2.BÖLÜM

3.3K 170 7
                                    

Savaş'tan...

Elimde yazan telefon numarasına gülümseyerek baktım. Hemen Ecem'i aramam lazım. Adını dün öğrendim. Adı Ecem'di. Çok güzel bir isim. Neyse bunları düşünmemem gerekiyor. İntikam planları düşünmem lazım.

Pantolonumun cebinden telefonumu çıkarıp önce rehbere Ecem'i "Ecem" diye kaydettim. "Aşkım" "Çiçeğim" "Böceğim" gibi saçma sapan isimlerle kaydedecek halim yoktu ya. Hem ne alaka? Daha sevgilim bile değil. Ama yakında olacak. Hemen numarasını kaydettikten sonra arayıp açmasını beklemeye başladım. Hahh sonunda açtı. "Alo" dedi. Sesi çok güzeldi. Neyse cevap vereyim de sapık zannetmesin kız. "Alo, Merhaba Ecem. Ben Savaş." dedim. Kibar olmak lazım ama değil mi? Kıza ilk günden öküz imajı çizmek istemem. " Merhaba Savaş." dedi "Şey ben bugün bir şeyler yapalım mı diye aramıştım. Tabii müsaitsen." dedim. Allah'ım aşık, saf çocuklar gibi cümleye şey diye başladım. İnanmıyorum kendime. "Olabilir. Ama abimle aranız o kadar da iyi değil. Niye benimle buluşmak istiyorsun?" dedi. Ben de bunu bekliyordum. Ne diyeceğim şimdi ben bu kıza? "Kardeşim abinin arabasına binmeseydi ölmeyecekti. Ama bindi, kaza yaptılar ve ben bu yüzden seni abinden intikam almak için kullanacağım. Tabii sorun olmazsa" mı diyecektim? "Alo orda mısın Savaş?" dedi masum bir ses. Nasıl yapacaktım, nasıl üzecektim bu kızı? Sonuçta abisinin cezasını ona çektiremezdim. Ama vazgeçemem. "Aaa şey buradayım, pardon. Abinle aram kötü olabilir. Ama ben seninle aramızın kötü olmasını istemiyorum. Sen bence abinden çok farklısın. Daha masumsun." dedim. Şu an telefondan bile gülümsediğini görebiliyorum. O nasıl oluyorsa artık? "Tamam o zaman kaçta ve nerede buluşalım." dedi. Yes be sonunda. Valla hayır diyecek sandım ama tamam dedi. Bekletmeyeyim yine kızı. Ama ben nerede buluşacağımızı düşünmedim. En iyisi ben seni alırım deyip o hazırlanana kadar sevebileceği bir yer bulmak, şöyle romantik falan. "Ben seni alırım, sen hazırlan. Gelince ararım." dedim. "Tamam. Nasıl bir yere gideceğiz. Ona göre giyineyim." dedi demez olaydı. Ne halt yiyeceğim şimdi. Bar olmaz, restoran olmaz çok klişe, hayvanat bahçesi yuh kızı ilk günden hayvanat bahçesine götürmek süper fikir hakikaten. En iyisi sinema. Korku filmi seçtim mi olur bu iş. "Spor giyinebilirsin. Süper filmler var. sinemaya gidiyoruz ama istersen başka bir yere de gidebiliriz." dedim. Vay be ben ne kibarmışım da benim haberim yokmuş. "Yo sinema iyi fikir. Tamam ben hazırlanayım o zaman görüşürüz." dedi. "Görüşürüz." deyip kapattım. Benim de hazırlanmam lazım. Altıma siyah pantolon, üstüme beyaz tişört, ve onun üstüne de siyah deri ceket giyip parfümümü sıktım. Arabanın anahtarlarını alıp aşağı indim. Annem salonda hareketsiz oturuyordu. Delirdi mi acaba? Tövbe tövbe. Elinde bir şey vardı. Çerçeveydi galiba. Benim, Burcu'nun, babam olacak gerizekalının ve annemin olduğu bir fotoğraf vardı çerçevenin içinde. Ağlıyordu galiba. Yanına oturdum. "Ağlama" dedim. "Nasıl ağlamayayım? Kızım öldü benim. Sen niye bu kadar mutlu ve neşelisin çok merak ediyorum. Kardeşin öldü." dedi. Mutlu muyum? Mutlu muydum ki ben? "Dün cenazede ortadan kayboldun, seni beklemeden gittik, acaba yine hangi gece kulübünde eğleniyordun?" dedi. Ben eğlenmiyordum ki. Kardeşim için hayatımdan vazgeçtim be ben. "Eğlenmiyordum anne, sadece bir işim vardı. Ben üzülmüyor muyum sanıyorsun. Bende çok üzülüyorum. Ayrıca bana bunları söyleyeceğine git o çok sevdiğin kocana söyle, cenazede göremedim de." dedim bağırarak. "O senin baban biraz saygılı olsan." dedi o ciddiyeti ve siniriyle. "O benim babam değil. Biyolojik olarak evet ama o benim hayatımı mahvetmekten başka bir şey yapmadı, neyse benim işim var çıkıyorum." dedim ve annemin bir şey demesine fırsat vermeden kapıyı sertçe kapatıp çıktım. Arabaya binip Ecem'i almaya gittim. Evini biliyordum. Çünkü; dün onu ben bırakmıştım evine. Mezarlıkta tek başına bırakamazdım. Evin önüne gelince mesaj attım.

Gönderilen: Ecem

"Aşağıdayım hadi in bekliyorum." yazıp yolladım.

5 dakika sonra kapı açıldı ve yüzümü gülümseten kız arabaya bindi. Of ne saçmalıyorum. "Merhaba" dedi o güzelliğiyle. Beyaz elbisesi ve gözüyle aynı renkte olan kot montuyla meleğe benziyordu. Of yine başladım. "Merhaba, nasılsın?" dedim. "İyi sen?" dedi. "Ben de iyiyim." dedim ama buna hiç emin değildim. Şu an kendimi hiç iyi hissetmiyorum. Vicdan azabı mı duyduğum, anneme olan kızgınlığım mı, babama olan nefretim mi, yoksa Burcu'nun ölümü mü? Hangisi yüzünden iyi hissetmiyordum?

Sinemaya geldik. Arabayı park ettikten sonra Ecem'in kapısını açtım. "Teşekkürler." dedi. Yine kibarlığım üstümde. Ben ve bir kızın kapısını açmak. Ben Savaş Aslan. Yok daha neler. İntikam için neler yapıyorum. "Bir şey değil güzelim" dedim. Güzelim nedir ya? "Bana neden güzelim deyip duruyorsun?" dedi, haklıydı da. Ama onu kandırmak için ona güzel şeyler söylemem gerekiyor. Gerçi intikam için olmasa da güzelim derdim. Çünkü çok güzel bir kız. O Arda şizofreninin kardeşinin bu kadar güzel olması şaşırtıcıydı. Abisine hiç benzememiş. "Çok güzelsin de ondan." dedim.

Her Şey SenleWhere stories live. Discover now