~6~

54 5 0
                                    

Eve girdiğimde bizim kızlar koltuğa yayılmış hararetli hararetli birşeyler konuşuyorlardı. Benim geldiğimi görmemişlerdi bile. Kendimi tekli koltuğa sertçe bıraktım. Yorulmuştum bugün fazlaca hemde. Beni fark edebildiklerinde susup bana döndüler. Bende onlara baktığım da onlar bişey demediği için bende bişey demedim. Konuşacak halim yok.

"Birşeyler anlatmayacak mısın?" soruyu soran tabiki Dilara'ydı.
"Anlatacak birşey yok. Sadece şunu söyleyebilirim. Didem beni ölümüne kıskanıyor." dememle Dilara'ya sinsice bakıp birlikte çığırmamız bir oldu.

Yorgunum mu demiştim? Unutun.
Şuan da sevinç gösterisi yapabilirim.
"Ne yaptında o kadar kıskandırdın kızı?" Ela'nın sorusuna  bende büyük bir zevkle anlatmaya başladım.

*

Dilara ve Ela anlattığım şeylere gülerken bense koltukta yatıyordum. Yorulmuştum ve uyuyabilirdim şurada.
"Kalk odana git." Ela'nın sesini duyunca yerimden kalktım.
"Adnan'a yaklaşıyorsun he?" Dilara'ya uykulu bir gülümseme attıktan sonra. İçimden elbet bir gün dedim. Elbet bir gün Adnan'la biz olacağız.

Merdivenlerden çıkarken kapı çaldı. Tekrar inmek istemediğim için kızlara seslendim.
"Kapıya bakın!" dedim ve odama girdim.

Yatağa kendimi tam attım ki kapı açıldı.
"Seninki geldi." Dilara'nın fısıltayla söylediği şeyi duyduğumda gözlerimi açtım. 
Hemen üstümü başımı düzelttim. Neden gelmiş olabilir ki? 

Kapı tekrar açıldı ve Adnan içeri kafasını uzattığında gülümseyerek kafamı içeri gel anlamında salladım. Gülerek içeri geldiğinde elindeki benim çantamı salladı. Tabi ya nasıl unuttum ben onu.

"Leyla mısın? Aklın bir karış havada unutmuşsun." dediğinde güldüm. Adnanla konuşmamda genelde gülme oluyor ama hep gülesim geliyor.

"Belkide Leyla'yımdır. Kim bilir?" sessizce söylediğim şeyleri duydumu bilmiyorum ama bakışları beni bulduğunda duymuş gibi geldi.
"Telefonun çaldığında fark ettim çantanı  unuttuğunu. Ve özür dileyerek söylemeliyim arayan kişinin kim olduğuna baktım. Baş Belan arıyordu." dediğinde kimden bahsettiğini anladım. Gözlerimi abartılı birşekilde devirdim ve telefonumu elime aldım.

"Saol getirdiğin için." telefona bakarken söylediğim şeye karşın hemen elimden bıraktım. Adnan burdayken hemde benim odamdayken telefonla oynamakta nedir?

"Rica ederim." tam odadan çıkıyordu ki aklına birşey gelmiş gibi arkasını döndü.
"Biraz dolaşmaya ne dersin?" dudağımın sol tarafı yukarı kalkarken bu fikri çok sevdim.
"Bugün baya yoruldum ama iyi bir fikir olabilir." dedim ve üzerime kapının arkasında asılı olan kot ceketi aldım.

Merdivenlerden inerken kızlar salondan kafalarını uzattı.
"Bir yere mi gidiyorsunuz?" Ela'nın süpheyle sorduğu bu soruya kafa sallayarak yanıtladım.
"Biraz dolaşacaktık. İzin almam gerekiyor mu?" dediğimde Dilara heyecanla atıldı.
"Yo hiç sorun yok gidebilirsin." dedi ve Ela'yı içeri çekti.

Bu kızı seviyordum. Ne kadar anlayışlı. Adnan kapıyı bana açtı ve geçmemi bekledi. Ben geçince kapıyı arkamızdan kapattı.
"Arabam var ama ben yürümeyi tercih ederim sen?" arbayla gitmek istesemde o istedi diye yürümek isterim.
"Bende yürümeyi tercih ederim." dediğimde bana baktı gülümsedi.
"Ben ceketimi alıp geliyorum." dediğinde kafamı salladım.

Telefonum çalmaya başladığında ekranda Baş Belam yazısını görmemle direk kapatmam bir oldu. Neden anlamıyor ki konuşmak istemiyorum.
"Hadi gidelim." Adnan'ın sesini duyunca kafamı kaldırdım.

*
Aradan belki yirmi dakika geçmiştir ama hala konuşmadık sadece yürüyoruz. Normalde bana biri sen Adnan'la yan yana yürüyeceksin dese ben ona kıçımla gülerdim. Ama şuan cidden yan yana yürüyoruz. Biz. Adnan'la. Beraber. Yürüyoruz. Şaşılcak durum cidden. Bir araba kazası, tıranak açıyorum "Adnan'ın sevgilisinin kullandığı" araba kazasından sonra biz Adnan'la bir araya geldik. Herşeyde bir hayır vardır diye boşa demiyorlar.

Aşk YenidenWhere stories live. Discover now