Kutsal Annelik

58 11 9
                                    


Dilara - Günümüz -

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Dilara - Günümüz -

"Anne!"

"Saçımı çekme!"

"Hey, yatakta zıplamayı kes." Kısacık bir duraksama ve sonra yeniden... "Anne!"

Kendini tekrar eden her şey belli bir zamandan sonra alışkanlığa döner derler. Anneliğimin on birinci yılına girmiş olmama rağmen ben bu sabah rutinine asla alışamadım. Erken kalk, çocukları uyandır, çeşitliliği bol kahvaltı hazırla, ayılmaya çalış, yukarıda kıyamet kopsun, kulaklarını tıka, gözlerini de ve başka bir yerde olduğunu hayal et. Bir deniz kenarında mesela; dalgalar ayaklarını ıslatarak köpürüyor olsun, güneş tenini öyle güzel yakmış ki çatlaktan ari bedenin enfes bir bronzluğa kavuşmuş. Herkes gıptayla seni süzüyor, uzun düz saçların beline kadar iniyor. Cızırtılar her yanı sarmış. Yanık bir koku burnuna doğru süzülüyor ve cızırtılar... "Kahretsin!" Gözlerim hızla açılıyor. Omlet kahverengi bir tona doğru son sürat koşuyor. Yanmaya bu kadar hevesli olduklarını bilsem o yumurtaları çok daha önce kırardım.

Tavayı hızla ocaktan alıp evyenin içine koyuyorum. Musluğu açıp tavadan korkunç cızırtılar ve dumanların yükselmesini izliyorum. Sevimli ve gün içindeki aydınlık mutfağımın içini acı bir yanık kokusu dolduruyor. Çocuklar üst katı başıma yıkmak istercesine koşturmaya devam ediyor ve çok sevgili eşim horuldayarak uyumasına devam ediyor. Ne keyifli bir sabah ama.

Pratik olmalıyım. Hatamın bedelini çocuklar açlıkla ödememeli. Kızarttığım ekmeklerin üzerine hızlıca fıstık ezmesi sürüyorum. Her birinin tabağına gelişigüzel koyuyorum. Salatalık ve domates dilimleri tepeleme bir halde ekmeklere eşlik ediyor. Peynir ve zeytin de her zamanki yerlerinde. Güneş daha yüzünü göstermemiş, korkunç saat uygulaması yüzünden şafak operasyonu düzenliyormuş gibi hissediyoruz her sabah kendimizi. Çocukların merdivenden inmeleri gereken saate daha iki dakika var. Beklerken tırnaklarımı tezgahın üzerine vuruyorum. Ritim yok, düzensiz vuruşlar...

Yemek masasının arkasındaki aynaya gözüm takılıyor. Kalın telli, kıvırcık kızıl saçım elektriklenmiş ve o kadar kabarmış ki mutfaktaki kabartma tozu yanlışlıkla üzerime dökülmüş diye düşünüyorum. Beyaz tenim hastalıklı bir tona bürünmüş, yeşil gözlerim kusmuk rengini andırıyor, çillerimse sanki biri yüzümü karalamış gibi her yana dağılmış. Ama hayalimde hiç de öyle değildim, değil mi? Çünkü o bedene ben de her seferinde imrenerek bakıyorum. Onu deli gibi kıskanıyorum. Ne yazık ki her sabah kendimi, en yakın arkadaşım Hazal'ın bedenine sahipmişim gibi hayal ediyorum.

Üçüncü karakter kilidimiz de açıldı

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Üçüncü karakter kilidimiz de açıldı. Hepsi birbirinden farklı hayatlar sürüyor ve anladığınız üzere geçmişlerinde korkunç bir sır var. Sizce bu sır ne olabilir ve bu kadınları hayatta neler bekliyor?

Sonsuza KadarWhere stories live. Discover now