17-Yapma

55 12 30
                                        


Beomgyu Yeonjun'un söylediklerinden elbette etkilenmişti, bir an ona sımsıkı sarılıp ağlamak istedi fakat yapmayacaktı. Kendini kontrol edecekti. Gerçekleri söyleyecekti.

"Çok teşekkür ederim Yeonjun, fakat gerçekten o kadar iyi olsaydım bunlar yaşanmazdı, belki de kaderim böyledir. Ben mutlu olmayı, çok sevinmeyi veya aşık olmayı asla başaramadım. Hep daha acı bir karşılığı oldu bunların. Kısaca yapma , beni daha da iyi hissettirmeye çalışma, bana mutluluk konusunda umut verme. Ben böyle iyiyim, mutlu da sayılırım. Daha fazla mutlu olmak, değerli hissetmek ve sonunda bunun için bir bedel ödemek istemiyorum. "

Yeonjun saçını kurulayan çocuğun bileklerini bıraktı. Gerçekten böyle mi düşünüyordu kendi hakkında? Daha da mutlu olamaz mıydı? Aşık olup sevdiği ile olamaz mıydı?

Hayır, hepsine tamam ama aşık olan iki gencin arasına sadece ölüm girebilir.

Ayrıca, Beomgyu da kendisini sevse aralarına o bile giremezdi.

Beomgyu saçlarını tamamen kuruladığında bir tarak ile de geriye doğru taradı. Yeni kuruttuğu için yumuşacık olan saçlarını ortadan ikiye böldüğünde Beomgyu çantadan bir ayna çıkarıp getirdi.

"Bak böyle de sana yakıştı. "

"Fazla sevimli.

"Olabilir, biraz da sevimli ol. Gıcık."

"Sensin gıcık, senin saçların sevimli zaten,benimkilere gerek yok. "

Beomgyu'nun gözleri parladı. Elleri saçlarına gitti.

"Sevimli mi gerçekten? Kestirmeme gerek yok mu? "

"Evet, gayet güzel. Kestirsen de güzel olurdu, böyle de güzel. Hepsi ile mükemmel olurdun. "

Yapma Yeonjun.
Beni kendine aşık etme sakın.
Sadece biraz etkileniyorsun Beomgyu, sakın ol....
Beomgyu düşüncelerinden arınıp sordu.

"Ah, sağol. Acıkmışsındır, kantine gidelim mi? "

"Yaşayanlar da yiyebiliyor mu kantinden? "

"Anladığım kadarıyla sen iki evrendekilerin de yaptığı şeylerin çoğunu yapabiliyorsun, yani evet. "

Koridorda merdivenleri olduğu kısma gelince inmeye başladılar. Beomgyu arkada Yeonjun önde giderken Beomgyu yanlışlıkla bir basamağı kaçırıp Yeonjun'un sırtına düştü.

"Hastanın sırtına mı biniyorsun sen ha!? Sevdim, hadi gidelim.. "

Yeonjun ne olduğunu anlayamamış olan Beomgyu'nun bacaklarından tuttu,tamamen sırtına alıp merdivenlerden inmeye devam ederken Beomgyu inatla bağırıyordu.

"Yeonjun! Yeonjun indir beni! Yarana bir şey olacak! "

"Şşş, yaram sırtımda değil karnımda, ayaklarını sarmadığın sürece sorun yok. Hem daha önce seni sırtına aldı mı birisi? "

Aslında düşündü de, kimse almamıştı.

"Evet aldı, Choi Yeonjun sen sarhoşken aldı. Şimdi de ayıkken alıyor."

Beomgyu birşey diyemedi, çünkü haklıydı. Ayrıca birinin onu sırtına alması çok hoşuna gitmişti. Hem de o kişinin Yeonjun olması...
Gayet normaldi! Etkileyici değildi. Hem de hiç!

Yeonjun omzunda eller hissedince konuştu.

"Omzumdan tuttuğun zaman geri geri düşersin, kollarını sar. "

Yapma Yeonjun!

Aklından geçirdiği cümleyi en nazik şekilde kelimelere döktü Beomgyu.

Ghost~(yeongyu) Where stories live. Discover now