🎐

58 10 3
                                    

Kadın gözlerini yavaşça araladığında genç adam tam tersi gözlerini hızlıca yumdu.

Nasıl olduğunu bilmiyordu ama bir türlü uyku tutmamış, karnındaki tuhaf his yok olmamıştı adamın. Bir süreden sonra artık uyumaktan vaz geçmiş ve karşısındaki güzel kadını incelemeye başlamıştı oda.

Güzel kadın ise resmen hayatındaki en rahat uykuyu uyumuştu. Vücudunda acı olmadan, kendini güvende hissederek bir gece geçirmişti. Zamanı durdurabilme yeteneği olsa hiç beklemez ve bu uyku sersemi hali ile gördüğü melek yüzlü adamın yanında zamanı sonsuza dek durdururdu.

Kendine geldiği an telefonundan saate baktı. Saat henüz altı idi fakat 8 de işe gitmesi gerekiyordu. Patronu yani yanında uyuyan Yongbok un izin vereceğini düşünmesede gidecekti çünkü zaten yaklaşık bir haftadır hastanede yatıyor ve işe gitmiyordu .

Yavaşça yerinde doğruldu. Vücudunda birkaç ağrı hissetsede umursamaya çalıştı. Sessiz olmaya çalışarak odadan çıktı.

Onun çıktığı an ise Yongbok gözlerini araladı ve derin bir nefes aldı. Kalbi olması gerekenden fazla atıyordu. Evet böyle atmaması gerekiyordu. Çünkü o kalbin attığı kadın daha yeni zor bir evliliğe son vermişti ve oldukça yaralı bir kuş misali ruhunda kötü izler vardı. Onun bu yaralı halini kendisi için  kullanmak istemiyordu, sadece onu iyileştirmek istiyordu fakat bunu yaparken ona daha fazla bağlanıyordu.

O bunları düşünürken Haeun yüzünü yıkamış ve mutfağa girip kolları sıvamıştı. Hareket ederken zorlanıyordu fakat yinede ufak bir teşekkür olarak onlara bir kahvaltı hazırlamak istiyordu.

Dolabı açıp baktı. Pankek yapmak için gereken bütün malzemeler vardı. Hepsini çıkarıp pankek için gereken hamuru hazırladı. Hangisini seveceklerini bilmediğinden birazda krep hamuru hazırlamıştı. Hamurdan kaşık ile  biraz alıp yavaşça tavaya koydu. Bir tarafı hiştiğinde ters çevirdi ve orasıda piştiğinde tabağa aldı. Aynı şeyleri diğer hamur içinde yaptı.

Yarısından çoğu bittiğinde Yongbok giyinmiş ve hazırlanmış bir şekilde aşağıda buldu kendini. Açıkçası oldukça iyi kokular geliyordu. Yavaşça tezgaha yaklaştı ve usulca konuştu.

-Günaydın Haeun-shi. Yardım edebileceğim ne var?

+Günaydın. Bunlar bitti sayılır sofrayı hazırlayabilir misin?

-Hay hay...

Yongbok bu sefer dolaba ilerledi ve portakal suyunu çıkardı. Herkese birer bardak doldurdu ve tabak çatallarını dizdi. Bu sırada pankek ve krepler hazırdı. Sofra tamam olduğunda yeniden konuştu.

-Ben Hyunjin i uyandırayım.

Evet Haeun ile baş başa kahvaltı etmek isterdi fakat yapabileceği birşey yoktu maalesef. Üst kata çıktı ve Hyunjinin odasına girdi . Hyunjin çoktan uyanmış, onun aldığı çift yüzüklerini takıyordu. Onunla uzun zamandır arkadaştı ve bu arkadaşlığın değerini fazlasıyla biliyordu her ikiside.

Ona kahvaltının hazır olduğunu söyleyerek odayı terk etti ve yeniden Haeun un yanına dönüp masaya oturdular. Bu sırada Hyunjin de ıslıklar çalarak mutfağa girdi.

-Şahane kokular geliyor~ . Uzun zamandır burada kahvaltı yapmıyordum. Hakikaten acıktım.

Sofraya otururken çoktan ağzına bir pankek atmıştı bile. Gözleri anında büyümüştü elbette. Çünkü Felix her ne kadar harika bir aşçı olsada asla pankek hamurunun kıvamını tutturamazdı. Ağzının doluluğunu umursamadan konuştu.

-Felix ben yokken pankek yapmayımı öğrendin sen? En son Seungmin ile birlikte tüm pankek harcını yakmıştınız diye hatırlıyorum ama.

Açıkçası Yongbok ta bu tada hayran kalmıştı. Gülümseyerek konuştu.

-Hayır, bugün aşçımız farklı , bütün maharet  onda.

Diyip gözleri ile Haeun u gösterdi.

~

-Hayır Haeun-shi henüz iyileşmiş sayılmazsın.

+Bir haftadır gelmiyorum ama zaten, lütfen~.

-Tıck, olmaz.

Haeun çoktan ceketini giymiş, kapıda Yongbok u geçmeye çalışıyordu. Fakat Yongbok izin vermiyordu.

Cover Me || Lee FelixWhere stories live. Discover now