BÖLÜM 10: MESAFE

13 3 7
                                    

Selamun Aleykuuum ben geldim.

Nabersiniiiiz?

Böyle bi bölüme böyle enerjik başlamak.

İçinizin çökütüğü ama dışınızın cıvıl cıvıl olduğu zamanlar varya onlardan birindeyim. Belki toparlarım dedim bölüm yazdım.

İyi okumalar canlar.


Rumeysa Kılıç

Allah'ım, Allah'ım neden? Neden böyle bir rüya gördüm ki. Görmemem lazımdı. Hayır bu olmamalıydı. Hayır. Rümeysa biz evlenmek için, o yük için çok küçüğüz. Hem ben ev geçindiremem ki. Yapamam. Çok değişik duygularım bi kere. Dayanamam ben. Ev işlerinde annem olmayacak. Hasta olsam yan gelip yatamam. Ben annem mi olucam yani. Olamam ki. Annem herşeye hakim, herşey hakkında bir fikri var. Ben o kadar büyümedim ki. Ben pamuk şeker diye, çiğköfte diye ağlayan kızım. Benden eş olmaz ki. Çocuk gibi kızım. Ne diye sevdin ki beni ya.

Gözlerimin dolmasına engel olamıyordum. Gördüğüm rüyadan huzurlu uyansamda ben yapamazdım. Karnımda ağrıyor zaten. Regl olucaktım kesin. Kapının tıklatılmasıyla gözlerimi sildim.

" Hah uyandın mı güzel kızım? Kalk hadi babanlar pikniğe gidelim diyor. Biraz hazırlık yapalım."

" Piknik mi?"

" Hıhı. Hem siz çok seviyorsunuz pikniği Kamerle. Meryemlerde var. Onlar gitmeden birlikte güzel bi şeyler yapalım."

" Tamam sen git geliyorum bende."

Piknik mi? Hemde bugün. Bi dakika bi dakika. NE!? Hayır. Alakası yok. Hayır. Olamaz. Cık cık cık. Allah'ım? Yok dimi? Yok yok. Benim kuruntum kesin. Hayır. Olamaz.

Bugünki plan kesin. Hamzadan kaçmak..

Yataktan kalkıp güzelce kendime geldim. Mutfağa geçtiğimde annem baya hazırlanmıştı. Beni çağımamasına şaşırdım. Allah Allah. Herşey hazırdı zaten. Tek yapmam gereken hazırlanmaktı.Çalan kapı sesiyle kapıya koştum. Delikten baktım. Kamerdi gelen.

" Rumiiiiiii."

Ne güzel bi ben huysuzum bugün.

" Rumi pikniğe gidiyoruz Rumi. Sen niye bu kadar huysuzsun be. Sultan teyze valla bu kızla işin var benden demesi. Neyse neyse senle uğraşamicam. Annem dediki sizdeki termos daha büyükmüş çay demleyip ona koyalım."

" Tamam ben hallederim kızım. Bende anlamdım ki. Huysuz mu durgun mu?"

Tek yaptığım tuhaf tuhaf ortalığa bakmaktı. Karın ağrımda bu huysuzluğun tuzu biberi olmuştu.

" Rumi? İyi misin?"

" İyiyim iyiyim gidip giyineyim."

Yavaşça kulağına doğru fısıldadım.

" Sen niye bu kadar mutlusun bakıyım."

Bana baktı çocukların gülüşü olur ya içi içine sığmaz öyle güldü.

" Kek yaptım."

Eee ne yani der gibi baktım Kamere. Elini ağzına götürüp;

" Abdullah'a"

Diyip sırıtmaya başladı. Sen harbi misin der gibi baktım ona. Bu kızı böyle görmeye alışık olmam lazımdı. Ama bu sefer Kamer çok başkaydı.

" Eve gitmem lazım benim."

Kafa sallayıp odama geçtim. Yatağa uzanıp biraz durulmaya çalıştım.

" Rumeysa yatma hazırlan çıkıcaz yarım saate."

Ne güzel kimse Rumeysa ne halde diye düşünmüyor. Kalkıp kendime rahat olacağım bi takım seçtim. Örtümü de yaptıktan sonra çantamı hazırladım. Odadan çıktığımda sevgili ailem beni bekliyordu. Hep beraber aşağı inip eşyaları arabaya yükledik ve beklemeye başladık. Beklemeye başladıktan bi 10 dakika sonra Hamzaların geldiğini gördük. Kızlar olarak bizim arabaya erkekler Deniz abinin kullandığı arabada olacaktı. Meryem koşarak yanımıza geldi. Gözlerim Hamza ve Abdullah döndü. Abdullah sağa sola bakıp Kamere göz kırpmıştı. Kamerseee evet bayılacak gibiydi. Ufak hareketlerden bu kadar hoşlanmadığını söyleyen Kamerim şuan eriyordu. Abdullah da bu hallerine sessiz kahkahalar atıyordu. Hamza onlara bakıyor sadece tebessüm ediyordu. Sonra bana baktı, kocaman bi iç çekti. Bakma bana öyle. Ben o kadar cesur değilim be Milano.

Milano Beyefendisi / Yarı Texting Where stories live. Discover now