Sinful Priest ~Vminkook~

01☆

Eveeeeet aradan geçen milyar yıllar sonra sonunda ilk bölümü atabildim. Son haftada ard arda 4 5 kişi sorunca dayanamadım bana da bi yazma şevki geldi. Yaaaani demek istediğim o ki sizin yorumlarınız beni motive ediyor ne kadar hevesli olursanız o kadar hızlı bölüm gelir.

İyi okumalaaaaar hepinizi muwakladimm...

Elindeki kumandayı sinirle koltuğa fırlatmış, ince uzun ve kırvrımlı parmaklarını yeni boyatılmış sarı saçlarının arasından geçirip derince bir solumuştu. Bu etrafı duvarlarla çevrili koca mekan artık kendisini boğuyordu. Ne resim çizesi ne de başka bir şeylerle uğraşası vardı. Tek ihtiyacı biraz sosyalleşmekti fakat ona da izin yoktu. Şu çok tehlikeli işler yüzünden dışarıya adım dahi atamıyordu. Ama bu sefer kararlıydı, kapıdaki o salak korumaları atlatıp kaçacaktı. Yukarı kata çıkıp güzelce hazırlanmış son olarak saçlarını eliyle dağıtıp koluna rastgele bir çanta almıştı. Bahçeye çıkıp korumalardan ikisine markete istediğine dair uzun bir konuşma yaptıktan sonra sonunda ikna edebilmiş ve arabanın arka koltuğunda otururken mükemmel planını gözden geçiriyordu. Sokağın başındayken arabayı durdurup yaklaşık 10 metre ötedekş markete adımladı. Kendisini takip eden korumalarla birlikte girmiş ve gerçekten ihtiyacı olan şeylerden oluşan büyün bir alışveriş yapmıştı. Poşetlediği ürünleri kendisine bön bön bakan korumalara gözleriyle işaret etmişti.

"Ne yani bütün gün yanımda boşuna mı dolaştırıyorum sizi ben. Bi zahmet taşıyın şu poşetleri!"

Homurdanarak ağırlığı pekte azımsanamayacak türden poşetleri yerden alırken Taehyung da boş durmamış eğilen korumanın kemerine asılı araba anahtarını çaktırmadan almıştı. Hiçbir gariplik sezdirmeden marketten çıkmış hızlı adımlarla arabaya ulaşmış ve arkadaki iki avanak daha ne olduğunu anlamadan sırra kadem basmıştı.

Aradan daha 4 dakika geçmişti ve bam beklediğinden geç bile kalan o telefon sesi yankılanmıştı. Arabaya bağladığı telefonunu açıp en sevimli haliyle konuşmuştu.

"Dünyanın en güçlü, kaslı ve yakışıklı adamı biricik eşim nasılsın??"

"Jeon Taehyung ne yapmak istiyorsun, korumaları atlatıp dışarı kaçmakta ne ? Bunun ne kadar tehlikeli olduğunu konuşmuştuk."

"Korumalarını düzgün seçmelisin aşkım, bunlar mı benim can güvenliğimden sorumlu olacak cidden?! Aish endişe etmene gerek yok bebeğim sadece ufak bir gezinti biraz nefes almaya ihtiyacım vardı. En fazla 3 saate geri dönerim ayrıca her yarım saatte bir durum değerlendirmesi yapıp seni bilgilendireceğim merak etme aracın konumu da açık nereye gittiğimi açıkça görebilirsin seni seviyorum bebeğimm"

"İyi bakalım ilk ve son olsun. Bende seni seviyorum güzelimm. Dikkat et kendine."

"Jungkook -ah "

"Efendim Taehyung -ah"

"Önce sen kapat~~"

"Cidden mi?? Hadi ama güzelim ikimizde lise dönemini bitirip ergenliği atlatalı çok oldu. Düzgünce kapatalım işte. "

"Of ya iki romantizm de yaşayamıyoruz, defol odun herif!"

Anında telefonu suratına kapatmıştı. Ne olurdu yani oyununa ortak olsaydı kendisi de ciddi değildi ki zaten sadece biraz eğlenceden zarar gelmezdi. Çok fazla kafasına takmadan alışveriş merkezine çekti arabayı. Sevdiği kıyafetleri tek tek deneyip satın alırken kendisini terapide gibi hissediyordu. Taehyung tam bir moda ikonuydu sürekli değişik parçaları harmanlayıp ortaya mükemmel bir kombin çıkartırdı ve bunu yaparkende kendisini en doğal ve rahat halde buluyordu.