[36. BÖLÜM]:GERÇEK SONLAR

Start from the beginning
                                    

"Uzun zaman oldu." Akın çok rahat bir şekilde konuşmaya başladığında ortamdaki derin sessizlik sonunda bölünmüştü. Daren hala aynı şekilde duruyordu. Elleri cebinde, kaşları çatık, bakışları ifadesiz ve donuk. Onun gerginliğini iliklerime kadar hissetmiştim. Gözlerinde bir şeyler görüyor anlamaya çalışıyordu. Ama tam olarak ne düşündüğünü çözememiştim.

Akın bana onların arasında düşmanlıktan başka bir şey olmadığını ve Daren hakkında tek soru sormamam gerektiğini söylemişti. Bende o zamandan beri sadece kendi sorunumla ilgilenmiştim. Çünkü Beni ilgilendirmiyordu. Sadece kendime odaklanmam en doğrusuydu. Ama şimdi pişman olmadım değil yani.

Lanet olası! Neden daha da üzerine gidip konuyu öğrenmedin aptal şey!

Bravo içses! Şimdi de hakaret etmeye mi başladın yani. Teessüf ederim gerçekten. Haklıydı.

"Senin ne işin var burada?" Ve evet, Daren uzun bir suskunluk sonrasında nihayet konuşmuştu. Ama sanırım birazdan konuştuğu için pişman olacaktım. Akın'la tartışmaya başlarlarlarsa tüm planım suya düşecekti. Lanet olası tüm her şeyin içine edeceketi.

İç ses neden buna da bir şey söylemiyorsun acaba?

"Ve," Daren tekrar konuşmaya başladığında, bakışları Akın'ın avucunda olan elime kaydı. "Bu konumda." Diyerek cümlesini tamamladı.

Gerçekten biz neden bu konumdaydık?

"Seni ilgilendiren şeylerle ilgilen." Akın Daren'in kurduğu cümleleri bir yerlerine takmadan aynı rahatlıkla cevap vermişti. "Mesela ortağına güzel bir karşılama yapmakla başlayabilirsin." Nee! Söylediği şey en az Daren kadar beni de şoka uğratmıştı.

Ne demek ortak? Ne anlatıyordu bu?

Ağzım bir karış Akın'a bakmaya başladığımda kısa bir süreliğine Daren'in bakışlarını üzerimde hissettim ama dönüp bakmadım.

"Ne saçmalıyorsun sen?" Evet Akın ne saçmalıyorsun sen? Duygularıma tercüman olmuştu gerçekten. Uzun zaman sonra ilk defa katılıyorum, Daren'e.

"Saçmalayan kişi ben değilim." Akın'ın bu rahatlığı beni öldürecekti bir gün. Adam hiç bir şeyi umursamıyordu resmen! Daren ise onun aksine her an üstüne atlayacak gibiydi. Ya da ben öyle hissediyordum.

"Çek elini." Daren'in sesini duyduğumda bana söylediğini o an idrak edememiş boş boş yüzüne bakmakla yetinmiştim. Ta ki o sözünü gözümün içine baka baka tekrarlayana kadar. "Çek elini, Lavin." Kısık sesle konuşsada ne kadar ciddi olduğunu anlayabilirdiniz. Mesela şuan, kendini zor tuttuğuna da yemin edebilirdim.

"Mira," Dedi, Akın hiç beklemeden. "Onun adı Mira. Bana bunu bir kez daha tekrarlatma." Ben daha ne olduğunu bile anlayamadan kendimi Akın'ın peşinden şirkete sürüklenirken buldum. O kadar büyüktü ki adımları, ben onun yanında koşacak kadar hızlı yürüyordum.

"Akın ne yapıyorsun?" Diyip bize dönen gözlere kaçamak bakışlarla baktım. "Herkes bize bakıyor bırak kolumu." Diyerek sessiz bir şekilde konuştuğumda beni yine umursamadı. "Sana diyorum Akı-"

"Odan nerede?" Aniden durduğu için başım göğsüne doğru çarpmıştı. Burnumun ucu sızladığında yüzümü buruşturdum ve kaşlarımı çatıp Akın'a baktım.

"Pardon da hayvanat bahçesinden kaçmış maymun gibi davranmayı keser misin rica etsem?" Dediğimde belli belirsiz gülümsedi. Dikkatinin dağıldığını fark ettiğimde elimi direkt çektim.

"Senin şu şakalarına bayılıyorum, sevgilim." Pardon?

"Sen kafanı bir yere falan mı çarptın?" Diyip çenesine uzandım ve ciddi ciddi kontrol etmek için sağına soluna baktım. "Gayet sağlıklı duruyorsun aslında. Taş kafan baya sağlam." Dedim ve elimi yüzünden çektim.

Ruhların Düğümü Where stories live. Discover now