İNTİKAM

19 3 0
                                    

Kaşlarımı çatarak Mert'e baktım.
Elinden pizzaları hızla çektim.
"Ne işin var burda?" saçma bir soru sorduğum kesin ama kuyumcuda ki zengin havalı çocuk pizzacılık yapmıyordur her halde.

"Ne işim var gibi duruyor?" dedi gözleriyle pizzaları işaret ederek.

"Ama tesadüfe bak be. Biliyordum tekrar karşılaşacağımızı. Evinide öğrendim artık her gün burdayım."

"Tesadüf, kadere inanmayanların taktıkları bir isimdir. Ve evime gelirsen seni yumruklayarak geri gönderirim." arkamı dönerek Dilara'ya seslendim.

"Dilara parayı getir." ona döndüğümde kafasını sağa sola salladı.
"Paraya hiç gerek yok." bu bonkörlük benim canımı sıkmaya başladı ama.

"Ya olum hem zenginsin hemde pizzacı da çalışıyorsun bir karar ver sende."

"Beni tanısaydın neden böyle yaptığımı bilirdin. Bu yüzden böyle davranmana birşey demiyorum." gözlerimi devirerek baktım.
"Seni tanımak gibi amacım yok. Ve böyle davranmama birşey diyemezsin zaten." arkasını dönerek giderken ona seslendim.

"Sen benim karşıma nerden çıktın ya." dediğim sırada omzunun üstünden bana baktı ve güldü.
"Kader." diyerek omuz silkti.

Kapıyı kapattığım sırada Dilara elinde parayla geldi.
"Nasıl ödedin pizzaları." sırıtarak ona baktım.
"Öpücükle." diyerek salona girdim.

"Kimdi o çocuk nasıl ödedin lan." zeytinsiz pizza kutusunu önüme çektim ve içinden bir dilim aldım.

"Bugün yağmurla yüzük bakmaya gittiğimiz sırada kuyumcuda tanıştık." kolye aklıma geldikçe içim gidiyor. Almak isterim ama cidden bir kolyeye -ne kadar güzel olsada.- o kadar para vermem.
"Vay be ne kadar da hızlısın Melis." Ela'ya omuz silkerek pizza diliminden bir ısırık aldım.

"Ama çocuk parasını yedirtmeyi seviyor galiba. Kuyumcuda bir kolyeye bakıyordum geldi beğendin mi felan dedi sonra elinde bir kutuyla geldi yanıma kolye var. Verdim bende geri, işte şimdide pizzaların parasını ödettirmedi." zil çaldığında gözlerimi devirdim tekrar gelmiş olamaz değil mi?

"Ben marketten içicek birşeyler sipariş etmiştim bakarım." diyerek koltuktan zıplayarak kapıya koştu.

Aynı hızla geri geldiğinde kolaları hepimize fırlattı. Light kolalarımız tabiki.
"Ela ercü benimle konuşmuyor." yutkundu ve bana baktı.
"Biliyorum?" gözlerimi devirerek yerimde dikleştim.
"Yardımcı olsan?" omuz silkerek kolasını içti.

"Ne kadar kötü bir arkadaşsın." diyerek somurttum.
"Olum çocuk seni seviyor eninde sonunda konuşmak için fırsat yaratacak merak etme." derin nefes alarak yanaklarımı şişirdim.

"Ben beni sevmesini istemiyorum ki. Normal konuşalım arkadaşım olsun istiyorum. Enes'le nasılsak onunlada öyle olmak istiyorum."

" onoslo nosolsok ononlodo oylo olmok ostoyorom. Salak mısın? Çocuk seni seviyor diyorum nerenle dinliyorsun? Algılama sorunun mu var? Sen Adnan'la öyle olmaya şuan dayanabiliyor musun? Ona sarılmamak, öpmemek, elini tutmamak için kendini zor tutmuyor musun? Sen seviyorsunda o sevmiyor mu sanıyorsun? Seni seviyor o Melis seni!" Ela fazlasıyla sinirlenmişti bana. Ama elimden birşey gelmez ki.

Ben Adnan'ı seviyorum Ercü beni seviyor ve galiba Ela'da Ercüment'i seviyor. Bu zincirleme kazaya yol açacak ve herkes paramparça olacak.
Ben Adnan'la çıkarsam Ercü kaybeder. Ela Ercü ile çıkarsa Ercü kaybeder Ela kazanır. Adnan'ın ne kaybedeceği bir şeyi var nede kazanacağı bir şey var.

O bizim kurallarımıza göre haraket edecek. Her şey bize bağlı.

"Be- benim yapacak birşeyim yok. Ben... Üzgünüm." diyerek yerimden kalktım.

Aşk YenidenWhere stories live. Discover now