bir yumruk daha yediğimde dudağımdaki piercing koptu sandım anlık olarak. çenemden aşağı sıcak sıvı akmaya başladığında boks torbası niyetine çocuğun üzerine saldırdım. geçen kavgada olduğu gibi gözümün önü kararmış ve kontrolü tamamen kaybetmiştim. arkadaşlarından duyduğum kadarıyla adının wonho ya da her sikimse, olduğunu öğrendiğim çocuğu yine arkadaşları elimden zar zor almıştı. o esnada bileğime sarılan parmaklar beni çekiştirirken düşündüğüm tek şey nefes almaktı o an. bayağı bi hızlı ve nefessiz bir dövüştü kısacası, aynen.
"jeongguk ne bok yiyorsun sen okuldan mı atılacaksın?"
duyduğum ses yine ve yeniden bütün sinir sistemimi alt üst etmişti. taehyung yine çıkıp karşıma dikilmiş beni sakinleştiriyordu.
"şu hâline bak, niye götün rahat durmuyor senin?" dedi gür bir sesle.
ne ara yürüdük, ne ara geldik bilmiyorum fakat şu an tam revirin önündeydik.
"seni ilgilendirmeyen şeylere burnunu sokma." dedim sinirden dört köşe olduğumu belli ederek. sesim epey yüksek çıkmıştı. kollarını göğsünde bağlayıp ağzına kadar inen kaşlarıyla beni süzdü.
"ne bu tavır?"
"bak, yeterince sıkıntım var şu an. bir de seninle uğraşmak istemiyorum, bu yüzden git işine bak." dedim kendimi bile hayret edecek sakinlikte.
"sınırını aşma jeongguk, aramız iyi diy-"
"sikerler arasını taehyung, bizim aramız hiçbir zaman iyi olmadı."
"derken?"
"sen çıkarın için bana yaklaştın, ben de aynı şekilde karşılık verdim. hepsi bu."
gerçekten sinirlendirmiş olsam gerek, omzumdan sertçe duvara yasladı beni.
"şu saatte sonra sana tek kelime edenin götünü siksinler." dedi dişlerinin arasından.
kafamı sikeyim ki tek odağım gözlerinin içi ve kokusuydu. o tanıdık ama bir o kadar da yabancı koku benim sesimi soluğumu kesmişti. ayni ifadeyle gözlerinin içine baka baka elini tutup sertçe ittim.
"uzatma."
bana öyle bir baktı ki, sanki bundan sonrasında düşmanlığın zirvelerini oynayacaktık. ya da ben çok fazla dövüş kulübü filmini seyretmiştim.
"senin sikine göre davranamam." dedi.
ve yine kafamı sikeyim ki çok özlemiştim. hani daha dün gece birlikte uyuduğum çocuğu deli gibi özlemiştim bir de.
"çok güzel söyledin, bunu benden de duyduğunu farz et o hâlde."
"derdin ne senin?"
elimin tersiyle çeneme süzülen kanı silip sinirle sırıttım.
"burnunu sokma her şeye."
"altıma almadım diye mi hırslandın?"
işte o dizilerdeki klasik repliğin benim götümde patlayacağı, hatta içimi sikeceğini hayatım boyunca tahmin edemezdim. şimdi o köylü masum başrol kızın ne hissettiğini anlıyordum. belki kavganın şu raddesine kadar haksız olabilirdim ama bu cümle biraz, bayağı biraz boktandı.
"tekrar söyle." dedim gözlerimi yumup.
"jeongguk."
"sana tekrar söyle dedim."
sinirden öyle bir titriyordum ki, elektrik vermişler gibi hissediyordum kendimi. gözlerimi açıp beni seyreden yüzüne odakladım bakışlarının.
"harbiden kaşınıyorsun." dedi.
"söyle." dedim yeniden.
"derdinin bu olduğu şu tavırlarından belli."
ve son nokta. zaten sıktığım yumruğumu tam ağzının ortasına sertçe indirdiğimde küfürle geriye doğru sendeledi.
"sana yemin ederim taehyung, o sikik ağzından bir daha sürtük muamelesi yaptığın cümleler duyarsam tek bir yumrukla bırakmam. seni o çıktığın zirvelerden yerin dibine gömerim."
tek kelime daha etmeye gerek duymadığım için arkamı dönüp çıkışa doğru ilerledim. ne harika bir gündü ama, her şeyi berbat edip bir kenara geçmiştik. sanki benim tek derdim onun altına yatmakmış gibi düşünmesi beni ciddi anlamda üzmüştü.
"madem öyle siktir git kendin uyu." dedim arabama doğru yürürken.
"kafasını siktiğim."
arabaya binip gazı köklerken burnumun sızladığını hissedince bir şeylerin ters gittiğini anladım. ve göt korkusuna, yani bu sikimsonik duyguyu bastırmak için sevdiğim parçalardan birini açtım. travis scott'ın topia twins şarkısı. sweatshirt olayını hatırlayana kadar her şey mükemmel gidiyordu. playlist'ten başka bir şarkı açarken bir yandan da yola bakıyordum.
"tarvis'in bile anısı var amına koyayım harbiden gebertmek gerek seni."
muhtemelen eve gitmeyecektim. hatta ergen kızlar gibi birkaç gün de ortada görünmeyecektim. çok ideal bir fikirdi ve bunu kimin evinde yapacağımı düşünmem gerekiyordu.
kadim dostum chris.
-
bir sonraki bölüm için fikir alış verişi yapabiliriz çünkü benim ilham perileri biraz geç geliyor bana arkadaşlar.
ig; saintrpez
YOU ARE READING
rascal | tk
Teen Fictionparmaklarımı morartacak kadar yumruk atılası bir yüz. nefesini kesecek kadar öpülesi bir yüz.
