「12」olmaman gereken yerlere ait hissediyorsun, yanlış yerdesin.

533 59 109
                                    

/hikayede bazı yerlerde wonho'dan hoseok olarak bahsediliyor, kafanız karışmasın lütfen. wonho sahne adı, gerçek adı ise hoseok. bazı yerlerde iki isim de geçiyor. okumadan önce bilmenizi istedim :)/

iyi okumalar <3
-

12. BÖLÜM

ㅡ olmaman gereken yerlere ait hissediyorsun, yanlış yerdesin.

ㅡ olmaman gereken yerlere ait hissediyorsun, yanlış yerdesin

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Jeon Jungkook'dan nefret etmediğimi anladığım an, her şey için çok geçti.

Tam olarak ne zaman olduğunu hatırlamıyordum. Belki de hastalığı sırasında kendi ellerimle hazırladığım yosun çorbasını savunmasız küçük bir çocuk edasıyla yediğinde, gözlerindeki kırılgan ifadeyi fark ettiğimdeydi. Belki de nefretimi yüreğimin en derinlerinden acımasızca haykırdığımda, sıcak dudaklarıyla beni yanıtladığında tenimde ilk kez onu hissettiğimdeydi. Ya da belki de o küvette savunmasız, çıplak vücudumu tüm nazikliği ile yıkarken gözlerinde gördüğüm ışıkla içimde doğan umudun sonucuydu bu. Birbirimizi değiştirdiğimizi anladığım o altı saniyeye mi dayanıyordu her şey?

Gerçeğin ne olduğundan emin değildim. Ancak tek bir gerçek vardı: Jungkook'tan hiçbir zaman nefret etmemiştim.

Asıl nefret ettiğim kişinin, her zaman için kendim olduğunu anlamıştım. Bu gerçeği kabul etmek, kalbimdeki uzun süredir varolan çelişkiyi sona erdirdi ve yerini derin bir hüzne bıraktı. Çünkü şimdi, onu sonsuza dek kaybetme ihtimalimle yüzleşmek zorundaydım. Güzel bir yemek yediğimde onun da tatmasını istiyor, dinlediğim şarkıların sözlerinde onu buluyor ve gittiğim her yere götürüyordum onu kalbimde. Zamandan arta kalan anlarda hatırlamak yerine günümün her anında özlüyordum, bazı anlarda yanımda bulunsa bile. Yarım kalmış her konuşmamızın hüznü vardı içimde.

Biliyordum ki, onu unutmak kendimi unutmaktan farksızdı.

Stüdyo daireden kendimi dışarı attığımda, her köşesi Jungkook'la dolu olan odadan ayrılmak için kendimi zorlamıştım. Jungkook'un bu tuzlu izleri görmesini istemediğim için gözyaşlarımı silmiş olmama rağmen, şimdi arabamın direksiyonunda hıçkırarak ağlamaktan başka bir şey yapamıyordum. Her hıçkırık, içimdeki acının sesiyle birlikte dışarıya taşıyordu. Parmaklarım direksiyonu sıkıca kavramıştı ve boğumlarım beyazlaşıyordu. Güneşin batmakta olduğu yolda, ilerlerken nereye gittiğimi bilmeden, yüreğimde koca bir deliğin açıldığını hissediyordum.

Eskiden, Jungkook'un yokluğunun içimde bir tatmin ya da bir boşluk yaratacağını merak ederdim. Şimdi ise sorularımın cevabına ulaşmıştım. Acı bir boşluktan başka hiçbir şey karşılamamıştı beni.

Göğsüm derin soluklarla inip kalkarken, sığınabileceğim tek yerin bu olduğunu biliyordum. Wonho'nun yanına gitmek, onu unutmak için sahip olduğum tek umut gibi görünüyordu. Direksiyonu ters kırarak yönümü değiştirdiğimde, verdiğim kararın doğruluğunu sorgulamak istememiştim. Sadece, bunun benim için daha iyi olacağını umuyordum.

mad about you ㅡ vkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin