3

194 15 2
                                    

LAN MEDYA -**-*-*'*-&'*-&-**
**

"Buyrun ben yardımcı olayım."

Sahte bir kibarlık ve gülümseme ile sorduğum kadın elindeki saatlerce katmaya uğraştığımız tişörtlerden birini özensizce rafa fırlattı. Kafamdan çeşitli planlar geçerken zorlukla incelttiği sesi ile konuştu.

"Ben yarım ve transparan bir tişört istiyorum hızlı ol."

Oflayarak başımı salladım ve 2 reyon ilerideki yarım tişörlerin olduğu yere gittim. Katlı halinden bir eser kalmamış tişörtler koca bir küfür etmeme sebep olmuştu.

"Hay sikeyim ama ya!"

Personel odasından çıkan Justin'e gòzlerimi diktim. "Neye küfür ediyorsun yi-" Dağnık raflara baktı. "Hassiktir lan ne yapmışlar buraya?"

Göz devirip benimde aynı şeyi söylediğim ile ilgili bir şeyler mırıldandıktan sonra karmaşada tişörtleri aramaya başladım. Pembe, siyah, koyu kırmızı ve altın sarısı olanları aldıktan sonra yüzümü buruşturdum. Bunları nasıl giyiyorlardı?

Kadının yanına dönerek bütün seçenekleri gösterdim. Yüzünü buruşturarak bir tanesini eline aldı.

"Ya bunlar neden buruşuk!"

Gözlerimi devirdim. "Aldıktan sonra ütülersiniz bir zahmet. Zaten bütün reyonların içine etmişsiniz." Göz devirdi ve ağzındaki sakızı çöp kovasına attı. Elimdekilerin kırmızı olanını alarak kasaya ilerledi. Arkamı dönerek hala aynı yerde mal mal bakınan Justin'e tişörtleri fırlattım.

"Ne fırlatıyorsun geri zekalı!"

Tişörtü tam havaya kaldırdığı anda Dylan içeri girmişti. Koşarak arkasına saklandım ve bağırdım. Kasiyer olan Linda ve mağzadaki bir kaç kişi bize dönerken Dylan kaşlarını çattı.

"Ne yapıyorsunuz lan?"

Bu nasıl mağza patronuydu? Sol yanağındaki benleri incelerken eli havada Justin'e baktım. Bana dil çıkardı ve Dylan'a baktı.

"Bu salak bana tişört atıyor!"

Dylan soluna dönerek omzundaki kafam ile kafalarımız tokuştu.

"Hay ananın-"

Aynı anda çekilirken mağzaların sahibi geldi. Üçümüzde yaramazlık yapmış çocuklar gibi başımızı eğdik.

"Ne yapıyorsunuz çocuklar?"

Omzumun üstünden Justin e bir bakış attım. Elindeki tişörtleri kaldırdıve dudaklarını araladı. Gözlerim dudaklarına kayarken silkelenip önüme döndüm.

"Tişört reyonlarını toparlıyoruz Bay Amber"

Başını sallayıp çıkarken Dylan'da yanağımı öperek peşine takıldı. Yüzümdeki rahatlamış ifadeyle Justin'e dönerek oh çektim.

"Götünü kurtardım Miley bana teşekkür et."

Kaşlarımı kaldırdım. "Tişörtleri sana atmasaydım onu da yapamazdın." Ellerini beline koydu ve dudak büzdü. "İv ivi ivii. Tişörleri atmasaydın bunlar da olmazdı salak."

Omuz silktim. "Banane. Hem özür de dilemeyeceğim. Umrumda değilsin."
Kendini beğenmiş bir tavırla kaşlarını kaldırdı.

"Neyse. Karşılığını alacağım zaten."

Yanımdan geçip giderken yüzümü buruşturdum. En fazla ne isterdi ki?

*

Store//BieberWhere stories live. Discover now