33. Bölüm

836 49 8
                                    

Multi de Zeynep (Candelaria Molfese), Furkan (Austin Mahone) ve Çağlar (Sean o'donnell) var Zeynep'le Furkan'ı değiştirdik umarım beğenirsiniz.
İyi Okumalar ❤

Ecem'den...
Bu Çağlar'dı. Eski sevgilim... Nereden duydu bu pislik benim hastanede olduğumu? "Geçmiş olsun Ecem. İyi misin?" dedi, yanıma gelip. İyi olsam hastanede olmazdım canısı demedim tabii ki de ciddiyet lütfen. Ciddi bir müessesedeyiz. "Teşekkür ederim. İyiyim, senin ne işin var burada?" dedim. "Senin için geldim." dedi. "Nereden duydun hastanede olduğumu?" diye gayet mantıklı bir soru sordum, kaşlarımı çatıp. Gülümseyip; "Kuşlar söyledi." dedi. "Ne saçmalıyorsun sen?" dedim sinirle. Sinirlenmeye başlamıştım. Ne diye geliyorsun demi? Şahsen ben bu gerizekalı Çağlar ölse cenazesine bile gitmem. Tövbe tövbe. "Saçmalamıyorum. İstanbul'a gelmiştim, Zeynep'i, aradım. O da hastanede olduğunu söyledi. "Nasıl oldu kaza bu arada?" dedi. "Seni ilgilendirmez." dedim. "Hadi ama seni çok merak ettim. Özledim seni." dediği an kapı sertçe açıldı. Savaş gelmişti. Kaşlarını kaldırmış bir Çağlar'a bir bana bakıyordu. Şu an aşırı tatlı olduğunun farkında mıdır acaba? "Bu kim Ecem'ciğim." dedi meymenetsiz Çağlar. "Asıl sen kimsin lan?" dedi Savaş. "Çağlar eski bir arkadaşım, Savaş. Çağlar, teşekkür ederim geldiğin için. Bizi biraz yalnız bırakabilir misin?" dedim. Savaş öküzü de sırıtıyordu. "Sevgilin mi?" dedi Çağlar. Savaş; "Evet sevgilim ne yapacan. Sen hayırdır yani? " dedi Savaş. "Hayır, sevgilim falan değil. Savaş çok şakacıdır." dedim sinirden gülerek. "Anladım, arkadaş çok şakacıymış gerçekten. Neyse görüşürüz canım. Kendine iyi bak." dedi ve yanağımdan öpüp çıktı Çağlar. Savaş da her ne kadar görmediğimi zannetse de Çağlar'ın taklidini yapıyordu. Çağlar çıktıktan sonra Savaş yanıma oturup elimi tuttu. Hiç çekmek istemesemde elimi çektim hemen. "O dingil kimdi?" dedi. "Düzgün konuş. Ayrıca bu seni ilgilendirmez, sen bence bu intikam işini çok ciddiye almışsın. Aldın ya intikamını, gitsene hadi. Burcu gibi ben de kaza yaptım. Ama sen ölmediğim için üzülmüşsündür. Keşke ölseydim." dedim hafif bağırarak. "Lütfen böyle söyleme. Hem seni üzmek için yapmadım, sadece Arda'yı üzmek istedim. Burcu için..." dedi. "Beni kullanarak." dedim. "Özür dilerim." dedi gülerek. "Ne gülüyorsun ya? Özür dilerken bile gülüyorsun ben de durup dinliyorum seni çıkar mısın dışarı?" dedim. "Sen yeni uyanmadın demi?" dedi. "Ne alakası var yeni uyandım ben." dedim. Sonuna kadar inkar... #DirenEcem "Yeni uyanmış birine göre çok iyi görünüyorsun prenses." dedi. "Doktor söyledi demi?" dedim. "Hayır, doktor söylemedi. Benim çıktığımı duyar duymaz gözünü açtın. Sen benim gittiğimi düşünürken seni izliyordum prenses." dedi. 