Beomgyu tarafından bulunmadan yarım saat önce..
Yeonjun Beomgyu ile konuştuktan sonra son hız arabaya gitti. Etrafı kontrol ettikten sonra arabadan siyah bir sırt çantası çıkarıp otoparka doğru ilerlemeye başladı.
Beomgyu'ya yalan söylediği için üzgün, neler olacağını bilmediği için de tedirgindi.
Ama biliyordu ki ondan kurtulmanın tek yolu da buydu. Risk almaktı.
Otoparka girdiğinde o piçin sesi yankılandı.
"Gelmişsin, korkup evden çıkmazsın sanmıştım. Kapalı yerdeyim, gelsene. "
O pisliğin sadece sesi bile Yeonjun'un sinir katsayısını arttırıyordu.
Arabalar için kapalı olan yere geldiği zaman sandalyede oturup bıçak bileyen Shi-Hoo ile karşılaştı. Düz ve soğuk bir ses ile sordu.
"Ne istiyorsun söyle, vereceğim. Sadece benden, annemden ve Beomgyu'dan uzak dur yeter. Param var, uyuşturucu satan yerler de biliyorum. İste, vereyim. Sonra bizden uzak dur. "
Kapalı yere iyice girince çantayı açıp ortaya fırlattı. İçinde binlerce dolar olan çanta tok bir ses ile yere saçıldı.
"Fakat önce şu lanet bıçakları at. Sana güven olmuyor. Ne istiyorsun? İşte para."
Hisretik bir şekilde güldü ve iki bıçağı da arkaya fırlattı. Sandalyeye daha da yayıldı.
"Seni anlayamıyorum Choi Yeonjun. Seni ve anneni rahat bırakıp para almasam sadece Beomgyu benim olsa, anlaşma tamamdı. Gerçi belli ki sürtüğünden vazgeçemiyorsun. Ne işe yarıyor Beomgyu senin için? Para mı getiriyor? Her gece altına mı giriyo-"
"Kapa çeneni Shi-Hoo. Paranı al ve bize bir daha bulaşma. O sana hiçbir şey yapmadı, sen de ona yapma. "
Yine otopakta bir kahkaha yankılandı.
"Benden gençliğimi aldı, beni rezil etti. Ailemi bile bana düşman etti. Peki ben artık ondan ne istiyordum, sevgilim olmasını. Yaptığı hatayı anlayıp sürünerek bana gelmesini. Artık vazgeçtim ama. Teklif büyük. Parayı alıp gideceğim. Ölüler için herşey çok daha ucuz zaten, işime gelir. "
Yeonjun rahatladı. Elinden giden para büyüktü ama haksızlıkla eline geçmişti, yani rahat yaşamak için feda etmek sorun değildi. Shi-Hoo ayağa kalktı ve çantayı aldı.
"Bu para ile mutlu yaşayacağım.. "
Ne kadar uzak durmaya çalışsa da Shi-Hoo dibine kadar girdi.
Yeonjun Shi-Hoo dibindeyken saplanan acıyla nefesi kesildi. Gözünü karnına indirdi. Kanıyordu, bıçağın sapı dahil her yere kanı yayılıyordu.
"Bir de sürtüğün Beomgyu ile. Seni öldürmeyecektim Yeonjun, ama nasıl bir his olduğunu görmeni istiyorum. Sen öyle hemen öl istemiyorum,biraz sürün Yeonjun."
Bıçağı çıkarmadan sırıtarak koşmaya başladı, parmak izini bırakmıştı ama sorun değildi. O Yeonjun ölene kadar geçen zamanda Beomgyu'yu kaçırıp gidebilirdi. Yere çökmüş ve yavaşça yere yığılmıştı. Ölmek istemiyordu...
Bu kadar mıydı yani?
O kadar hayali vardı. Üniversiteyi bitirecekti, annesini diriltecekti, Beomgyu'ya zamanı gelince hislerini söyleyecekti...
Gözleri yavaş yavaş bulanıklaşırken bir ses duydu. Net değildi ama anlayabiliyordu.
"Hyung! Hyung neredesin?"
Beomgyu'nun sesi.
Tuhaf hissetti. Düşüncelerin hepsi gitmişti, biri hariç.
Sana çok aşık olmuş olmalıyım Beomgyu, ölürken bile seni düşünüyorum...
YOU ARE READING
Ghost~(yeongyu)
FanfictionYa intihar edip ölmek üzereyken ölüleri görme yeteneğiyle 𝘭𝘢𝘯𝘦𝘵𝘭𝘦𝘯𝘴𝘦𝘺𝘥𝘪𝘯𝘪𝘻... (yeongyu fanfic) (eğlenceli,dramlı ve birçok duyguyu hissedebileceğiniz bir fic olacağını umuyorum: )
