1.1 (Part Two)

1.9K 178 81
                                    



 Louis hastaneden hızlı adımlarla çıktığında adımları küçük Meleğin evine doğruydu. Hastaneye gittiğinde oğlanın çoktan çıktığını öğrenmişti. Luke 'un bunu kasıtlı yapıp yapmadığını bilmiyordu. Aslında Luke 'un bir şey yapmış olduğunu düşünmüyordu bile. O sanırım sadece... Olanları duymuştu?

Louis Günahkâr Meleğin evine geldiğinde gülümseyerek kapıyı çaldı. Harry 'nin ne yapacağı konusunda endişeleri vardı. Sonuçta belki de konsola gidecekti ve Louis 'nin onu engellemesi gerekecekti. Kapı Anne tarafından açıldığında Louis kanatlarını arkasında sessizce çırptı ve nazik bir şekilde sordu.

"Harry 'nin hastaneye götürüldüğünü duydum Anne, onun için endişelendim." Anne nazikçe kendisine baktı. Louis onun nasıl bu kadar saf olduğunu anlamıyordu. "Oh, William. O iyi, istesen onu görebilirsin?" Louis gülümsedi. Anne 'nin bunu söyleyeceğini biliyordu. Bu kadını keklemek kolaydı. Aslında tüm Melekler birazcık ilgi ve naziklik ile kandırılabilirlerdi.

"Oh çok sevinirim Anne." Sonra ekledi. "Onun iyi olduğundan emin olmak isterim." Ardından yüzünde Anne 'nin çözemeyeceği kadar sinsi bir gülümseme oluştu. "Sonuçta o benim Meleğim." Anne gülümsedi ve kenara çekildi. "Oh tabii ki William, onun odasını biliyorsun, üst katta koridorun sonundaki oda." Louis gülerek başını salladı.

Fakat yukarıya çıkmadan önce Anne 'ye doğru döndü. Anne 'nin kalbini kazanmasının önemli olduğunu biliyordu. "Sen neler yapıyorsun Anne." Anne gülümsedi. "Pek de önemli şeyler değil William." Ardından gözü saate takıldı ve aceleci adımlar ile etrafa bakındı. "Oh, Kilise toplanmasına geç kalacağım! Gitmem gerek William." Ardından aceleci bir şekilde evden çıktı. Louis evde yalnız olduklarını biliyordu.

Gemma şu sırlar 'onların mekânında' biraz fazla takılıyordu ve şu anda büyük ihtimalle çok sevgili Ashton ile düzüşüyordu. Louis buna karşı değildi. Sonuçta Ashton onun bedeninden istediği kadar yararlanıyordu ve birkaç Louis de katılmıştı.

Sonunda merdivenleri çıkıp Harry 'nin odasına geldiğinde hafif aralık olan kapıyı açtı ve onu fark etmeden tavanı tüm dikkati ile izleyen oğlana baktı. Kanatlarının belli yerleri sargıya alınmıştı ve yüzünde morluklar vardı. "Oh, seni fena benzetmişler ha?" Louis gülerek konuşunca Harry kendisine döndü.

"Burada ne işin var?" Kızmış görünüyordu. "Uğramak istedim." Bu cevap Harry 'yi tatmin etmemişti. "Beni öylece arazide bıraktın ve şimdi mi uğramak istedin?" Louis onun tepki göstereceğini zaten biliyordu. Fakat Harry 'nin saf olduğunu da biliyordu. Kolay yumuşayacaktı.

"Seni bırakmak zorundaydım." Yalan söyledi. "Calum ve gruptakiler araziye geliyordu, seni benimle göremezlerdi Harry." Daha çok yalan. "Yoksa asla seni bırakmazdım." Biraz daha fazla yalan. "Seni seviyorum ben Harold." Ve işte Louis 'nin ömrü boyu söylediği en büyük yalan.

Harry 'nin yüzü yumuşadığında Louis başardığını biliyordu. Hah! Biliyordu işte onun hemen yumuşayacağını! Harry dikleşti ve kendisine baktı. "Gerçekten mi?" gözlerinde oluşan parıltılar yüzünden Louis neredeyse gülecekti. Anlamıyordu, neden tüm melekler bu kadar saftı?

Louis gülmesini durdurup konuştu. "Elbette Harold. Sen benim Meleğimsin." Louis yalan konusunda ustaydı. Ve Harry de gerçekleri söyleme konusunda ustaydı. Ve Louis onun kendisini sevdiğini biliyordu. Meleğe acıyordu. Belki de asla Louis 'nin kendisini sevmediğini bilmeyecekti.

Fakat Louis oyununu devam ettireceğini biliyordu. Ta ki Harry sorun teşkil etmeyene kadar oyununu sürdürecek ve sonrasında genç oğlanı darmaduman halde bırakacaktı. Sonuçta o şeytanın tekiydi. Ne beklenirdi ki başka?

Dudaklarını Meleğin dudaklarına yaslarkengülümsedi. Harry belki şu an Louis 'yi seviyor olabilirdi. Fakat Louis sadeceonun bedenini arzuluyordu. Ve çok yakında bir kez daha bedenini elde edecek vebu sefer onu tamamen yıkılmış halde bırakacaktı. Çünkü o şeytandı. Tek bildiğibuydu. Her şeyi darmaduman etmek.


#OhNoLouis

Wrongdoer || Larry Stylinsonحيث تعيش القصص. اكتشف الآن