'What dedin gülüm?' diyen iç sesimle kısa süreli bir kalp krizi geçirip yeniden hayata döndük. "Duydun mu söylediklerimi?" dedi Savaş sırıtarak. "Ben hiç bir şey duymadım." dedim. "Emin misin?" dedi, Savaş. "Eminim. Savaş çok yoruldum, ben biraz uyuyabilir miyim?" dedim. "Yorgun musun? İyi misin sen? Yastığını düzeltmemi ister misin? Su vereyim mi? Doktoru mu çağırsam ki? Ecem bir şey söylesene." dedi başımda dört dönen Savaş. "Bir şeyim yok. Yorgunum sadece, Savaş. Abartma." dedim. "Çok korktum bir şey oldu diye. Kızım ayrıca uyuyup duruyorsun nasıl yoruldun?" dedi öküzoğluöküz Savaş Aslan. "Sana her zaman söylediğim bir acı gerçeği söyleyeceğim Savaş. Öküzsün." dedim kaşlarımı çatarak. Kaş felci olmak üzereyim. Savaş manyağı şimdi de gülmeye başladı. "Ne gülüyorsun sen yine?" dedim sinirle. "Bana öküz demeni çok özledim." dedi. "Biliyorum." dedim ve ne dediğimi anlar anlamaz ağzımı kapattım. Savaş karşımda pişmiş kelle gibi sırıtıyordu. "Nerden biliyorsun?" dedi. Biraz düşünüp "Kuşlar söyledi." dedim Çağlar'dan minik bir alıntı yaparak. "Duydun her şeyi biliyorum. Peki sana aşık olduğumu söylediğimi de duydun mu?" dedi. "Duymadım." dedim. "Yoo bence duydun. Tamam, madem duymadın bir daha söylerim. Sana aşığım. Hem de çok çok çok çok çok ama çok." dedi. Güldüm. Ama o intikam için yaklaştı bana. Beni kullanacaktı. "Benden ne istedin? Abim yüzünden niye beni kullandın?" dedim yavaş yavaş gözlerimden akan yaşları umursamadan. Savaş eğilip göz yaşımdan öptü. Sonra geri çekilip; "Ağlama lütfen. Benim yüzümden ağlamana dayanamıyorum." dedi. 'Yav ben bu çocuğu yerum.' diyen iç sesime 'Savaş benim tamam mı?' deyip iç sesimle saçma bir kavga içine girdim. İnsanın kendi iç sesiyle kavga etmesinden daha tuhaf bir şey varsa o da sevdiğin kişiyi kendi iç sesinden kıskanmak galiba. "Benim bir işim var. Gitmem gerekiyor prenses." dedi. "Ne işin var? Nereye ve kiminle?" dedim. "Tabii bunlar beni ilgilendirmez. Gidebilirsin yani." diye ekledim. Güldü. "Nazlı'nın yanına gideceğim." dedi. "Ne!!" diye bağırdım. Boğazım acımıştı. "Şaka şaka. Kıskanç halin de ayrı bir güzelmiş. Nazlı zaten Amerika'da merak etme. Orada tedavi görecekmiş okulunu da değiştirdi. Nevzat Hoca kafasına kepçeyle vurmuştu ya beyninde hasar mı ne oluşmuş" dedi. "Onun beyni var mıydı ya? Bir dakika sen bunları nereden biliyorsun?" dedim. "Sen ne kıskanç çıktın ya?" dedi Savaş, gülerek. "Aa ne münasebet. Sensin kıskanç. Sen bir kere konuyu değiştirip durma söyle nereden biliyorsun?" dedim. "Furkan karısı söyledi." dediği an gülmekten ölüyordum az daha. "Furkan karısı ne ya? Çocuğa deme şöyle." dedim. "Karı gibi dedikodu yapıyor ama. Ondan duydum." dedi. "Sen de bana söyledin sen de dedikodu yapmış oldun." dedim gülerek. "Sen de bana hesap sormasaydın." dedi. "Ben sana hesap sormadım. Sadece meraktan şey yaptım. Neyse aman seninle uğraşamam. Git nereye gidiyorsan. Zaten daha fazla senin gibi bir öküzü görmek