~23~

17 4 0
                                    

Tek başıma kumsalda yürüyordum. Evet Adnan'la yine tartıştık. Beni sinir etti ve bende bağırdım çağırdım. Fatih Dilara'yla beraber geziyorlardı bende Adnan'a "gidelim bizde birlikte bir yerlere" dedim ama Adnan ne dedi bana?
"Ne yapcan sanki? Oturuyoruz burda ya." dedi ve kumlara yattı. Umursamaz olması beni yine sinir etti ve bende bağırdım. Karşılık vermesine izin vermeden de gitmiştim yanından.

Kuma tekme atarak tekrar bağırdım. Neden? Sadece bu umursamazlığı neden? Tamam süpriz felan yapabilir ama bazen -çoğu zaman- o kadar çok umursamaz oluyor ki beni çileden çıkarıyor.

"Her seferinde aynı şeyi yapmayı nasıl başarıyorsun?" tekrar tekme.
"Ben seni seviyorum. Seni görmeden sevdim ben. Ama bu yaptıkların bana çok ağır geliyor." saçlarımı karıştırdım.

Gözlerimi kapatarak kendimi kuma attım. Gözümden bir damla daha yaş aktı. Böyle olacağını bilmiyordum. Bilsemde yine onu sevmeye devam ederdim. Altı yıl sevdim gerekirse daha da severim. Ama onun da beni sevdiğini hissettmem gerek. Belki diyorum sonraysa aklımda ki düşünceleri kafamdan def etmek için kafamı duvara sürtesim geliyor.

********

"Belki dedim!" boğazım yırtılırcasına bağırdım tekrar.
"Ne sikim dediğin umrumda değil! Bunu düşünmen bile bende beynini sikme isteği uyandırıyor!" o da benim gibi bağırırken benim bitmek bilmeyen göz yaşlarım akmaya devam ediyor.

"Bana karşı davranışları beni çok üzüyor. Arada yaptığı süprizler beni sevdiğini göstermiyor!" son bağırışımda sesim çatallaşmıştı.

"Senin onun için yaptığın şeyler, onu ne kadar beklediğini, onun için akıttığın göz yaşlarını, onu ne kadar sevdiğini biliyorum ve senin o fikrini gerçekleştirmene izin vermeyeceğim." Ela'nın kararlı ses tonu sadece susmamı sağlamıştı.

Ben burda otururken beni bulmuş ve neler olduğunu sormuştu. Bende her şeyi anlatmıştım.

"Beni sevmiyor." ses tonum derinlerdeki acı çeken Melis'i ortaya çıkardı. Ki artık derinlerde değilde dışarı vurduğum bir Melis.

"Yinede bu senin o fikri uygulaman gerektiğini göstermez." denizde olan bakışlarımı Ela'ya çevirdim.
"Benim gerçekten kim olduğumu anlasa o bırakıp gidecek. Ben bunu istemiyorum. Beni sevmesini istiyorum bırakıp gidemeyeceği kadar sevmesini, benim gibi sevmesini istiyorum." elimin altında ki kumları sıktım.

"Ben onun bakışlarında beni sevdiğine dair his hissetmiyorum. İlk günlerde heyecandan dolayı anlamamış olabilirim ama..." derin bir nefes aldım.
"Beni sevmiyor." gözümden tekrar bir damla yaş daha düştü.
"Sevmesini sağla. Seni tanıdığı zaman bırakıp gitmememisini sağla. Birşeyler yap." dizlerine başımı yasladım.

"Beni bırakıp gitmemesi için birşeyler yaparım." gözlerimi kapattım.
"Ama yoruldum." dedim ve sustum. Eli saçlarımda gezinince daha da mayıştım.
"Gerekirse bir odaya kitler gitmesine engel oluruz lan." son dediğine gülümsedim. İşte gerçek dostlar bu zamanda yanımda olanlardır.

****

Adnan'a gözlerimi dikmiş bakıyordum. Benden özür dilememişti. Hatta gelip "gözlerine ne oldu? Tuzlu su alerji mi yaptı?" demişti. Bir insan bu kadar belli edemez sevmediğini. Adnan'ın hislerini sorgulamak istediğimden değil ama sevmiyor işte.

Yerimden kalktım ve üstümdeki kalçamın biraz aşağısında biten sıfır kollu t-shirt'ü çıkarttım. Denize doğru yürümeye başladım.

"Alerji yaptıysa bence girme denize." Adnan'a ters ters baktım. Odun malı.
Denize ilk girdiğimde biraz irkilsemde alışmaya başladım. Biraz açılınca denize daldım. Suyun altında olmak benim çok hoşuma gidiyor. Nefesimin yettiği yere kadar dururum. En fazla üç dakika arkadaşlar.

Aşk YenidenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin