Nisa annesin katı tavrına cevap verecekken susması adına bir işarette bulundum. Muhtemelen Yağmurdan duyduklarından dolayı bu denli kin tutuyordu Badeye. Ben ise dolaylı yoldan da olsa benim yüzümden kavga etsinler istemiyordum.

"Siz de hemen içeriye geçiyorsunuz. Yok tatlı falan" dedi bize dönüp kızarken. Ardından yumuşayan bakışları bende durdu. "Ahsen ama sen yorgunsan yukarıya çık dinlen yavrum. Yağmur da yardım etsin sana."

Düşündüm. Aslında duyduklarımdan, yaşadıklarımdan sonra Badeyle karşı karşıya oturmamak iyi gelebilirdi. Zaten kendimi fazlasıyla yorgun hissediyordum. Ama bir tarafım ısrarla içeriye geçip oturmamı söylüyordu. Gözlerine bakmak, halimi göstererek yalanında utanmasını sağlamak istiyordu.

İç çektim. Kafamı hayır dercesine salladım. "İyiyim Cennet teyze. Değişiklik olsun."

Cennet teyze huzursuz bir şekilde kafasını salladı. "Şey.." dedi tedirginlikle. "Sabahki mevzudan içeride bahsetme olur mu kızım?"

"Anne?!" diye sesini yükseltti Nisa. Cennet teyze bir günde beni ne kadar şaşırtırsa o kadar şaşırtmıştı. "Fazla ileriye gidiyorsun farkında mısın?"

"Kızım bir şey demedim misafir sonuçta onlarda. Evimize gelmişler ayıp olmaz mı?" diye Nisanın aksine kısık sesli konuşmasına Nisa "Olmaz." Diye kestirip atarak yanıtladı. "Ayrıca utanmayıp gelen onlar biz niye dikkat ediyoruz? Sen niye uyarıyorsun Ahseni? Farkında mısın bilmem ama asıl Ahsene ayıp oluyor."

"Sus sen." Dedi Cennet teyze her zamanki gibi üste çıkma yolunun kızmaktan geçtiğini anlayarak. "Sen anlamazsın beni ama Ahsen anlar. Anlarsın değil mi kızım?"

Alayla güldüm. Beni saf mı görüyorlardı aptal mı? Hangisi bana bile bile zarar veren bir kızın savunulmasını anlamamı sağlayabilirdi?

"Anlamıyorum." Dedim onu bozguna uğratarak. "Anlamıyorum Cennet teyze. Anlamıyorum ama senin hatırına veriyorum, susuyorum. Sen de beni zorlama olur mu?" Sesim yükselmese de etkisi fazlasıyla görünüyordu. "Zorlama."

Afalladı. Gözlerini kaçırdı utançla. Ben ise onun herhangi bir yanıt verip vermemesini umursamadan hareket ettim. Çıkmayacaktım odama. İnat olsun diye değil belki ama geçecektim içeriye. Benden rahatsız oluyorsa bana bulaşmayacaktı Bade hanım.

İçeriye geçtiğimde olabildiğince düz yürümeye çalıştım. Çünkü bacağımdan ziyade karnımda hissettiğim ağrı bükülmeme sebep oluyordu.

"Çok geçmiş olsun Ahsen." Dedi annesi iyi niyetli bir tavırla. Bu esnada diğerleri de gelmiş, bende Yağmurun da yardımıyla tam karşılarına oturmuştum. "Çok korktuk seni öyle görünce. Hele Arslan nasıl korkmuştu yavrum."

Yüzümdeki gülüş soldu her bir kelimesinde. "Sağol Hanife teyze" dediğimde Bade bana bakmamak için elinden geleni yapıyordu.

"Çok korkuttu bizi. Neyseki iyi şimdi" dışarıda söylediklerime rağmen gülümseyerek baktı bana. "Çok daha iyi olacak."

"Olacak tabi" diyerek gülümsediğinde aynı şekilde karşılık verdim. Fazlasıyla içten, samimi duruyordu sözlerinde.

"Meleğim benim." Diyerek aniden söze girdi Yağmur. Ne yapıyorsun dercesine ona döndüğümde devam etti. "Hanife teyze sen orada mıydın bilmiyorum ama Arslan abiyi görecektin.." gözlerimi kapattım bezmişlikle. "Böyle Ahseni bir kucaklayışı vardı var ya! Çok korktu, kükredi durdu etrafına."

MÂHPAREHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin