15. Bölüm: Olayların piremsesi

Start from the beginning
                                    

" Saçmalama, Kalp atışlarım hızlanmadı!" dedim sinirle Batı'ya bakarken.

" Hı hı." dedi arabaya yürürken.

" Kanıtlayamazsın." diye arkasından seslendim. Durdu ve ben Batı'nın sırtına bakmaya başladım. Tam psikopatlaşıp Batı'nın sırtında Batı'nın sırıtışını görüyorum sandım ki, Batı arkasını döndü. Sonra yanıma geldi. Cebindeki elini çıkardı. Tek eliyle belimi tutup beni hızla kendine çekti. Sert göğsüne çarptım ve diğer eliyle de saçımı kulağımın arkasına sıkıştırıp kulağıma fısıldadı.

" İşte şimdi kalp atışların kanıtım Turuncu.." dedi. Kalbim deli gibi atıyordu evet ama bu Batı'ya bir şeyler hissettiğimden değil, korktuğumdan veya heyecanlandığımdan falan olmalıydı. Ellerimi göğsüne koyup ittirdim.

" Duygularımı bilemezsin Batı." dedim ve sinirle bir tarafa yürümeye başladım. Araba ve Batı'dan daha başka bir yere.

" Çağla buraları bilmiyorsun gel arabaya işte!" arabanı al ve lütfen... Ben terbiyeli bir insanım. Küfür yok. Tek kelime etmeden yürümeye başladım. Bana yaptığı onu seviyormuşum gibi olan ima fazlasıyla canımı sıkmıştı.

" İlla beni uğraştıracaksın..." diye arkamdan gelen sese umursamadım ve yürümeye devam ettim ama hepinizin tahmin ettiği üzere çok sürmedi. Batı kolumdan tutup beni çevirdi.

" Hem beni öpüp hem de bana sinirlenmek ne Turuncu?" dedi Batı yüzüme kafasının karıştığı belli bir şekilde bakarken.

" Senden hoşlanmıyorum Batı, bunu ima etme." dedim sinirle yüzüne bakarken. Ben Batı'dan hoşlanmıyordum ve de hoşlanmayacaktım bu sadece arkadaşımı kurtarmak için bir öpücüktü bu hiçbir şey hissettirmemeliydi benim için gibi düşünceler aklıma kazınmalıydı. Sizi bilmem ama ben bir Efe vakasından daha korkuyorum.

" Pekala istersen benden nefret et, iğren, ama şu arabaya bin. Akşam akşam bu sokakta yürümene izin veremem." dedi Batı dediğinin yapılmasını istediğini net bir şekilde belirten bakışlarıyla. Ben de Batı'nın yüzüne baktım. İtiraza yer yoktu. O yüzden gittiğim yoldan ayaklarımı sürüye sürüye geri döndüm. Arabanın ön tarafına bindim ve az önce yaşadıklarım aklıma geldikçe tekrar tekrar kızarmaya başladım.

Batı da sürücü koltuğuna bindi ve yolculuk boyunca hiç konuşmadık. Eve geldiğimizde hızla arabadan indim ve cebimdeki anahtarı çıkardım. Şahsen gerçekler yüzüme vurmaya başladıkça Batı'nın yüzüne bakamıyordum. Kapıyı açtım ve içeri geçtim.

" Eğer seni öptüğüme dair abime bir-"

" Afedersin duyamadım Çağla?" Aha. Abimin sesi. Dehşetle Batı'ya baktım. Şimdi ben bu cümleyi söylerken Batı'nın kaş göz yapmasını anladım. Abim testereyle dalacak bana.

" Ya-yani yanaktan! Sen erkek sinek bile şey yapmıyorsun ya! Batı bugün beni şeyden kurtardı şeyden.... Batı sen söyle." dedim Batı'ya dönüp, gözlerini kocaman açmış bana bakıyordu. Sonra abime baktı.

" Araba çarpacaktı ondan kurtardım, o yüzden yoksa Çağlayla işim olmaz." öpmesini biliyorsun ama Batı Efendi! Abim ikimize şöyle bir baktı. Sonra koltuktan kalkıp ağır ağır yanımıza geldi. Tam elindeki kumandayı kafama saplayacak dedim ki abim Batı'nın sırtını sıvazladı " Sana boşuna kardeşim demiyorum, artık bir hayat borcum olduğu için evde istediğin kadar kalabilirsin." Abime gerçekleri bir söylesem bıçak alıp o bıçakla Batı'ya ne fanteziler uygulardı ama... 

" Abi saçmalama ya! Burada daha uzun mu kalacak bu şimdi?" dedim sinirle.

" Farkındaysan Batı senin hayatını kurtarmış Çağla, karşı çıkma." dedim abim net bir tonda. Ah salak abicim. Hiçbir şeyin farkında değilsin. Hiç yakalayamıyorsun ki Batı'nın iğrenç sapık hallerini!

Bıyık Where stories live. Discover now