15

390 37 18
                                    

Yazardan 🌸

Atlas farkında bile değildi ama onu seven hatta takip eden birileri vardı.

Derin Erdem.

Derin, Atlas'a kafayı takmış durumdaydı. Atlas'ın Enes'le ilişkisini bilen tek kişiydi hatta. Bu Enes denen herife asla güvenmiyor ve bir yerde Atlas'ı üzeceğini biliyordu. Atlas'ı arada sırada tek başına ağlarken gördüğünde kalbi eziliyordu. Oysa Atlas, Enes için ağlarken onu çok seven bu kızı fark etmiyordu bile.

Tüm bunlar bir kenarda dursun, canını en çok acıtan şey dün gece gördükleriydi. Enes'in Atlas'ı eve götürmesi ve perdenin açık kalan ufak bir kısmından Derin'in onları seks yaparken görmesi... Ama sadece bu da değildi. Odanın en köşesindeki dolabın yine ufak bir aralık kısmındaki kamerayı fark etmişti Derin. Gözleri hep böyle sivriydi. En ince detayları yakalama konusunda üstüne yoktu. Zavallı Atlas'ın büyük bir tehlike içinde olduğunu o an anladı Derin.

"Sevgili falan değil bunlar." Diye mırıldanmıştı kendi kendine o gece. "Bahse girerim, Atlas'ın haberi yok o kameradan. Nasıl olsun ben bile zor gördüm! Bir şey yapmalı... Bir şey yapmalı!"

Derken yerde bulduğu koca bir kaldırım taşını evin arkasından dolaşarak evin rastgele bir odasının penceresine fırlattı. Şansına bu evde koruma falan yoktu. Enes'in küfrettiğini duyduğunda koşarak motoruna bindi ve oradan biraz uzaklaştı. Umut etti ki Enes bu olaydan sonra bu işe devam etmesin. Çünkü geri kalanını izleyecek hâli yoktu. Kalbi paramparçaydı. Birkaç sokak öteye sürdükten sonra hiç bilmediği bir sokakta durdu ve en yakın tekel bayinden bir içki aldı.

Köşeye çöküp içkisini içerken bir yandan ağladı. O geceyi sokakta geçirdi ve hem Atlas için hem de duyguları için ağlarken yorgunluktan uyuyakaldı. Şansına, başına hiçbir şey gelmedi o gece.

Bugün ise Atlas sınıfın en arka, en köşe yerinde oturmuş, kapşonlusunu kafasına çekmiş yine içli içli ağlıyordu. Derin okulun bahçesine gitti ve bulduğu tüm çiçekleri topladı. Okulun büyük bahçesi en güzel çiçeklere sahipti. Güllerin tüm çeşitleri, papatyalar, yaban gülleri, adını bile bilmediği mor ve pembe renginde çiçekler... Küçük bir buket oluşmuştu elinde. Kafasındaki kurdeleyi çıkarıp onu bu bukete sardı. Saçları omuzlarına düşmüştü böylece. Umursamadı. Defterinden bir yaprak kopardı ve uzun bir mektup yazdı. Anonim olacaktı bu mektup.

Atlas

Sana ağlamak hiç yakışmıyor. Biliyorum. Enes'le aranda olan her şeyi biliyorum. Bu seni korkutmasın. Kimseye tek kelime etmeyeceğim ama o çocuğun niyeti belli Atlas. Seni kullanıp atacak. O seni sevmiyor. Sevgi nedir bilmez ki o. Nereden bilsin? Peki sen sevgi nedir bilir misin? Sevgi, dokunmaya bile kıyamamaktır; uzaktan sevmeye razı olabilmektir, karşılıksız bile olsa vazgeçmemektir, onun kılına zarar gelecek diye ödü kopmaktır.

İşte benim de sana zarar gelecek diye ödüm kopuyor. Her gün köşende sessiz sessiz ağlıyorsun. Eminim ki bu çocuk sana zarar verecek. Görüyorum ki veriyor da. Dün gece seni takip ettim. Aslına bakarsan, bir süredir takibindeyim. Bu seni korkutmasın, niyetim kötü değil. Ben sadece sevdiğimi uzaktan koruyorum. Şuana kadar başına bir şey gelmediyse başarmışım demektir.

Atlas, dün gece sizi gördüm. O herifin evine gittin. Seviştiniz. İşin kötüsü sizi görmem değildi. O herifin dolabın içine kamera yerleştirdiğini fark etmemdi. Bana inanmıyorsan eğer: o pencereyi taşlayan bendim. Bence bu yeterli bir kanıt :) o çocuk sana zarar verecek, çok yakında. Bir şeyler planlıyor. Dikkatli ol. En kısa zamanda onu hayatından çıkar, yoksa çok pişman olacaksın. Seni ne olursa olsun koruyacağım. Beni dinlesen de dinlemesen de ben seni koruyacağım.

Save MeWhere stories live. Discover now