14

54.6K 232 28
                                    

"Tamam tamam uyandım." değip ellerini belimden çekti. "Senin üstünde neden t-shirt yok?" diye sordum o gözlerini ovuştururken. "Alışık değilim t-shirtle yatmaya gece de rahatsız olunca çıkardım. Noldu ki?" diye sordu. "Hiç. Hey ben bi duş alsam." dedim. "Tabi kendi evin gibi." dedi.

Hemen kendimi duşa atıp dünden ayarladığım elbiseleri giyip hızlıca hazırlandım. Salona gittiğimde Bill hazır beni bekliyordu. "Hadi gidelim. Benimle geliyorsun itiraz istemiyorum." dedi. "Ama-" dedim "Ama falan yok gece kalacak yerin olmadığını biliyorum. İstediğin kadar burda kalabilirsin. Şuan sadece akşam benimle döneceğini garantiye alıyorum." dedi.

İtirazlarımın hiçbirinin işe yaramaması sonucu işe birlikte gitmiştik. Hemen toplantı odasındaki hazırlıkları kontrol etmeye gittim bir sorun yok gibi görünüyordu. Aslında sunumu yapacak olan bendim ama herkesin Bill'in üstüne yüklenmesini bekliyorduk sorularda çünkü şirketin başına geçti geçeli ilk büyük işiydi o yüzden dün o kadar çalışmıştık.

Sunum zamanı geldiğinde toplantı odasındaki masada oturacak yer kalmamıştı. Bayan Sinclair her zamanki ifadesiz haliyle bana bakarken ilginç olan Bay Eric ve Bill'in bana bakarak konuşmasıydı. Ne konuştuklarını sormayı aklımda tutarken sunumuma başladım.

Sunum güzeldi, işi kapmıştık. Tahmin ettiğimiz üzere sorular Bill'e gitmişti ve o da çok güzel cevaplamıştı.

Sunum sonrası Bayan Sinclair beni tebrik edip elimi sıktı. İşte bu çok ilginçti çünkü çok soğuk biriydi. Bay Eric de tebrik etti ama onunki daha sıcakkanlıydı.

Herkes çıktıktan sonra Bill koşup bana sarılıp havada çevirmeye başladı. "Dur dur napıyorsun?" dedim gülerek. Biraz daha çevirdikten sonra yere bıraktı. "Harikasın sen. İlk defa annemin benden gurur duyduğunu gördüm. Akşam bunu kutluyoruz." dedi. O anda kapı açıldı ve biri Klein'ın geldiğini odamda beklediğini söyleyip gitti.

Kapıyı açmadan derin bir nefes aldım. İşte o an gelmişti. Kapıyı açtığımda "Şükürler olsun Gina seni çok merak ettim." değip sarılmaya kalktı ama ben bir adım çekilince durdu. Yanından geçip masama oturdum. "Evet?" dedim. "Telefonun hala kapalı. Bir türlü sana ulaşamayınca gelmekten başka çarem yoktu." dedi. "Şuan bunları konuşmak için doğru yer ve zaman değil." dedim. "Çok uzun sürmez birkaç şey söyleyip gideceğim." dedi. "Dinliyorum." dedim en politik yüz ifademi yaparak. "Bak sen benim herşeyimsin. Seni çok seviyorum ama ondan ayrıldığımdan beri Diana bi türlü rahat bırakmadı. En son dayanamayıp birgün görüştüm ve bana hamile olduğunu söyledi. İnanmadım test yaptırdım DNA testi bile yaptırdım babasının ben olduğumdan emin olmak için. Diana aldırma süresi geçtikten sonra bana söylediği için yapacak birşey de yoktu. Dün de 10 yaşında bir hastamı kaybettim. Bir barda içiyordum. Çok sarhoştum. Barda Diana'yla karşılaştık ve eve onunla geldim. Sonrasını biliyorsun. Ben çok pişmanım ve hala seninle olmak istiyorum ama oğlumun bir anne ve babayla büyümesini de istiyorum." dedi. "Aldatmanın bahanesi olmaz Klein ve bu konuda ne kadar hassas olduğumu çok iyi biliyorsun. Sen zaten kararını vermiş ve benden çoktan vazgeçmişsin. Bunca yıl yaşadığımız herşeyi çöpe atmışsın. Şimdi söyleyeceğin başka birşey yoksa çalışmam lazım." dedim ve Klein'ın odadan çıkışını izledim.

Klein gittikten sonra kendimi ofise kitleyip ağlamaya başladım. Ne kadar zaman geçti bilmiyorum kapıya Bill geldi ve onu içeri alınca tüm konuşmayı anlattım. "Hadi eve gidelim." dedi.

Bill'in evine geldiğimizde sakinleşip sakinleşip bir daha ağlıyordum. En sonunda sakinleştiğimde Bill bana su getirdi. "Dışarı çıkalım mı içki içip dans etmeye. Kafa dağıtmaya birebir." dedi ama ben istemeyince çok ısrar etmedi. Rastgele kanal geziyordum.

Klein beni silmişti ve geri dönemezdik artık resmen bitmişti. Gözlerimi dikmiş Bill'e bakıyordum. Peki onunla ilgili ne karar vermeliydim. Şuanki arkadaşlığımızdan çok memnundum ama riske atmaya değer miydi işte onu bilmiyordum.

"Çok ciddi bakıyorsun." dedi gülümseyerek. "Acıktım." dedim. Yine canım sıkkın yeme moduna geçmiştim.

Kendimize bişeyler hazırlayıp yedik. Bill telefonla konuşmaya gittiğinde bende bulaşıklarla uğraşıyordum. Geldiğini duymamışım ama bir el saçımı omzumdan çektikten sonra öptü. Döndüğümde çok yakındık. Geri adım atmak istedim ama tezgahla Bill arasında sıkışmıştım. Ellerini yanımdan tezgaha koyup iyice eğildi. "Bana bir şans ver." diye fısıldadı. Öylece kaldım hareket edemiyordum. Tezgaha tutunup parmaklarımın ucuna çıktım Bill hemen kollarını belime sardı ve beni öptü.

Just Friend(!)Where stories live. Discover now