14

350 42 25
                                    

Dilenci değilim ama bi yorumuzu alırım 💌

Barlas'tan

Eve geldiğimiz gibi üstümüzü değiştirmiştik. Bu sefer Ayas'a, Atlas'ın pijamalarından bir tane vermiştim. Dantelli, siyah bir atlet ile şort giyiyordu. Bense klasik siyah, bedenimi saran bir tişört ile kareli pijama altı giymiştim. İlk iş, yemek yemeye oturmuştuk ama Ayas, salondaki büyük yemek masasını çok samimiyetsiz ve uzak bulduğunu söylediği için bahçedeki çardakta yemeğimizi yemiştik. Bu çocuğun anlattıkları, anlatış tarzı ona kapılıp gitmemi sağlıyordu. Bana yaptığı işten bahsetmişti. Şimdi ise gelecekteki hayallerimizden bahsediyorduk. Daha doğrusu o bahsediyordu çünkü benim bir hayalim yoktu.

"Sonra, kendi evime bir sürü kedi almak istiyorum. Aslında benim bir kedim zaten var. Onu gittiğim bir barınak ziyaretinde fark etmiştim. Kuyruğu yoktu ve bir gözü görmüyordu. Evin içinde beni bulamadığı zamanlar olduğu yere oturup miyavlardı." Derken gülümsüyordu.

"Ona ne oldu? Kedine yani."

"Kendisi yani Aurora çok hassas ve narin bir hayvandır. Hastalandı, bu yüzden veterinerde. Aslında hep hastalanırdı ama bu seferki biraz ciddi sanırım..." Yüzündeki gülüş burulduğunda benim de kalbim buruldu. "Ama" diye devam etti. "Gelecekte Aurora gibi daha çok hayvana yardım etmek istiyorum. Hatta, bir kedi barınağı açmak isterdim. Sonra, mesleğimde daha ileri noktalara ulaşmak istiyorum."

"Model olduğunu biliyorum ama bir de oyunculuğa başladığını duydum. Arada barlarda şarkı da söylüyormuşsun. Manşet olmuştu." Tüm bunları normal bir şekilde söylüyordum ama o hayrete düşmüş gibiydi.

"Vay canına, tüm bunları nasıl bilebilirsin?" Dedi gülümserken. "Gizli hayranın olabilirim." Dedim göz kırparak. Kıkırdayarak güldü. Gülüşüne uzun süre dalıp gittim.

"Evet, oyunculuğa başladım. Bir bl dizisinde başrol olarak oynayacağım ama partnerim henüz meçhul. Sanırım çekimler yazın başlar. Ve şarkıcılık... Şarkı söylemeyi seviyorum ama bunu bir meslek olarak yapmayı düşünmüyorum. İstediğim için şarkı söylüyorum, para için değil. Böyle de kalsın istiyorum. Peki sen? Sen hiç hayallerinden bahsetmedin. Küçükken asker olmak istiyordun. Peki şimdi?"

"Benim zaten bir mesleğim var. Sevsem de sevmesem de yapmakla yükümlüyüm."

Ayas gözlerini gözlerime dikti. "Senin mesleğin herkesin mesleğinden mühim." Dediğinde kaşlarım çatıldı. "Ne demek o?"

"Barlas, ben her şeyi biliyorum."

Arkama yaslanıp kollarımı birbirine bağladım ve karşımdaki güzel çocuğun açıklama yapmasına izin vererek sustum. Ayas da aynı şekilde arkasına yaslandı ve uzun uzun anlatmaya başladı. Masada kalan tek şey Ayas'ın tabağının yarısı ve içeceklerdi. Ayas içeceğini eline alıp bir yudum aldı. "İşin aslı, Nehir teyzem yani annemin en yakın arkadaşı, o bana her şeyi anlattı. Neden ailelerimizin görüşmediğini, anne ve babamın nasıl tanıştığını, senin mesleğini.. ben her şeyi öğrendim ve o günden itibaren babama eski gözle bakamıyorum."

"Yani her şeyi biliyorsun.. ve benden korkmuyor musun?" Diye sorma ihtiyacı hissettim.

Ayas içeceğini kafasına dikti ve bardağı masaya bıraktı. Derin bir nefes aldı ama hala gülümsüyordu. "Senden neden korkayım? Kötü bir şey mi yapıyorsun sanki? Benim korktuğum tek şey ailemin geçmişi. Barlas... Benim babam annemi taciz etmiş. İnanabiliyor musun?"

Ciddiyetim arttı. "Ne diyorsun sen Ayas?" Artık onun da yüzü düşmüştü. "Barlas, benim babam annemi tehtid ederek onu kendi cinsel istekleri için kullanmış. Fotoğraf istemiş işte, yönelimini yaymamak şartıyla. Annem böyle bir adama nasıl aşık oldu? Dahası babam bunu öğrenene kadar dünyanın en iyi babasıydı. Benim kahramanımdı. Ben şimdi nasıl eskisi gibi bakarım babamın yüzüne?"

Save MeWhere stories live. Discover now