Ch-1

1.5K 74 77
                                    

Her zamanki gibi sıradan bir günde güneş yürüdüğüm koridoru aydınlatıyordu. Savsak adımlarla odama doğru ilerlerken birinin bana seslendiğini duyduğumda başımı sesin geldiği yöne çevirdim.

"Crush-chan~!"

Bir seferlik şerefsizlik etmek istedim. Sonuçta onlar -demek istediğim, Sakamakiler- beni istedikleri zaman korkutabiliyorlardı. Sinsice bana seslenen bedenin arkasına geçtim.

"Buradayım."

Kestane saçlı bedenin bakışları bana döndü ve gözlerini devirdi.

"Korkmadım."

"Hadi ya."

Omuz silkip kolunu omzuma atıp beni kendine çekmiş ve ardından odamın olduğu yöne doğru beni de yanından sürükleyerek yürümeye başlamıştı.

"Her neyse. Odana gidelim mi?"

Pek istemesem de alt dudağını sarkıtıp yavru köpek bakışlarıyla bana baktığında her zaman olduğu gibi beni ikna etti ve odama gittik.

Ben buraya yerleşeli çok uzun süre olmamıştı ama malikanede yaşayanlar beni bir şekilde kabullenmişti. Burada yatıp kalkıyor, karnımı burada doyuruyordum. Kabullenmelerinde kanımı mızmızlanmadan onlara sunmamın etkisi olabilirdi.

Ben odadaki çalışma masasının önünde dikilmiş dururken Laito yatağıma yayılmış, yüzünde "ne zaman yanıma geleceksin?" dermiş gibi duran bir ifadeyle bana bakıyordu. Her ne kadar ona, avcunu yalarsın, demek istesem de bakışlarımı ondan uzaklaştırıp iç çektim.

"Hadi ama Crush-chan ne kadar eğlenceli olduğunu sen de biliyorsun."

"Evet, birileri kanımı bitirene kadar içtikten sonra evin içinde ruh gibi dolaşmam ve hepinizin bundan korkup kendinizi kilere kilitlemeniz gayet eğlenceliydi."

Tek nefeste art arda dizdiğim kelimeler Laito'yu pek memnun etmemiş olacak ki yattığı yerden doğrulup çatık kaşlarıyla beni süzdü.

"Her zaman hazır cevap olmak zorunda mısın?"

Yataktan kalkıp yanıma gelirken bir türlü nasıl giyinmesi gerektiğini öğrenemediğinden açıkta kalan pürüzsüz göğsü elbette dikkatimi çok fena dağıtıyordu.

"Hadi ama 'Zen'-chan~!"

Bileğimden tutmasından kesinlikle tahrik olmadığıma kendimi inandırmaya çalışırken kalbim hızlı hgöğüs kafesime vuruyordu.

"Gerçek ismimi kullanmandan hoşlanmadığımı biliyorsun..."

Bedenimi kendine doğru çekip başımı sert göğsüne çarpmama neden olduğunda kaşlarımı çatıp başımı ovuşturdum.

"Eğer istersem sana istediğim her şeyi yapabileceğimi biliyorsun Crush-chan... Bir kere zoru oynamasan çok güzel eğlenebilirdik."

Çenemi kavrayıp hafifçe yukarı kaldırdığında nefeslerimiz birbirine karışacak kadar yakındık. Seslice yutkunup titreyen bakışlarımı sabit bir yerde tutmaya çalışsam da başarılı olamadım. Başımı diğer eliyle saçlarımdan kavrayıp kendine bastırdı ve dudaklarımız birleşti.

Her ne kadar bunu yapmamamız gerektiğini biliyor olsam da onunla beraberken sanki hiçbir yasak bizr işlemiyormuş gibi hissettiriyordu. Dudaklarımız hala birbirine kenetliyken üzerime doğru yürüdü ve beni yatağa itti. İstemsizce olsa da dudaklarım yukarı doğru kıvrılmıştı.

"Hoşuna gideceğini söylemişti Crush-chan."

"Arsız şey seni."

Yatağa adımlayıp dizini yatağa yasladıktan sonra üzerime eğildi ve başını boyun girintime yerleştirdi. Dudakları boynumu turlarken büyük ihtimal ısıracağı heri arıyordu. Keskin dişlerine artık alıştığım için canımı yakmıyordu. Hatta bunu fark ettiğim her seferde sinirlerim bozulmuş bir şekilde gülüyordum.

"Tamam kes şunu Laito, gıdıklıyor."

Gıdıklandığımı söylemenin boş beleş bir bahane olduğunun farkındaydım. Laito bana yanıt vermek için dişlerini tenimden ayırdığında ağzındaki kanı hala yutmamış olsa gerek sesi boğuk çıkıyordu.

"Fazla sesli gülme. Geçen sefer ki gibi Reiji'nin bize işimizi sessiz halletmemiz gerektiği konulu nutkunu dinlemek istemiyorum."

"Bir de bana sor."

Dudaklarını dudaklarıma bastırıp ağzındaki kanı bana içirdi. Kendi kanımın tadı hoşuma gidiyordu. Kanı tamamen içtikten sonra dudaklarımızı birbirinden ayırmadan bir süre öpüşmüş ve nefes nefese yatağa uzanmıştık yan yana.

"Laito..."

"Hm..?"

"Sıkılıyorum.."

"Biraz da salonda yiyişiriz, geçer sıkıntın."

"Hangi günahımın bedelisin sen?"

"Tanrıya inanmadığımı sana söylemiştim."

"Lafın gelişi o."

"Hm..."

Başımı göğsüne, atmayan kalbinin tam üzerine yerleştirip gözlerimi kapatmışken kalçamda hissettiğim elle ofladım. İstifimi bozmadan konuşmak, hatta biraz azarlamak için dudaklarımı araladım sonrasındaysa.

"Laito-chan,"

"Hm?"

"Elini kıçımdan çeker misin? Lütfen, uyumaya çalışıyorum."

"Ha... Tamam."

O elini kalçamdan çektikten sonra üstüne çıktım. Bir vampir olduğunu belli edercesine soluk teni buz gibiydi.

"Laito-chan~,"

"Efendim?"

"Ben senden hoşlanıyorum galiba..."

"Tahmin etmiştim."

Aniden beni altına aldı.

"Bunca zamandır istediğim şey de buydu zaten Crush-chan..."

"Ha?"

"Zekisin, sevimlisin, hoş bir sesin var. Kim senin gibi bir kız arkadaş istemez ki?"

"Bir düşüneyim... Sen hariç herkes."

"Reiji neden kapından ayrılmıyor sanıyorsun. Ya da neden Shu seni bulduğu yerde müzik hakkında bir şeyler soruyor. Tabii ki de senden hoşlandıkları için. Neden anlamayacak kadar safsın?"

Kısa bir duraksamadan sonra başımı iki yana sallayıp toparlanarak cevap verdim.

"Saçmalama... Kim benim gibi sürekli saçları örgülü ve paspal bir kapüşonlu ve eşofman ikilisini giyen birinden hoşlanır ki? ..."

"Ne desem anlamayacaksın,"

Ellerimi bileklerimden kavrayıp başımın üzerinde birleştirdi ve yatağa bastırdı. Ne kadar uğraşsam da ellerimi ondan kurtaramıyordum.

"Bu yüzden sana iyi bir ders vereceğim."

"İstemiyorum kalk üzerimden."

Onu tekmelerimle iterek üzerimden atmış ve koşarak odadan koridora fırlamıştım. Hızlı adımlarla odadan uzaklaşmaya çalışırken banyonun önünden geçtiğim sırada Kanato'yu gördüm. Büyük ihtimalle hızlı nefes alıp verişimden ötürü kızaran yüzümü görünce irkilerek durdu. Daha sonra endişeyle yanıma adımlayıp elini omzuma yerleştirdi ve gülümsedi. Bunu pek sık yapmazdı, yadırgasam da sesimi çıkarmadım.

"Kızılcık suyu ister misin?"

Başımı sallayarak dediğini kabul ettiğimde elindeki paketli kızılcık suyunu bana uzattı. Paketi avuçlarından alıp ona teşekkür ettiğim sırada suratıma dahi bakmadan uzaklaşmaya başladığını gördüm. Kaçarak geldiğim yönde ilerleyen Kanato'nun kendi kendine mırıldandığını duydum.

"Laito, Crush-chan'a kötü davranıyor galiba. Değil mi Teddy?"

Keşke bana kötü davranıyor olsaydı. Duygularımla bu şekilde oynuyor olmasına katlanamıyordum.

Crush-chan? 『 1 』Where stories live. Discover now