Hikayemizden Alıntı.

3.7K 163 3
                                    

Mantık kendisini A noktasından B noktasına değil, bildiğin önündeki gıcır gıcır parıldayan arabaya götürmüştü.

''Hah, şahane! Bir bu eksikti. Kahretsin!'' derken çıkmamakta inat eden emniyet kemeriyle öylesine meşguldü ki Bilun, arabasının camına kadar yanaşıp öfke ile bakan genç adamı bırak görmeyi, fark edememişti bile. Sertçe tıklatılması üzerine sıçrayan kız, mecburi şekilde camı araladı. Oysa ne isterdi arabadan inip bu kaba, görgüsüz adamın karşısına dikilip ağzına lafları tek tek tıkamayı. Ama ne yazık ki bunu bulunduğu yerden yapmak zorundaydı. Çünkü lanet olası kemeri bir türlü açılmıyordu. Adamınsa onun halinle ilgilendiği yoktu. Fazlasıyla öfkeli olduğundan hesap sorma derdine düşmüştü.

'' Hanımefendi, ne yaptığınızı görüyor musunuz ? ''

Bir ona, bir de arabasının hafif yamulmuş plakasına ve bagaj kısmına baktı kız. Sonra sıradan bir şekilde elinle bir saniye gibi bir işaret yaptı. Dişlerini sıkıp son bir kuvvetle emniyet kemerine asıldı. Sonunda kemeri çıkarmayı başarmıştı işte. Gerçi tamamen koparmıştı ama olsun, sonunda beklenen özgürlüğe kavuşmuştu. Önemli olanda buydu.

Genç adam kızın mücadelesini büyük bir şaşkınlıkla izlemişti. Sesini neden kestiğini o da bilmiyordu ama çocuk vardı sanki karşısında. Başını sağa sola sallarken arabadan inmesi için biraz gerilemişti. Tekrar yenişmek için hazır hale geldiğinde son sözünün üstünden geçti ve bu konuda Bilun'a göre fazlasıyla acımasızdı.

''Ne yaptığınızı görüyorsunuz değil mi ?''

'' Bir kerede anlayabiliyorum,'' dedi adamın bön bön bakışlarına aldırmadan.

'' Efendim ? ''

'' Az önce de aynı soruyu sormuştunuz ya, onu diyorum.''

'' O zaman zahmet edip cevaplama lütfunda bulunur musunuz ? ''

Hay hay der gibi topuklarını bastıra bastıra arabaya doğru yürüdü. Araba markalarından çok anlamamasına rağmen onu inceledi. Yeni gibi duruyordu. Cam gibi derler ya, aynen öyleydi. Ayna gibi parıldıyordu her yeri. Kendine bakma gereğini nereden hissettiyse artık üstüne başına çeki düzen vermeye başlamıştı. Bu şekilde müdürün karşısına çıkacaktı az kalsın. Neyse ki dağılan saçlarını az da olsa toparlayabilmişti. Sonra arkasındaki adamın varlığını anımsadı. Onun şapşal bakışlarına kaş çattı. Çünkü kendi arabasının önü de mahvolmuştu. Vosvosunu gösterip bağırdı.

'' Peki ya siz beyefendi ? Siz ne yaptığınızın farkında mısınız ?''

Bu suçlama adamı anlık da olsa şoka uğrattı.

'' Şaka yapıyor olmalısınız. Arabama çarpan sizsiniz!''

'' Ha siz ha ben. Ne fark edecek ? Sonuçta karşılıklı bir zarara uğradık. Bunda bu kadar büyütecek ne var ? ''

Adamın yüzünde oluşan gülümseme; yamuk, ilgi çekici ama son derece acımasızdı. Kızgınlık o sesine yer edinmişti sanki. Ve bu durum sahip olduğu tüm güzellikleri gölgeliyordu.

'' Gerçekten de büyütecek bir şey yok!''

Kariyerim Aşk /TAMAMLANDIWhere stories live. Discover now