istemiyorum." dedim ve gözlerimi kapattım. Boynumda bir baskı hissedince gözlerimi hemen açtım. Savaş beni boynumdan öpmüştü. Allah'ım sen keçilerime mukayet ol. Hiç bir şey demeden beni arkasında şaşkın, heyecanlı, mutlu, üzgün, korku dolu bir şekilde daha doğrusu karmakarışık duygular içinde bırakıp çıkıp gitti. Nereye gidiyor acaba? Doğru düzgün cevap ta vermedi. Kimin yanına gidiyor? Ne zaman gelir? Off ne çok soru sordum. Son bir soru daha: Ben niye bu kadar salağım. Ona inanmamalıyım. Ne de olsa o, beni kullanarak abimden intikam almak istedi. Ben bunları düşünürken Zeynep, annem ve babam içeriye girdi. Annemle babama da mı haber vermişlerdi? Ne gerek vardı ki İzmir'den buraya kadar gelmelerine. Neyse zaten çok özlemiştim. Arda hayvanı nerede acaba? Annemle babam yanıma gelip sımsıkı sarıldıla. Savaş'la konuştuktan sonra bu ilaç gibi gelmişti. "Kızım nasıl hissediyorsun kendini? Biraz daha iyi misin canım?" dedi annem ağlayarak. "Anne ağlama, iyiyim ben. Hem de çok iyiyim." dedim gülümseyerek. Zeynep; "Tabii iyidir niye iyi olmasın turp gibi Maşallah nazar değmesin." deyip yüzüme tükürdü resmen. "Yarabbişükür." dedim yüzümü silerek. Biraz olsun annem gülmüştü. "Kızım nasıl oldu kaza?" dedi babam. "Ters yöne girmişim. Karşımdan kamyon gelince anladım. Sonra da şarampolden..." sözümü annemin hıçkırarak ağlaması böldü. "Mine yeter ağlama artık." dedi babam. "Nasıl ağlamayayım Kenan? Kızım az daha ölüyordu." dedi annem ağlayarak. Zeynep'in telefonu çaldı. "Kim? Furkan mı?" dedim Seda Sayan edasıyla. "Hayır bir arkadaşım." dedi. "Kız senin benden başka arkadaşın mı var yoksa? Sen beni aldatıyor musun?" dedim. "Açıklayabilirim Ecem. Off ben ne diyorum? Beni de kendine benzettin. Hadi ben kaçtım bayy." deyip öpücük atarak çıktı. "Kızım ben sana bir şey soracağım. O çocuk kimdi?" dedi annem yanıma oturup. Babamın kaşları çatılmıştı. "Hangi çocuk?" dedim. "Bizden önce odana giren yakışıklı çocuk." dedi annem. "Savaş mı?" dedim. "Galiba. Ama sana bir şey olacak diye çok korktu. Yoksa sevgilin var da annene mi söylemiyorsun?" dedi annem. "Ayy Allah korusun. Demin sen sana bir şey olacak diye çok korktu mu dedin? Gerçekten mi?" dedim. "Gerçekten." deyip güldü annem. "Kim bu Savaş?" dedi babam. "Okuldan arkadaşım." dedim başımı eğip parmaklarımla oynarken. "Ay ama çok yakışıklı çocuk." dedi annem. Gözlerimi fal taşı gibi açıp anneme baktım. "Anne ya yeter. Yakışıklı da yakışıklı. Allah sahibine bağışlasın." dedim. Annem yanağımdan sulu sulu öpüp; "Tamam tamam sinirlenme hemem. Biz babanla bir doktorla konuşalım ne zaman taburcu olacaksın diye." dedi. Annemle babam dışarı çıkınca ben de gözlerimi kapatıp kendimi uykuya bıraktım.

Umarız beğenmişsinizdir. Vote ve yorumu unutmayın. Okuduğunuz için teşekkürler. Diğer bölümde görüşürüz

Her Şey SenleHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin