AYNANIN DÜZÜ...

Start from the beginning
                                    

"Adamım" demesiyle numaramın onda kayıtlı olduğunu hatırladım, unutmamış demek ki.

"Koray senden bir şey isteyeceğim" dememle kahkahayı patlattı. Komik bir şeyde dememiştim ki.

"Bu günlerde bütün eski dostlar bir şey istemek için arıyor." demesiyle uzun zaman onunla konuşmadığımı ve dank diye 'bir şey isteyeceğim' diye demem geldi aklıma ayıp oldu. Çocuk kahkaha atmakta haklı... Hatta küfürü bassa ağzımı açıp kendimi koruyacak yüzüm bile kalmamıştı. Hep işim düşünce değil de keşke arada arasaydım. 

"Doğrusun kardeşim söz telafi edeceğim" dedim mahcup bir sesle.

"Aman boş ver kardeşim ya ne isteyecektin öt bakalım" demesiyle aklıma geldi Su'un soyadını bile bilmediğim dank etti. Adreste yok keşke onu evine kadar takip etseydim. Yağız saçmalama dedim kendi kendime sapık gibi kızı takip edemezdim ya. Sormaya kalsam ters cevap verme ihtimali yüksekti. Hele okulda öyle sert davrandıktan sonra mümkün değil benimle bir daha konuşmazdı. Hak etmedi diyemezdim. Ne kadar bilmediğimi düşünse de okulda onları görmüştüm. Bu bile sinirlenmeme yeterliydi.

"Bu gün ister misin kardeşim" demesiyle düşüncelerimden sıyrıldım. Şimdi boku yuttum işte kızı tarif etsem kesin benimle dalga geçer karizma çizilirdi. Soy adını niye daha önce öğrenmiştim ki. Gerçi doğru ya onu gördüğüm de bile elim ayağıma dolaşıyordu. Her şey beynimden istemsiz hareket ediyordu. Buna bir isim koymak istemiyordum. İçimi yaksa da susmak gerekliydi.  Zaten kalbinde birisi vardı. Aşkta gurur olmaz derler ya aslında vardı. Seni ikinci plana standart buydu. Ne gidip sevdiğimi söyleye biliyordum. Ne de arkamdan gitme demesini sağlayabiliyordum. Nede kal denemesine rağmen gitmeyecek kadar yüzsüz olabiliyordum.

"Şey... ben... " ağızına sıçayım Yağız çocuğun gözünde utangaç kızlar gibi oldum. Ayrıca da 'şey' nedir ya balta falan yok mu burada ? Birisi Allah rızası için şu çene mi dağıtsın ya! Kendi kendime işkence çektiresim var şuan.  Ne demek hayatım tek düzey gitmeyip hep bir aksiyon peşinde koşuyordum? Karşımdaki ne kadar tanıdığım bildiğim birisi olsa da sanırım telaşlanıyordum. Bunun sebebi Koray değildi. Su'yu anlatmak zordu.

"Oğlum anlatsana derdini" demesiyle gene düşüncelerim de saçmaladığımı fark ettim. Kekeleme, saçmalama bunlar benim uzak olduğum şeylerdi. Bu günler de fazlaca takıldığım konular vardı. Bunlar aklımı bulandırırken asıl konu ise Su'ydu. İçimden bir türlü çıkartamıyordum. Ufak şeyler de bile onu bulabiliyordum. En kötüsü de bunu engelleyemiyordum. Kalbim istemsiz olarak atıyordu. Su'da benim için de böyleydi istemsiz gelişiyordu. Şarkılarda onu bulmak gibiydi. Biraz daha uğraşsa onun sayesinde şair bile olabilirdim.

"Koray senden bir kızı kulüplerden uzak tutmanı istiyorum." Dememle telefonun ucunda bir kıkırdama sesi geldi. İşte şimdi karizma yerlerdeydi. Ben bir kızı koruyordum resmen. Hangi akla hizmet Koray'ı aradım acaba. Ah tabi ya tanıdığı çok diye de mi?

"İsmini söyle abi" dedi sinirlendiğimi anladı herhâlde. Zeki adam olduğunu hep dile getirmişimdir. Parçasını aşağı indireceğiniz anlayınca kıpırdama sesleri kesildi.

"İsmi Su ama gerisi yok” gerçek anlamda sıçtık bu adamın ağzına düşeceğiz belli oldu. Su için buna değer miydi peki?  Tereddüt bile etmeden cevap verebiliyordum. Bu iyi bir şeydi yani sanırım. Kendimle birlikte onu da karanlığa çekmek istemiyordum. Bu beyaz hayatında benim yüzümden atılan kara bir leke olsun istemiyordum. Bu masumluk la bembeyaz kalmalıydı. Onu ilk tanıdığım da ki gibi. Peki içimde ki onu koruma isteği sebebi sadece bu muydu?

"Soyadı, adresi falan yok mu?" Diye sordu.

"Yok birlikte bizim eski bara gitmiştik oradakiler benden dolayı tanıyor" dedim. Yutmuş muydu peki ,yok be ne yutacak. Bence yemiş gibi yapıyordu. Bende yutmuş gibi davranmalıydım. Koray iyi bir hackerdi. Adresi veya soyadını bilmesine gerek kalmayacaktı. Mekanı söyledikten sonra Su'yu eliyle koymuş gibi bulacaktı.

BİN YILIN ŞAFAĞI   (TAMAMLANDI) #Wattys2018Where stories live. Discover now