Kurdun İni

18 5 0
                                    

Kumsal -Günümüz-

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Kumsal -Günümüz-

Fotoğraf kutuya tıkıldığı anda ağlamaya başlıyorum. Kutu, fotoğraf ya da Dilara'nın yaşananlara rağmen kolyeye duyduğu aşırı sevgi değil beni boğan... Nefesimi tıkayan şey benim elimle vücut bulan kötülükler. Kendime ağlıyorum.

Deli gibi sigara yakmak istiyorum, parmaklarım kaşınıyor, dudaklarımdaki kuruluk nefesimi çekiştiriyor. Uzay'ı istiyorum. Yanımda olmasını, bana sarılmasını, onu öpmeyi, hissetmeyi... Unutmayı istiyorum her şeyi.

Dilara'nın ergenliği hiç kolay başlamamıştı. Tombul bir çocukluk geçirmişti ve hep bol şeyler giyerdi. Regl olmaya başladığı dönem doğum günü unutulmuş, annesi yıllar sonra evlenmeye karar vermiş ve Dilara tüm okulun önünde küçük düşürülmüştü. Onu toparlamak hiç kolay olmadı, okuldan koptu, insanlarla görüşmeyi reddetti ve sürekli ormana giderdi.

Tek başına giderdi.

Ormanın kötülüklerle dolu olduğu küçük zihnimize kazınmıştı zamanında ama biz yine de söz dinlemezdik ve Dilara biz olmadan kuralları çiğnemeye başladığında onun için gerçekten endişelendik.

Yeni bir başlangıç onu kendine kendine getirebilirdi ancak, yeni bir imaj... ve böylece Kalp Kıranlar kulübünü kurduk. Hazal sayesinde oldu her şey. Erkekler ona tapardı ve kızlar göz önünde olabilmek için onun yanında var olmaya çalışırdı. Hazal da Dilara'yı kıymetlisi olarak sundu herkese ve Dilara yeni bir yüzünü ortaya çıkardı.

Kulüp onun için bir araçtı artık, güçtü.

"Kim için ağlıyorsun?" Hazal bunu içtenlikle soruyor.

"Çok açık değil mi? O kız..."

"Ya da abin." Hazal'ın çenesi dik. Merhamet gösterirken bile kafasında dönen tilkiler var. Abimi öne sürmesi boşuna değil. Aklında bir plan var.

"Abime üzülmüyorum. Artık üzülmüyorum." Kollarımı kenetleyip kendimce konuya set çekiyorum. "Ama o kız yaşadıklarının hiçbirini hak etmedi. Bu yüzden de ona gerçekten üzülüyorum ve biliyor musun Dilara... uzun zamandır ilk kez midemi bulandırıyorsun."

"Geçmişteki Dilara için bunu mu hissediyorsun? Mide bulantısını..." O da kollarını kenetliyor.

"Yalan mı? Her şeyi başlatan sensin. Peki fotoğrafın çekildiği günü hatırlıyor musun? Kolye uğruna o gün neler yaşandığını." Ellerimi havaya kaldırıyorum. "Ah pardon, hiç unutmuyoruz ki öyle değil mi? Hatta o günün yıldönümü yaklaşıyor diye bir hayli depresyona giriyoruz ama şu işe bak ki Dilara'mız bu paketin içindeki en üzücü şeyi artık kolyesini takamamak olarak addediyor." Dilara'ya delici gözlerle bakıyorum. "Senin insani yanında kocaman bir problem var."

"Kızlar yeter." Hazal'ın sesi bitkin çıkıyor. "Yorgunum ve cidden mutsuz hissediyorum." Gözlerini kapatıp sırtını sandalyesine  iyice yaslıyor. Narin parmakları alyansıyla oynuyor. Saçı omuzlarından bir şelale gibi dökülmüş. Göz kapakları kusursuz bir simetriyle kapanmış ve derin iç çekişlerle biçimli göğüsleri yükselip alçalıyor. Bir şaheser o ve pürdikkat aklındakini dillendirmesini bekliyorum. "Bütün gece Can'ı konuşuruz sanıyordum. Bu beni kaygılandırıyordu aslında. Size sorunlarımdan bahsetmek... Daha doğrusu hayatımda bir sorun olduğunu kabul etmek canımı yakmıştı ama sonra buraya geldik ve geçmiş denilen o habis kutu açıldı. Ama iyi de oldu biliyor musunuz." Dudaklarını diliyle ıslatıp gözlerini açıyor, yoğun bir parlaklık var irislerinde. "Çünkü aklıma Semih geldi." Abimden bahsediyor ve dikleşiyorum anında. Şimdi huzursuz olma sırası bende. Hazal devam ediyor. "Kötü kurdun inine düşmüştü abin ve kasaba bu olayın üstünü örttü ama bir kadın vardı. Hayal meyal hatırlıyorum o kadını, deli gibi bir şeydi. O da ormanın içinde yaşıyordu ve kasaba halkı ondan medet umdu."

"Aklındaki ne Hazal?" diye korkuyla soruyorum.

"Biz niye o kadına gitmiyoruz ki?"

"Biz niye o kadına gitmiyoruz ki?"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Sonsuza KadarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin