Bölüm 1- ''Deli mi ne?''

46.2K 2.3K 646
                                    



Selam okurcanım. Biliyorum sayamadığım kadar çok buraya dönüş yapıp sonra geri gittim. Fakat, bu dönüşümün kati olduğunu bildirmek isterim. Buralara uğrayamadığım süre zarfında kendimce kitaba biraz çeki düzen verdim. Biraz farklılaştırmış da olabilirim. Tüm bunlar kitabımı yazmama mani olan sebepleri de bir nebze olsun ortadan kaldırdı sanırım. Neyse çok uzatmadan sizi bölümle baş başa bırakıyorum. Bölümler düzenlendikçe yeninden yayımlanacaktık. Umarım beğenirsin. Yorum ve desteklerini esirgeme lütfen. Bir yazarın ilhamı en çok onlara bağlı. 

Keyifli okumalar.

*****

''Odaya geç ve saklan!'' diye bağırdı babam.

Yaşım iki elin parmaklarını tamamlamıyordu henüz ama boğazımdaki yumru, kabını zorlayacak şekilde durmadan tekleyen kalbim, babamın ses tonuna sığdırdığı bin bir endişe sebebiyle titrek bedenim, hangi ihtiyardan çıkıp üzerime yapışmıştı?

''Baba...'' dedim, haykırdığımı sanarak fakat bir fısıltı bile sayılmazdı bu.

''Dediğimi yap hemen!''

Babam, duymuştu sesimi. Babalar böyledir değil mi, fısıldasanız bile hatta konuşmasanız bile sizi duyarlar. Babam, hayatta beni duyan tek varlıktı. O gece, yaşım henüz iki elimin parmaklarını saymaya yetmediği o zamanlar, babamın perdenin arasından telaşla bakan sonra bana çevrilen gözlerinin beni son kez gördüğünü, kalbinin beni son kez sevdiğini bilmiyordum...

''Sen de gelsen baba?'' diye iki cümleyi zorla dudaklarımdan döktüğümde babam önümde dizlerinin üzerine çökerek kollarımı sıvazlayıp sıkıca tuttu; ''Kızım korkma bu bir oyun sadece. Ben burada yirmiye kadar sayacağım sen de içeri gidip saklanacaksın, sonra seni bulmaya geleceğim.'' Dedi ve alnında biriken birkaç damla pırıltıyı silip devam etti; ''Ama söz ver bana çok iyi saklanacaksın, kızını ararken biraz yorulmak her babanın hakkıdır.''

Yüzüne yerleştirdiği gülücük bile, gözlerinde yer eden korkuyu saklayamıyordu ve ben bir babanın korkusu nasıl hissettirir daha o yaşta anlamıştım. Çünkü babalar kızları için bir dağ gibidir. Öyle sağlam, öyle kudretli... Fakat korku, bir dağı bile alaşağı edebilirdi... Sırtınızı yasladığınız dağın az sonra çökeceğinden emin olmak nasıl bir histir, bilir misiniz? Ama bunu bilmek henüz yedi yaşında olduğum gerçeğini değiştirmiyordu. Babamın saklambaç diye önüme sunduğunun bir oyun olmadığı ortadaydı yine de ona inanmak istedim. Babalar bir şey diyorsa o doğru kabul edilir, bu yazılı olmayan bir kuraldır.

Sanki kalbim hiç gümbürtüyle atmıyormuş, sanki gözlerim korkudan kıpkırmızı olmamış sanki dudaklarıma geçirdiğim dişlerim orada kalıcı izler bırakmamış gibi yaparak başımı sallayarak ona beklediği onayı verip, her şeyin bir oyundan ibaret olduğu umudunu kuşanıp diğer odaya kaçtım. Babamı arkamda bırakıp, kaçtım.

''Anneni leylekler mi kaçırmış bu arada, o nerde?'' diye araya girdi biri. Boş bakmayı kendine hobi edinmiş gözlerimi üzerinde bekletirken bir başkası daha atıldı;

''Belki de bunu leylekler getirip adama bırakmışlardır. Kadına gerek mi var sanki?'' Bu kez konuşan saçları üçe vurulmuş bir kızdı.

Dudağımın kenarında oynaşmakta ısrarcı olan gülücüğün kiminle dalga geçtiği meçhuldü. Bana mı gülüyordu yoksa etrafımdaki bu kim olduklarını dahi bilmediğim kişilere mi, ayırt etmeye gerek dahi duymadım.

''Bırakmadınız ki anlatsın,'' dedi bir diğeri. Neydi senin adın haklı falan mı? Diye düşündüm.

Dudaklarımı kıpırdatıp bir cümle kuracakken koridorun en uzak köşesinden yükselen ve giderek yaklaşan bir ses, ortama aslında benim kıytırık hikayemden çok daha uygundu.

''Bu sevdalar boşuna ley bu sevdalar boşuna.'' Çok geçmeden sesin sahibi elindeki mendili sallayarak yanımızdan geçerken tekrar bağırdı; '' Delalım delalım delalım delalım de laa lıım''

Çember şeklinde oluşturduğumuz grup içinde elindeki tarağı kim bilir kaçıncı kez saçları ile buluşturan kız söylendi; ''Deli mi ne!''

Bunu söylerken yüz ifadesindeki ciddiyet etrafa kahkahamın saçılmasına sebep olurken, diğerleri de benimle birlikte gülmeye başladı. Gülmek, benim için artık nefes almak kadar alelade bir işti. Anlamsız olan diğer her şey gibi...

Bu sevdalar boşuna şarkısını bağır çağır söyleyen kız yanımdan geçerken tam bir gardiyan edasına bürünüp; ''Ziyaretçiniz var Zeynep Beyruz.'' Demişti.

Gelenin kim olduğunu bilsem de usançla gözlerimi etrafta gezdirmekten geri duramadım ve koridorun başında onunla göz göze geldik... 

Kalbini Koru - DÜZENLENİYOR/ Ölümü Öldüren Sevda/ İki Seri Tek KitapHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin