37. Bölüm: Sana İhtiyacım Var

Start from the beginning
                                    

" Çok seviyosun değil mi?" Hafifçe durup gözümü halıya diktim. Şu anda abime cevap verme isteğim halıyla öpüşme isteğimle eşitti.

" Kimi?" Dedim hafifçe boğazımı temizleyip salağa yatarak. Ne yani? EVET BATI'YI ÇOK SEVİYORUM diye bağırmayacaktım heralde.

" Çağla hep böyle mi olacaksın artık? Bir şeyler saklar halde?" Demesiyle yutkundum ve abime kısa bir bakış attım.

" Ben bahçedeyim." Dedim ve askıdan üstüme kalın bir hırka alıp bahçeye çıktım.
Görkerle Defne muhtemelen odamda bir şeyler konuşuyorlardır. Böyle durumlarda rahatsız edilmeyi sevmediğimi bilirler çünkü...

Batıdan

Annemin yanağına bir öpücük bırakmamla bana gülümsedi ve ona veda edip valizimi evin önüne çıkardım. Babama da sarıldıktan sonra hızla çantayı elime aldım ve arkama bir bakış daha atmadan beni bekleyen taksiye bindim.
Taksiye havaalanı dedikten sonra bakışlarımı dışarıya çevirdim. Ankarada nerede olursanız olun havaalanı uzaktı ve trafik vardı. Bu yüzden yol uzundu.
Sanki gözlerime Çağla'nın resmini yapıştırmışım gibi her dışarı bakışımda gözlerimin önünde gülüşü beliriyordu.
Kafamdan hızla bunları kovarken doğru bir şey yapıp yapmadığımı düşündüm. Tabiki hiç istememiştim ama birini sevmek bunu gerektirmez miydi? Onu düşünmek... Ahhh! Anlayamıyorum... Benden uzaklaşmasını hiç istememiştim ama lanet olsun ki babası... Ona zarar verecek bir şey yapmasında korkmuştum. Sonuçta Sedat Amca pek de tekin biri değildi. Üstelik kız erkek ayrımcılığı yapardı. Çağla'ya ve Mertcan'a olan davranışlarından belliydi zaten.

" Geldik." Düz bakışlarımı taksiciye çevirip parayı verdim ve teşekkür etmeyi aklıma getiremeden hızla taksiden indim. Uçağın kalkmasına az kalmıştı. Adımlarımı hızlandırarak uçağa doğru yol aldım.

•.• •.• •.•

" Rüzgar tek kelime daha konuşursan evi g*tüne sokarım." Dedim ve şişeden bir yudum daha aldım.

" Ya Batı ne kadar salak bi insansın! Kim bilir kız ne kadar kırıldı!" Rüzgar'ın sanki reglmiş gibi olan davranışlarına aldırış etmeyerek ayağa kalktım ve şişenin dibinde kalan içkiyi bardağıma doldurdum.
İçki içmeye pek bayılmazdım ama ben negatif olmayı sevmiyordum ve bu en azından biraz olsun uyuşukluk hissi katıyordu.
Bardağı ayakta dikmemle Rüzgar bana 'haram' gibisinden bir bakış atarken yorgunlukla kendimi koltuğa attım ve Bakışlarımı tavana diktim.
Doğru olanı yapmıştım. Babasından alacağı cezayı görmezden gelemezdim.

"Madem benim fikrimi dinlemeyecektin, neden çağırdın Batı?" Dedi Rüzgar bıkkınca. Aslında siktir git diyebilirdim ama Rüzgar trip atmaya başlayınca ucu evin duvarına "trip atıyorum özür dilesene lan" yazmaya kadar gidiyordu...

" Rüzgar sus." Dedim ve ayağa kalkıp mutfağa gittim. Pekala. Sizce iki buçuk şişe içki bitirmemden kaynaklı biraz sarhoş olmuş olabilir miyim? Çünkü şu anda bardağa her elimi uzattığımda başka yere kayıyor da...

"Rüzgar..." Dedim ve salona girip Rüzgar'a baktım "Sen eve git." Eve gitmeliydi çünkü sarhoştum veya değildim işlerim vardı ve yapmam gerekirdi. Çağla'yı benden uzaklaştırmak demek tamamıyla değildi. Yani kısmen.

"Çok içme." Dedi ve karnıma hafifçe elinin tersiyle vurup ayaklarını sürüye sürüye evden çıktı. Sanırım çok içme demek için biraz geçti.
Rüzgar'ın çıkmasından sonra on beş dakika bekleyip siyah hırkamı üstüme geçirdim ve hızla evden çıkıp az önce biten yağmurun ıslattığı sokakta yürümeye başladım.
Yarım kalmış bir işim vardı ve en azından bunu bitirmeliydim.
Ahmet bu civardaki tüm erkekleri ondan uzaklaştırmak için yalan söylemeye başlamıştı Çağlayla ilgili. Ben ise onunla bir anlaşma yaparak bunu durdurmuştum (33. Bölüm).
Şimdi ise Çağrı'nın yanına gidip bu iki salağın yerini araştırmalıydım...

Bıyık Where stories live. Discover now