Zorbalık

21 5 0
                                    

Dilara -Günümüz-

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


Dilara -Günümüz-

Kolyeye uzunca bir süre bakıyorum. Gençliğimde bunu boynumdan hiç çıkarmazdım. Bizi simgelerdi çünkü. Havalı 'Kalp Kıranlar' grubumuzu. Hazal'ın önderliğinde kurulmuştu bu ekip. Şaşırdık mı? Hayır. Ben potansiyel üyeleri keşfetmek için ava çıkardım. Kendiliğinden başvuranlar da olurdu. Dışarıdan basit bir lise kulübü olarak görünebilirdik ama öğrenciler arasında duayendik. Seçiciydik ve kurallarımız vardı. Bu kolyeyi takmak uğruna kızların neleri göze alabildiğini hatırladığımda hala tüylerim ürperir.

"Kolyemi severdim. En çok da onu çıkarmak zorunda kaldığıma üzülüyorum."

Hazal'ın yüzü ilk kez derinden bir şekilde ekşiyor. Güzel yüzü çirkin hatlara bürünüyor. "En çok mu?" Sertçe yutkunarak kolyeyi kucağıma fırlatıyor. "Öyleyse taksana onu."

"Tak hadi." Kumsal da bana iğrenerek bakıyor. "Bu düşünceler içindeysen belki de gerçekten de hak ediyorsundur o kolyeyi."

"Niye hep en kötüsüne odaklanıyorsunuz ki!" diye çıkışıyorum. "Kutuda güzel anılar da var. Şimdi tiksinerek baktığınız bu kolye sayesinde bir zamanlar herkes bize hayrandı."

"O kolye sayesinde neredeyse herkes bir zamanlar yara aldı." Hazal keskin bakışlarını üzerime dikmiş. Ona diklenmem canını sıkıyor belli ki.

"Saçmalık. İrade denen bir şey var. Yapmasalardı." diyorum omuz silkerek.

"Ya çocukların büyüdüğünde kolyenin diğer tarafında yer alırlarsa?" Kumsal boynundaki basit boncuklu takıyı evirip çeviriyor ve benden gerçekten de bir cevap bekliyor.

Ama buna bir cevabım yok. Çocukken, ergenken her şeyi bireysel düşünebiliyorsun. Güçlüysen diğer tarafı umursamıyorsun bile ama kendi çocukların olduğunda okul hayatındaki gerçekler farklı bir boyut kazanıyor. Keyif aldığın bazı aktiviteler akran zorbalığı olarak adlandırılıyor mesela ama o yıllarda şunu düşünüyorsun. Ya zorbalanan ben olursam? Omuz silkiyorum. "Dünya değişti kızlar. Artık her şeyden anında haberimiz oluyor. Biz kocaman ormanlık bir alandaki küçücük bir kasabada yaşıyorduk. Aileler sorumsuzdu ya da her şeye fazla güveniyorlardı. Çocukları doğurup öylece salıveriyorlardı. Ben telefonlar sayesinde bizimkilerin konumlarını daima biliyorum. Öğretmenlerle sürekli irtibat halindeyiz. Okula biz götürüp getiriyoruz ve biliyor musunuz?" Mahcup bir şekilde gülümsüyorum. "Günlüklerini, notlarını, kişisel tüm eşyalarını inceliyorum. Yani benden bir şey saklayamazlar."

"İğrenç bir annesin." diyor Kumsal.

"Onların gözünde müthiş bir anneyim, çünkü bu yaptıklarımı bilmiyorlar." Derin bir iç çekiyorum. "Onları korumak zorundayım." Baskıcı tarafıma bir kılıf uydurmaya çalışıyorum.

Tam o sırada Hazal kutudan bir fotoğraf çıkartıyor. Sarışın, çok güzel bir kızın fotoğrafı bu. Yüzünün her yerinde çilleri var, yeşil gözleri kısık bakıyor ve iri dişleri daima ön planda ama gülümsemesi kocaman olduğu için bu, onu asla kötü göstermiyor. "Onu da korumak isteyen bir annesi olabilirdi."

Fotoğrafı hışımla alıp kutunun içine tıkıştırıyorum. "Annesi olsun diye gerçekten çok uğraşmıştı." Bunu kısık sesle söylüyorum ve Kumsal'a bir peçete uzatıyorum. Ağlamaya başladığını görebiliyorum çünkü ama ben kendimi hiç de üzgün hissetmiyorum.

 Ağlamaya başladığını görebiliyorum çünkü ama ben kendimi hiç de üzgün hissetmiyorum

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Sonsuza KadarWhere stories live. Discover now