30.Bölüm

701 47 5
                                    

Savaş'tan...
Ecem'in peşinden koşuyordum. Sonra gözden kayboldu. Acaba nereye gitti, yürümeye devam ettim. Arabamı ne diye almadıysam? Of nerede bu kız. Yok hiçbir yerde. İleriden çığlık sesi geliyordu. Hemen koşmaya başladım, sesin geldiği yöne geldiğimde bir kızı sıkıştırmış tutuyorlardı. Sonra iyice dikkatli baktığımda kızın Ecem olduğunu geç olsa da anladım. Hemen yanlarına koşarak gidip bağırdım; " BIRAKIN KIZI!" diye. Adamlar hemen kaçmaya başladılar. Ecem'in yanına gidip hemen kucağıma aldım. Tişörtünü de alıp giydirdim. Yürümeye başladım. Allah benim cezamı versin ya arabayı da almadım. Ne halt yiyeceğim şimdi ben. Allah'tan Ecem hafif bir de kucağımdakinin Nazlı olduğunu düşündüm. Tövbe tövbe. Yolda yürüyordum. Ecem bayılmıştı galiba. Yolda Furkan'ın arabasını gördüm. Bizi görünce durdu. Zeynep arabadan inip hemen yanımıza geldi. "Ne yaptın Ecem'e?" dedi. "Bir şey yapmadım. Yapsam da bu seni ilgilendirmez. Arabamı almadığım için kısa bir süre seninkini ödünç alıyorum kardeşim hadi bayy." deyip Furkan'ın elinden anahtarı alıp Zeynep'le Furkan'ı itip arabaya bindim. Zeynep'le Furkan'ı orada bırakıp yan koltukta uyuyan daha doğrusu bayılan Ecem'e bakarak gaza bastım. Nasıl dokunabilir o herifler benim sevdiğim kıza? Ecem bayılmış olmasaydı o heriflerin ağzına sıçardım da neyse sakinim ben çok sakinim. Furkan arabanın arkasından ellerini sallayarak koşuyordu. Salak bu çocuk valla. Eve geldim. Ecem'i salondaki koltuğa yatırıp Furkan'ı aradım. "Lan sen benim arabamı niye alıyorsun? Söyleseydin kardeşçe, insanca, adamca giderdik." dedi. "Ecem'le kavga ettik. Off işte kötüydü Ecem. Aslında Ecem iyi kız. Ama durum olarak kötüydü."dedim. "Saçmalama Savaş. Ne oldu anlat? Ayrıca siz sevgili bile değilsiniz her şeyde kavga ediyorsunuz. Sevgili olsanız ne olacak acaba?" dedi, Furkan.

Ecem'den...
Gözlerimi yavaşça açtığımda neredeyim diye etrafıma bakındım. Savaş'ın evindeydim. Savaş telefonla konuşuyordu galiba. Gözlerimi kapatıp dinlemeye başladım. "Ecem'i üzemem artık daha fazla. Ona yeterince zarar verdim zaten intikam oyunu bitti artık. Onu kullanamam." dedi. Gözlerimi açtım. O kadar pişmanım ki ona güvendiğim için, onu sevdiğim için ama sadece pişmanlık değil hissettiklerim nefret, acı, hayal kırıklığı, bunlara rağmen hala birazcık sevgi. Kafam çok karışık. Duygularım daha da karışık. İntikam yüzünden mi bana yaklaştı. Ama neden? Ben bir şey yapmadım ona. "Ecem uyandı, kapatıyorum." deyip telefonu kapatıp yanıma geldi. Evet uyandım. Geç olsa da uyandım. Ne kadar salakmışım. "Ne zaman uyandın güzelim?" diye sordu. "İntikam oyununun bittiği zaman. Bir daha da bana güzelim deme." dedim bağırarak. Gülümsemesi yerini şaşkınlığa bıraktı. Ben de şaşırdım, Savaş'a o kadar çok güvenmiştim ki. Kimseye güvenmemiştim ona güvendiğim kadar. Tamam evet yeni tanıdım onu ama yine de abime olan güvenimden bile fazlaydı ona olan güvenim. "Ecem. Tamam oyundu. Ama bitti. Sana olan hislerim..." diyordu sözünü kesip "Allah belanı versin. Demek oyundu. Güvenmiştim sana. Abimle kavga ediyordunuz hep ama ben hep senin yanındaydım ama sen nedenini bilmediğim intikam oyununu oynuyormuşsun." dedim bağırarak. "Ecem, seni üzmek istemedim. Biliyorum ne desem affetmezsin beni. Ama dinlesen bir beni lütfen. Özür dilerim."dedi. "Bir de özür mü diliyorsun? Dileme. Ayrıca seni dinlemek istemiyorum. Bir daha yüzünü bile görmek istemiyorum." deyip tokat attım. Bu ikinci tokattı. Ama o bunu hak ediyordu. Hatta daha fazlasını hak ediyor. Bu ona az bile. Hemen koşarak evden çıktım. Daha fazla onun yüzüne bakamayacağım. Eve geldim. Üstümü değiştirip arabama binip nereye gittiğimi bilmeden son hızla sürmeye başladım. Normalde hızı sevmeme rağmen bu kadar hızlı kullanmam. "Allah kahretsin! Nefret ediyorum ondan. Az kalsın ona aşık oluyordum. Dünyanın en salak en beyinsiz insanıyım. Nasıl güvendim ona?" diye bağırarak direksiyona vurdum. Elim acımıştı ama kalbim kadar değil. Ben ona ne yaptım da benden intikam almak istiyor? Keşke hiç tanımasaydım o öküzü. O cenazeye gitmeseydim. Hepsi Arda'nın yüzünden. O sürükledi beni cenazeye "Sen de gel yanımda ol." diye. Telefonumun zil sesi arabadaki sessizliği bozdu. Savaş arıyordu. Adı batsın. Ne yüzle arıyor bu beni? Açıp konuşacağım bir daha da ne yüzünü görürüm ne sesini duyarım zaten 'Aynı sınıftasınız nasıl olacak o' diyen iç sesim çok haklıydı. Açtım hemen telefonu. "Ne var? Yetmedi mi? İstediğin oldu aldın intikamını neden intikam almak istediğini bile bilmiyorum ama başardın." dedim bağırarak. Ses gelmiyordu. "Bir şey desene. Diyemiyorsun hiç bir şey demi? Ama aptallık bende." dedim daha da bağırarak. "Özür dilerim." dedi kısık sesiyle. Sesi o kadar güçsüz geliyordu ki o adamların beni sıkıştırdığı gün gelip adamlara bağıran çocuk değildi sanki konuşan. "Çok özür dilerim Ecem." dedi yine güçsüz sesiyle. O sesi o kadar dikkat dağıtıcı ki. En azından benim için öyle. Onun sesini duyunca adımı bile unutuyorum. Of kahretsin ya ter yöne girmişim. Karşıdan bir kamyon geliyordu. Son anda direksiyonu kırdım ama şarampolün olduğu yere kırdığım için frene bassam da bir faydası olmadı. Telefon elimden düştü.
Savaş'tan...
"Çok özür dilerim Ecem." dedim. Ama cevap gelmedi. Hiç konuşmuyordu. Sonra bir gürültü geldi. "Alo! Ecem orada mısın? Alo! Ecem ne olur cevap ver." dedim. Cevap gelmiyordu. Demin cevap vermese bile nefesinin sesini duyuyordum ama o sesten sonra... Kaza yapmış olamaz demi? Kardeşimin ölümünden sonra ilk defa aktı yaş gözümden. Onu da kaybedemem. Onsuz yapamam.

Her Şey SenleHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin