiyon. Dikişlerin açılır."

Christopher gülüp hareket etmeyi kesti. Sandalyeyi yatağa kadar yaklaştıran doktor bizi yalnız bıraktı. Uzanıp elini tuttum.

"Ağrın var mı?" dedim gülümsemeye çalışarak. Christopher sırıttı.

Yatılı Okul《girl♡girl》Where stories live. Discover now