"Nasıl yardımcı olabilirim?"

Kırmızı tişörtümü düzelterek önümdeki kadını süzdüm.Topukluları oldukça uzundu ama benim boyuma hala yaklaşamıyordu.Dip boyası gelmiş sarı saçları vardı, ha bir de boya kutusuna sıkışmış kafası.Dar elbisesinden fırlayacak gibi duran silikonları da vardı tabi.

"Bir elbise istiyorum ne çok koyu kırmızı ne çok açık kırmızı olacak.Orta renkte de olmasın çok soluk oluyor.Ateş kırmızısı veya güneş turuncusu olabilir ama ortası olmazsa almam.Bir de ayakkabı istiyorum ne krem rengi ne beyaz olsun ama parlak olmasın.Çok mat da olmasın.Yoksa buraya bir daha gelmem."

Ne?Ne diyordu bu kadın?Orta renkte olmasın dedi, ama ortası olmasa almam da dedi?Beynini sevişirken adamın götüne mi kaçırdı acaba?

"Bakın hanımefendi, neden düşük çenenizi biraz olsun kapalı tutmuyor ve mağazadan gitmiyorsunuz?Maden çok detaylı bir şey istiyorsunuz gidip yaptırmaya ne dersiniz?Beyninin nerede kaldı acaba?"

Gözleri büyürken ruj ve kalemden görünmeyen ağzı açıldı. "Aptal!Bu mağazaya bir daha gelmeyeceğim!" Topuklarını yere vurarak ilerlemeye başladı ve mağazadan çıktı. "İptil.Bi miğiziyi bir dihi gilmiyiciğim!" Yaptığım taklide kıkırdarken hafif bir gülme sesi ile yerimden sıçradım.

Justin, kadını azarladığımdan beri beni izliyordu.

Ah, adının Justin olduğunu öğrenmiştim.Bana ara sıra "Çaylak" diye hitap ediyordu.Gerizekalı.

"Hey, çaylak.Sen müşterileri böyle azarlarsan işimiz var."

Omuz silktim ve umrumda olmadığını belirttim, ki gerçekten umrumda değildi."Tanrım, Justin kadını görmedin mi?Taramalı tüfek gibiydi.Kaşar.Gelmesin.Birinden bir şey olmaz."

Gözlerini devirdi. "Burası oldukça büyü bir mağaza Cyrus.Ve New York'da oldukça büyük bir şehir.Her taraftan bir kaşar çıkabilir, buna ne dersin?"

Lanet olsun ki mantıklı konuşmuştu.

*

|Justin|

Görevli odasına girerek üzerimdeki kırmızı tişörtü çıkardım.Yeni çaylak ile uğraşmak hoşuma gidiyordu.Bu gün o geri dönüşümden kaçmış plastik kadını azarlayışını hatırladıkça gülüyordum.

Arkamdaki kapı hareketlendiğinde ağırlığımı kapıya verdim.Bu salak patron buraya bir kilit taktıramamıştı.Ama kendi odasını görseniz, yemin ederim Beyaz Saray daha az korunuyordu.

"Justin, aptal aç şu kapıyı."

Miley'nin sesini duyduğumda yüzümü arsız bir sırıtış kapladı ve ileriye atıldım.Kapı hızla açılıp Miley savrulduğunda kendimi kahkaha atmaktan alamadım.

"Seni aptal bu oda sad-"

Kapattığı kapıdan doğrularak bana baktığında yüzündeki şaşkınlık tablo olsaydı Mona Lisa tablosundan daha fazla ilgi çekerdi.

"Ah, salak üzerini giyin."

Sırıtıp başımı iki yana salladım."Hayır." Sinirle çığlık atıp ayağını yere vurduğunda dar tişörtteki göğüsleri hareketlendi.Gözlerim kayarken yanağımı ısırdım.

"Belki de senin üzerini çıkarmak gerekiyordur?"

*

çok öweeyy mdkckdnd oldu

byuu

kapaktaki smellhood

evt hala aynı kapak ama dudakları çok tatlı degil mi aq?

tam öpmelik djfjf

byü

Store//BieberWhere stories live. Discover now