BÖLÜM 16: İSTEME PART 1

25 2 17
                                    

Selamun Aleykum ey ahali.

Neydiysınız loooo?

Kitap 200 okunmaya ulaşmış ben bayılanziiii.

Teşekkür ederim buyrun bölüme.



" Şşşşş yeter yeter tamam. Anladık seviyorsunuz birbirinizi. Kalkın ayağa da."

Deniz abimin sözleriyle sanki rüyadan uyanmıştım. Annemler, babamlar, herkes bize bakıyordu. Kafamı sallayıp kendime gelmeye çalıştım. Hamzada ayağa kalkmış gözlerini siliyordu. Yüzük kutusunu masaya koymuştu. Bende elime alıp yüzüğe uzun uzun bakmaya başlamıştım. En sevdiğim tarzda. İnce, ufak ama zarif bi yüzüktü. Parmağıma takmadan önce babama baktım. Babamın haberi varmıydı? Şaşırmış gözükmüyordu.

" Baba?"

Takmalımıyım der gibi bakıyordum. Gülümsedi bu tavrım karşısında.

" Damat o kadar teklif etti tak bence."

Damat? Damaaat? Damat yani Hamza. Konuşmuşlar sanırım. Bu yemekte onun için miydi? Babam o yüzden bana tuhaf bakıyordu. Gözlerim doldu yine. Yüzüğü parmağa taktığımda artık ağlıyordum. Annemin yanına gidip ona sarıldım. Bilmiyorum ama gerçekten ona sarılasım gelmişti. Cevahir amcanın sözüyle annemden ayrıldım.

" Çifte düğün yaparız ne dersiniz?"

Cevahir amcadan, Hamzaya döndü gözlerim. Çifte düğün mü? Düğün yani. Ben ve Hamza. Aynı evde. Yan yana. Annemlersiz. Yanaklarım kızarmaya başlamıştı. Hamza da bana döndüğünde halime kısacık tebessüm etmişti. Babam da üzerine konuşmuştu.

" Ne dersiniz çocuklar? Hem ayrılmamışta olursunuz."

Ağlayan Çiçek teyzenin sesiyle herkes ona döndü.

" Sultan bak kızlarımız yan yana evleniyor. Sana desem inanmazdın.(Hüğğğ)"

Annem sulu gözlerle karşılık verdi.

" Çiçek Allah aşkına ağlama."

Abdulah dini damat olarak cevap verdi gülerek.

" Bence çok eğlenceli olur. Ne dersin abi? Hem yengemde ayrılmamış olur kardeşinden."

Ben bordo olmuştum kesin yine. Hamzada kafası yerde gülümsüyordu sadece. Muhtemelen bu durum onun çok hoşuna gidiyordu.

" Bence de çok güzel olur."

" O zaman Rumeysanın isteme işini çabuk halledelim. Bi aya Abdullahlar için düğün tarihi vermiştik."

Bi ay mı?

" Selami bey haklı. Bir haftaya Rumeysanın istemesini yapalım. Tabi müsaaitseniz Kamil bey."

Babam içliydi. Çok konuşmuyordu. Evin tek kızı gidiyordu sonuçta. Gözlerim daha da dolmuştu.

" Haklısınız. Haftaya pazar gelin istemeye."

Herkesin yüzünde güller açmaya başlamıştı. Kamer beni sarsıyordu. Beraber evleneceğiz nidaları atıyordu. Meryem bi yandan giyeceği elbiseleri sıralamıştı bize. Hamzalara baktığımda Abdullah sırtına vuruyordu aslan abim diyerek. Deniz abim gülüyordu. Babamlar neşeliydi. Sanırım korkum her zaman boşunaydı. Eğer nasibinse bi şekilde işler yoluna giriyordu. Hamzayla evleniyordum. Hamzayla.. Milanoyla.. Milanomla...


Hamza Rossi


Şimdi diyeceksiniz ki nerden çıktı bu teklif. Şöyle ki Denizlerle kahvaltı yaparken bi anda evlilik konusu açıldı. Açılmaması mümkün değildi tabi de. Nasıl oldu da evlenme teklifine döndü iş orasını bilmiyorum. Deniz dediki ' bizi bi yemeğe götürürsün artık damat' Abdullahta ' ayıpsın abi tabi, en fiyakalı restorana götürücem sizi' dedi. Bi anda dedimki ' Rumeysaya evlenme teklifi etsem?', Deniz ' hooop yavaş gel' diye bağırsada ' babasıyla konuşucam zaten, Rumeysayla konuşma niyetimde vardı. Evlenme teklifi edeyim. Kabul ederse ne ala.' Abdullahın beni aşşırı gazlamasıyla soluğu Kamil amcanın yanında aldım.

Milano Beyefendisi / Yarı Texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin