"Sağ ol, komşum." deyip bana döndü babaannem. Gururlanıyor. Dizimin üzerindeki elimi tuttu. "Bayram şekerimi pek sever torunum. Karısına düşkündür. Beşten önce gelmeyin eve dedim ama gelirse şaşırmayın hanımlar."

Salonda yükselen gülüşmelerle önüme döndüm. Kuduruk babannem iş başında.

"Keşke yıllar önce yolum düşseydi Ankara'ya." dedi zayıf olan. Gözleri bendeydi. "Kızımın oğluna böyle bir kız arıyorum. Rumeysa gelinim olsun isterdim. Bu kızı dul olsa bile alırım torunuma."

Kaşlarımı çatıp babaanneme döndüm. Tepkisine bakmaya kalmadan ağzını açtı babaannem.

"Tığ Raziye..." dedi çatık kaşlarıyla. "Evimde böyle konuşmalar sevmem. Bayramlık ağzımı açtırtma, yediğini yedin, çık evimden!"

Sessizlik bıçak gibi kesti. Başımı dalgınca çevirdiğimde Büşra civeleği dikkatimi çekti. Ağzına kısır tıkıştırırken pis pis sırıtıyordu. Ben sana yapacağımı biliyorum.

Babaannemin elini bıraktığımda telaşla bana döndü babannem. "Babaanne ben birazdan geliyorum." dedim gülümseyerek. Başını salladı. Kızıma döndüm. Kucağındaki tabağı alıp elinden tuttum. "Tatlı kızım hadi mutfağa geçelim. Meyve suyun bitmiş. Dolduralım."

Küçük eliyle bardağını alıp heyecanla koltuktan indi. Salondan çıktım kızımla. Umarım Ayşegül'ün aklında kalmamıştır son denilenler. Çağlar duyarsa tepkisini tahmin bile etmek istemiyorum. 

Mutfağa geçtiğimizde tabağı masanın üzerine bırakıp kızımı sandalyeye oturttum. Bardağına yeni sıktığım meyve suyunu doldurdum. Yanına oturdum sonra. Gözleri mutfak kapısındaydı. 

"Anne burda mı kalacağız?"

"Seninle bir şey konuşmam lazım, kızım. Bunun için buraya geldik." dedim ciddiyetle. Pür dikkat beni dinlemeye başladı. "Tanımadığımız insanlarla yakın olmamalıyız. Ben ve baban gibi değil onlar. Çünkü tanımıyoruz-"

"Anne dul ne demek?"

Derin nefes alıp verdim. Dudaklarımı aralayacağım vakit zil sesiyle duraksadım. Kim geldi ki?

"Otur kızım sen burada. Ben kapıya bakacağım tamam mı?" deyip yerimden kalktım. "Tamam, anne." cevabını aldığımda koşar adım mutfaktan çıktım. Dış kapıya yaklaştığımda salonda Büşra civeleğinin sesini duydum.

"Fidan Teyze ben açıyım-"

"Gelinim açar, otur oturduğun yerde." diyerek sözünü kesti babannem. Yolacağım kesin ben!

Kapıyı araladığımda kocamın gülen yüzüyle karşılaştım. Kasılan damarlarım yavaş yavaş gevşerken sesini duydum. Sana ihtiyacım varmış, Çağlar'ım.

"Güzelim iyi misin sen?"

Ayakkabılarını çıkartıp içeriye geçti hemen. Kollarını belime sardığında kokusunu daha yakından hissettim. Kollarımı boynuna sardım özlemle. 

"Hoş geldin, sevgilim. Biraz başım ağrıyor sadece. Dedem nerede?" dediğimde kollarını gevşetti. Başımı kaldırdığımda göz göze geldik. Dudaklarını alnıma bastırıp kaldı orda. Kollarını sıklaştırdı. Gözlerimi kapattım. Seni seviyorum.

Dudaklarını yavaşça alnımdan ayırdığında gözlerimi araladım. Yanağıma uzanıp öptü şefkatle. "Dedem Saatçi Ersin dedenin yanında. Aklım sende kaldı, göresim geldi seni." dedi fısıltıyla. Salondan gelen sesler ruhumu daraltıyor. Elimi yanağına getirip okşadım. Gözlerini yüzümde gezdirdi güzel bakışlarıyla. Dudakları kıpırdıyordu. Aklıma gelenle gülümsedim. Çok iyi geliyorsun bana.

Kar TanemWhere stories live. Discover now