36.Bölüm

762 48 6
                                    

İyi Okumalar...

Ecem'den...
Hayatın içine edeyim ya... Savaş bir yandan, Arda bir yandan hayat gerçekten çok zor anasını satayım ya... Şimdi sabah oldu. Alarmdan 6 dakika önce uyandım. Ecem olmak bunu gerektirir. Zeynep'in odasına gittim. "Zeynep salağı uyan hadi geç kalacağız." dedim bağırarak. "Ne diyorsun sen değişik?" dedi Zeynep uykulu sesiyle. "Ebeni diyorum mal Te Allahım." diye her zaman ki gibi söylendim. "Zeynep!" diyerek uyanması için Zeynep Hazretlerini dürtükledim ama kalkmıyor goriloğlugoril. "Alarm bile daha çalmadı hayvan off git başımdan, geliyorum birazdan." dedi. "İyi be! Tost yapıyorum." dedim. Ama Zeynep malı takmadı tabii ki beni. Takı olmadığın için olabilir diyen iç sesimi öldürme isteğiyle merdivenlerden inecektim ki ayağım körolası basamağa takıldı ve düştüm. Resmen beyaz ışığı gördüm. "Ahhh Zeynep malı sen mi beddua ettin, offf her yerim kırıldı. Zeynep gel beni kaldır." diye bağırdım. Duymadı tabii ki. Beni buna sen mecbur bıraktın. Alarm gibi hatta daha iğrenç bir sesle "Zeynepppppppppppppppp!" diye bağırdım. Zeynep; " Eşhedü enna ilahe illallah, ne oluyor lan Ecem?" diye böğürdü odasından imanlı insan Zeynep. Arkaşım diye demiyorum Nihat Hatipoğlu'na taş çıkartır. Zeynep merdivenlerden inip yanıma geldi yerde 2.80 sülalem rahat pozisyonunda yatan benim yanıma... Gülmeye başladı. "Zeynep malı düştüm, yardım et istersen ha ne dersin!" dedim. "Ay acıdım." deyip beni kolumdan tutup kaldırıp koltuğa oturttu. "Ayağım kırıldı kesin." dedim. "Kırılsaydı duramazdın." dedi ve anırmaya başladı Zeynep. Ben de Zeynep'e küfürler etmeye başladım. "Sen doğarken götünle burnun yer mi değiştirdi vicdonsuz, nomussuz." dedim. Ama o hala gülüyordu. Mal...
1 saat sonra...
Ayağım incinmiş. Ayağım sarıldı. O bandın adını bilen var mı? (Tabii ki hiç kimse, ben bilmiyorsam sizde bilmeyeceksiniz ulan!) Biraz daha hastanede oyalanırsak geç kalacağız okula. Hastaneye gelirken arabayı Zeynep kullanmıştı. Okula giderken de o kullanır artık, ehehehe ona kaldı. Ben de koltukla yayılarak müzik dinlerim.
Okula geldik. Zeynep'e tutuna tutuna yürüyordum. Ama ayağım çok acıyordu. Savaş gerizekalısı oradaydı. Bir dakika onun yanındakinin cinsiyeti kızmı? O kim lan? Yakarım lan bu okulu! Tabii ayağım bu halde olmasaydı yakardım. Hatta önce o kızın saçını yolardım. Dua etsin böyleyim.
Savaş'tan...
İki saattir şu mal kızın boş boş konuşmalarına şahit oluyorum. Arkama baktığımda Zeynep'e tutunarak yürüyen Ecem'i gördüm. Ayağına bir şey olmuş galiba. Hemen yanına gittim. "Ecem ne oldu?" dedim telaşla. Ecem; "Ebenin şeyi oldu, sanane?" dedi. "Kızım ne oldu iyi misin ya sevgiline söyle bakalım sen ne oldu o güzel bacağına." dedim sırıtarak. Ecem omzuma vurdu. Zeynep; "Merdivenlerden düştü canısı." dedi ve ben de Ecem beni öldürmeden oradan ayrıldım. Soranda kabahat...
4 saat sonra...
Ecem'den...
Zeynep'e eziyet ediyordum. Şunu getir bunu getir diye. Acaba diğer bacağımı da mı kırsam diye düşünmedim değil. Yaşasın kötülük. Telefon çaldı. Kim arıyordur sizce? Tabii ki de benim öküz gibi öküzüm: Savaş. "Ne var?" dedim. (Çok naziğimdir.) "Ecem şu güzel ayağın ne zaman iyileşicek?" dedi. "1 hafta sonra falan ayrıca sanane ya?" dedim ve yüzüme kapattı. Ha? Nasıl nasıl, benim yüzüme nasıl kapatır bu annesinin karnından ters doğmuş çocuk! "Gıcıkkkkkkkk!" diye bağırdım. Zeynep; "Amin" dedi. Bu da ayrı bir mal.
1 hafta sonra...
Ecem'den...
Hazırlanıyorum, neye mi meğersem Savaş öküzü Furkan Kızılay'ın konserine bilet almış, ben kaçırır mıyım? Tabii ki hayır. Zeynep her zaman ki gibi beni hazırlıyordu, konsere 2 saat kalmıştı. "Zeynep hadi 2 saattir bir makyaj yapamadın." diye sitem ettim. "Off dur bi ya!" deyip bitirdi. Aynaya baktığımda her zaman olduğu gibi mal bir Ecem görüyorum. Düğüne mi gidiyorum konsere mi? Belli değil. Ya abarttıkça abartmış bu Zeynep salağı. Neyse en azından saçım abartılı değil. Buna da şükür.
Savaş'tan...
Ecem'i 5 saat 26 dakika 31 saniyedir bekliyorum. Tamam biraz avarttım ama benim için zaman böyle geçti. Ha geldi. "Nihayet gelebildin." dedim. "Geldik işte öküz. İnsan bir iltifat eder. Bir güzel söz söyler nerede?" diye söylenmeye başladı Ecem. "Çok güzel olmuşsun Ecem. Ne diyeyim her zaman ki halin." deyip yanağından öpüp arabanın kapısını açtım.
Yarım saat sonra...
Şu an konserdeydik. Şu Furkan'ı bekliyoruz. Ecem sevmese gelmezdim. Gülşen, Hadise, Sıla'nın konserine falan giderdik. Ecem o kadar heyecanlı ki. Ben ölsem bu kadar üzülmez. Ama şu an duygu patlaması yaşıyor. Bir gülüyor, bir heyecanlanıyor, bir ağlıyor. Tövbe tövbe. Herkes "FURKAN" diye bağırıyordu. Deprem oluyor sanırım. Nihayet çıktı sahneye Furkan Kızılay. Konsere "Aşksın Sen" ile başladı. Ecem de şarkıyı mırıladanıyordu. O kadar güzel görünüyordu ki... 4. sıradaydık. Ben arkalara geçelim dedim ama Ecem dinler mi? tabii ki de hayır. Şarkı bitmişti. Furkan Kızılay; "Şimdi bir kişiyi çağırmak istiyorum. Benimle şarkı söylemek isteyen?" dedi. Ecem el kaldırdı. "Ecem indirsene." "Ecem canım o güzel ellerini indirir misin aşkım?" "Ecem ellerini.." Sözümü Furkan dangalağı kesti. Ecem'i "seni seçtim pikaçu" der gibi gösterdi ve "Evet siz gelin." dedi ve Ecem beni taknadan sahneye uçtu. Allah benim cezamı vermesin, niye getirdim ki? Allahım o etek sence kaç santimetredir iç ses? İç ses? Lan iç ses de beni takmıyor. İyi lan takmayın beni. "Adınız ne?" dedi Furkan. "Ecem." dedi Ecem. Abdurrahman diyecek hali yoktu ya. "Aaa ne güzel isim. O zaman Ecem şarkısını söyleyelim." dedi Furkan. "Ecem Ecem söyle kime ne diyecem....
" Ben sana bir şey diyecem de neyse.
Nihayet konser bitti ve Ecem'i eve bıraktım. "Ecem" şarkısı hariç güzeldi. Aman neyse. Yarın okul var zıbarıp yatacağım.

Vote ve yorumu unutmamanız önemle rica olunur. Diğer bölümde görüşürüz..

Her Şey SenleHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin