BÖLÜM 17: İSTEME PART 2

13 4 18
                                    

Selamun aleykum ahali!

Ben geldiiiim.

Azıcık geç oldu. Çünkü iş, güç koşturma anca yetişebildim.

Bölüm kısa oldu farkındayım ama yeni bölüm yarın. Bu yüzden kısa olmasında bi problem yok bence.

300 okunma olmuşuz nerdeyse. Teşekkür ederim.

Yeni kurgum Bir Enkaz Bir Çiçek kitabına da bakabilirsiniz.

O zaman size iyi okumalar.




Deniz Yıldız

-Çok güzel olmuşsun İnci.

Çocuk gibi bakmaya başlamıştı. Küçük bi kıza güzel olduğunu söyleyin ve hayal edin. Bıcır bıcır bi kız çocuğu.

-Really??

İngilizce. İngilizce ya ingilizce. Nasıl aklıma gelmez bu benim.

- Really. You look like a noble princess. ( Asil bir prenses gibi görünüyorsun.)

-My hair is very fluffy. And it was very difficult to collect them. Because... Elhamdulillah. ( Saçlarım çok kabarık ve onları toplamak çok zor oldu. Ama... Elhamdulillah.)

Şimdiyse yeni öğrendiği şeyi tekrarlayan ve bununla gurur duyan kız tipi vardı. Bayıldam şu sevimlilikten hakkım değil mi şimdi?

- Elhamdulillah..

- Öncelikle öhöm. Burda isteme yapılacak farkında mısınız? Rol çalıyorsunuz resmen ya!

En güzel anların katili o en güzel anların yanlış zamanda yaşanmasıdır.

- Tamam cırlama! Sen neden erken geldin İnci?

Boynundaki fotoğraf makinesini göstermişti. Tabi ben kıxa bakmaktan onu görmemiştim.

- Haaa fotoğraf mı çekecek-

- GELDİLER. ANNE GELDİLER.

- Farkındayım kızım sakin ol. Deniz çekilin oğlum ordan.

Ben ve İnci geri çekilmiştik. İnci kamera kadrajını ayarlamış, yerini almıştı. Bundan sonrası onlarda.

Hamza Rossi

Çıkmaya alışık olduğum merdivenler sanki dağ olmuştu bana. Bu kadar nefes nefese kalmam normal miydi? Hala inanamıyorum. Ben Rümeysamı istemeye gidiyorum. Sonunda bee.

Kapıya gelmemle kapının açılması bir oldu. Çiçek yüzlümü görmemle sırıtmam bir oldu. Arkadan alkışker geliyordu. Bense elimde çiçeklerle sadece Rümeysaya bakıyordum.

" Hamza?"

" Hı?"

" Gelmek ister misin içeri?"

" Ben mi?"

" Hııı. İçeri gelmen lazım ya hani."

Arkadaşlar fazla heyecan insanı şapşala döndürüyor. Kalbim 200le gidiyor şuan.
İçeri geçip çiçeği Rümeysaya verdim ve ezberimde olan odaya ilerledim.

Ama bi sorun vardı. Herkes oturmuş muhabbet etmeye başlamıştı. Ben heyecandan bayılacakken babamlar enflasyondan konuşuyorlardı. Deniz, Abdullah ve Seloda maçlardan. Bense halı desenleriyle ilgileniyordum. Bunu birçok türk gencinin yaptığını duymuştum. Haklıymışsınız. Bu halı desenleri fazlaca tuhaf.

Rümeysa Kılıç

İmdat! İMDAT! Soruyorum size. Bu arkadaşlarımın bana yardımcı olmaları gerekmez mi? Oturmuşlar İncinin başına   Denizi soruyorlar ya. Benim istemem var yahu.

Milano Beyefendisi / Yarı Texting Opowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz