41. Bölüm: Türk Filminden Korkuya

37.6K 1.8K 376
                                    

Eğer bölümle alakalı eksik bir kısım varsa kütüphaneden silip tekrar eklerseniz düzelir şirinler öpüldünüüüzz ^^

Bu akşam, kırmızı boynum ve Oğuz benim iki en sevmediğim ve sonuçlarının ne olacağını bilmediğim misafirlerim olmuştu...
Ama bu bir oyundu ve ben de belalı bir oyuncuydum. Hadi bakalım.
Kim kazanacak?

Üstüme beyaz bir şort ve turkuaz renkte bir t-shirt giyip boynuma beyaz bir fular bağladım. Yemin ediyorum Batı yüzünden bu akşam her yerimden ter çıkacaktı.
Fuları aynada son kez kontrol edip durumuma bir göz attım. Kırmızı bir boyun, şüpheci bir abi, sinirli bir anne ve bana nedensizce kin besleyen Oğuz.
Ne kadar da güzel bir gün geçiriyorum (!).

"Fular mı? Ne dolaplar çeviriyorsun sen?" Bu durumdan ancak bir şekilde yırtabilirdim.

"Hayır dolabım yerinde duruyor."

Abim bana kafasına tuğla fırlatmışım gibi bakarken ilk önce gözlerini kıstı, sonra ise tek söz söylemeden kapımın önünden uzaklaştı. Ben olsam ben de uzaklaşırdım, saygı duyuyorum.
Aynaya son kez baktıktan sonra odamdan çıktım. Salondaki sohbet muhabbete bakılırsa gelmişlerdi.
Heyecanım kalbimi hızlandırırken derin bir nefes aldım ve hızla merdivenlerden inip salona bir göz attım.

Hay bir basamak daha mı-

"Bu merdiveni buraya koyanın-" diye söylenerek merdivenin son basamağını fark etmeyişimden yere yapışmıştım. Tabiki salondaki tüm gözler bana dönerken en azından terbiyeli kız görünümünü yaratmak için toplanan şortumu çektim ve yapıştığım yerden gülümseyip hızla ayağa kalktım.
Tüm bakışlar üzerimde toplanırken Oğuz bana -fulara- dik dik bakıyor, Serap Teyze de 'bu kızın normal hali yok mu?' Bakışı atıyordu. Geçen sene evlerine gittiğimizde bir tencereye makarnaya kolum çarpmış ve yere dökmüştüm.
Çok iyi anlaştığım bir aile denemezdi bu yüzden.

"Hoşgeldiniz" dedim ve annemin kınayan bakışları arasında tekli koltuğa oturdum.
Oğuz'un babasıyla aram iyiydi. Murat Amcayla bir muhabbetimiz vardı ki bu Oğuzdan gelen bir şeydi, ama Oğuzla aram bozulduktan sonra Murat Amca bana nasıl davranırdı bilmiyorum.
Babam henüz eve gelmemişti. Bu yüzden boynum açısından rahattım.

"Okul nasıl Çağlacım?" Serap Teyze'ye içimden bir küfür savururken dışarı tek kelime çıktı.

"İyi" okula gittiğim yoktu ki. Bunu Oğuz da gayet iyi bildiğinden rahatça koltuğa yaslandı ve bu sefer de o konuştu.

"Sınavların başladı mı?" Nereden bileyim? Hem sanane çocuk? Sen akıllanmadın mı halâ? İlla ben de senin mi üstüne geleyim? Ben oyun demiştim, iyi oynarım da demiştim.

"Hayır, peki sen? Geçen sefer telefonla konuşurken bir kızın sesi gelmişti arkadan, kim bakalım bu şanslı kız?" Dedim şanslı kelimesini iğneleyerek söylerken. Annesi ve babası mutlu yüzlerini Oğuz'a çevirirken ben sırıtışımı atıyordum.
Yerinde rahatsızça hareketlendi. Onu babama beni ispiyonladıktan sonra bir kere aramıştım, telefonu açtığında bir kızın sesi gelmişti.

"Ayrıldık." Dedi geçiştirerek. Bunun üzerine ben ve Oğuz konuşmanın dışında tutulurken annem ve Oğuz'un anne babası koyu bir muhabbete daldı.
Onlar muhabbet ederken Oğuz gözleriyle fularımı işaret etti.
Ben de omuz silkerek 'sanane' mesajı attım. O bu sefer gözlerini kısarak 'tahmin ettiğim şey değildir umarım.' Bakışı attı. Ben de sinirlenip sırtımı sertçe koltuğa yasladım ve 'Bi sus' bakışı attım. Bu bakışlarla konuşmamızı kesen annemin.

Bıyık Where stories live. Discover now